Mangfoldhuset Oslo’nun (Oslo Çeşitlilik Evi) düzenlediği ‘Mağduriyet, Kaçış ve Göçmenlere Karşı Hoşgörüşüzlük’ temalı panelde, Turkiye’den ayrılmak zorundan kalan insanların mağduriyet ve kaçış hikayeleri ele alındı. Aktivist-yazar Kristina Quintano, Avrupalıların başlangıçta bu göç sürecini anlamakta zorlandıklarını vurguladı.
Norveç’in başkenti Oslo’da insan hakları, ifade özgürlüğü, diyalog ve hoşgörü üzerine faaliyet yürüten sivil toplum örgütü Mangfoldhuset Oslo tarafından bu ülkede yaşayan Türkiye’den ayrılmak zorunda kalanların ‘kaçış hikayeleri’ gündem oldu. Şehrin en önemli etkinlik alanlarından biri olan Sentralen’de düzenlenen panele Norveçli aktivist- yazar Kristina Quintano, görsel sanatçı Stefanie Reinhart ve karikatür sanatçısı Ali Osman Gözağaç konuşmacı olarak katıldı.
Türkiye’den göç etmek zorunda kalan insanların hikayesini dinleyen Kristina Quintano, “Erdoğan gibi liderler muhakemesini kaybedince birçok iyi insan imkânlarını terk ederek ülkesine veda etmek zorunda kalıyor.” dedi. Avrupalıların başlangıçta bu göç sürecini anlamakta zorlandıklarını vurgulayan Quintano, “Avrupa bir NATO ülkesi olan Türkiye’den insanların iltica etmesini anlayabilmiş değil, ancak ülkeleri yöneten insanlar zalime dönüştüklerinde bugünkü tablo tahmin edilemez değil” ifadesini kullandı.
Mültecilerin ‘kaçış’ yolculuğun sergilendiği tablolar ilgi gördü
Panelde Stefanie Reinhart’nın mültecilerin kaçış yolculuğunda karşılaştığı zorlukları anlatan 12 adet tablosu sergilendi. Yaşadığı adaletsizlik ve maruz kaldığı zulüm nedeniyle ülkesinden kaçmak zorunda kalan eski emniyet müdürü Ali Osman Gözağaç, yaşadığı ve tanık olduğu ‘kaçış’ hikayelerini karikatürize ettiği 10 çalışması da programa katılanlar tarafından ilgiyle izlendi. Mangfoldhuset’in sosyal medya hesaplarından canlı yayımlanan programı yüzlerce kişi izledi.
“İnsanlar arasında ‘hoşgörü oluşturmak’ en önemli sorumluluktur”
Panelin ardından düşüncelerini ve duygularını kişisel facebook sayfasında paylaşan Kristina Quintano, karşılaştığı sıcak ortamı şu sözleriyle ifade etti;
‘’Hoşgörüsüzlük genellikle anlayış eksikliğinden kaynaklanır. Anlamadığınız şeyler size yabancı gelebilir ve klişelere ve önyargılara yol açabilir. Birbirini öğrenmek ve birbirlerinden öğrenmek, bu nedenle, insanlar arasında hoşgörü oluşturmak ve saygıyı sağlamak için toplumun yapabileceği en önemli sorumluklardan biridir.
Hoşgörüsüzlükle mücadele etmenin bir yolu bilgiye erişim ve farkındalık yaratmaktır. Bu nedenle Mangfoldshuset, hoşgörüsüzlükle mücadele etmek için fikir çeşitliliğinin ortaya çıkmasını kolaylaştırmak istiyor.
Bugün beni kaçan insanlar, kullandığımız dil ve daha sıcak ve daha kapsayıcı bir toplum oluşturmak için her birimizin neler yapabileceği hakkında konuşmaya davet eden Mangfoldshuset’e çok teşekkürler. Buz gibi kış soğuğundan gelen ve odayı sıcacık dolduran herkese teşekkürler.
Ali Osman, ailesiyle birlikte ülkelerinden kaçmak ve Norveç’e sığınmak zorunda kalan binlerce mülteciden biri. Ali Osman, Türkiye’den eski bir polis şefi ve aynı zamanda bir sanatçı ve şimdi sanatını kendi ülkesindeki insan hakları durumuna odaklanmak için kullanıyor.
Görsel sanatçı Stefanie Reinhart (Art from the Hole) Almanya’da doğdu ve 1995’ten beri Oslo’da yaşıyor. Son yıllarda kaçış ve insan onuru ile ilgili çok şey ifade eden sanatıyla ilham veriyor.’’
Norveçli aktivist – yazar Kristina Quintano kimdir?
Aktivist, yazar ve çevirmen olarak tanınan Kristina Quintano Norveç Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ve Norsk PEN’de aktif söz sahibidir. Aynı zamanda iyi bir edebiyatçı olan Kristina Quintano kendini yarı Norveçli, yarı Maltalı olarak tanımlamaktadır. Akdeniz’de yaşanan mülteci krizini yaklaşık 20 yıldır takip eden Kristina Quintano, Facebook blogu ‘The Messenger from Hell’ aracılığıyla, Akdeniz’deki mülteci krizinden günlük güncellemeler sağlıyor. 15 bin takipçi olan blog her gün ortalama 100 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor. Hem Akdeniz’de hem de Lübnan’da yardım görevlisi olarak çalışan Kristina Quintano, zamanın en can yakıcısı sorunlarıyla ilgilenen ve ülke gündemini etkileyen kişilere verilen ‘Samtidenprisen’ ödülünü alan ilk isim oldu.