Kim söylerdi Ankara’nın karizmatik, kibar, vakar, varlıklı ama bir o kadar da tevazulu Nevzat Bakır abisinin vatanını terk etmek zorunda kalacağını, Belçika’ya iltica edeceğini ve Korona’dan hayata gözlerini yumacağını. Ama Nevzat Bakır abimize de Türkiye’de vefat etmek yakışmazdı; zira kendisi Türkiye’nin nice en güzide fakültelerinde okuyan parlak gençlerle kurban, öşür toplamış, gazete abonesi için gezmiş ve diplomasını alanları hicrete uğurlamıştı.
Son 22 senedir hiç görmediğim bu insanın resimli vefat haberini Facebook’ta görünce, sanki hafızam-aklım değil, ruhum Ankara’daki hızlı günlerimizin çok gerilerde kalmasıyla yaşlanmış bu simanın Nevzat Bakır Bey olduğunu farketti.
Ankara’ya yolumuz Türkiye’nin en karanlık günlerini yaşadığı 28 Şubat döneminde düşmüştü. Üstad Bediüzzaman’ın “Birbiri içinde beni ihata eden dört beş ihtiyarlık karanlıkları içinde, Ankara’da en kara bir hâlet’i ruhiye hissettiğim…” dediği Ankara Kalesi etrafında yeni bir hayata başlamıştık. Etrafımızda olan biteni genç halimizde pek hissedemesek de, o dönemin karanlık havası yıllar geçse de ruhumuzdan silinmedi.
Nasıl Üstad Hazretleri kendi ihtiyarlığı ile beraber Osmanlı’nın ihtiyarlığını, Hilafet Saltanatının vefatını Ankara Kalesi’nde, İslam’ın son temsilcisi olarak en hazin bir ruh haletiyle yapayalnız hissettiği bir anda, Kuran’dan gelen iman nurları ile rahat bir nefes aldıysa; bizler de bir tarihin ademe mahkum edildiği bu mekanlarda gençlik nefsinin en karanlık çukurlarına düşecekken, iman nurunu temsil eden Nevzat Bakır gibi şahsiyetlerle kendimizi bir anda en karalıklar için en aydınlık günlerimizde bulmuştuk.
Nevzat abimizin sanayideki işyeri en sık uğrak yerlerimizden birisi idi. Öğrenci evlerinin eksiklikleri ile ilgilenir, kendi yardımları yanında hayır faaliyetleri için öğrencilerle Mercedes aracı ile köylerde öşür toplar, kurban derisi ister, gazete abonesi için kapı kapı dolaşmaya kadar bütün hizmetlerde önde bulunurdu.
Bügünlerde Hizmet Hareketi için yeni yönetim modelleri düşünülüyor ya; işte Nevzat Bakır Bey’in hayatı kendi başına bir modeldi. Son 20 yılda neler yaşadığını hiç bilmediğim, talihsiz 15 Temmuz hadisesi ile cadı avına maruz kalmış bu insanın memleketinden uzaklarda toprağa verilişinin görüntülerini izledim. Eğer kader bazılarımızı süreçten yıllar önce, bazılarımızı ise cebri olarak dünyaya yaymasa idi, bu imtihanlara maruz kalmasa idik belki de Nevzat abimiz bir çok Hizmet insanını toprağa verdiğimiz Ankara’nın meşhur Karşıyaka Mezarlığı’nda defnedilir, cenazesine binlerce insan, siyasetçiler gelirdi. Allah’ın muradı farklı imiş. Şu anda herşey yıkıldı ve herkes uzaklara dağıldı ve Nevzat abimiz Avrupa’nın göbeğinde ebedi aleme göç etti. Onun yaşantısı, fedakarlıkları binlerce insana örnek oldu. Mezarı, belki de Hizmetlerin yeni yurdu olacak Batı diyarında gelecek nesillerin ruhlarına aydınlık verecek.
Hizmetten | Türkmen Terzi-Güney Afrika