Almanya’nın Köln şehrinde gerçekleştirilen, maneviyat ve gönüllü katılımın önemine odaklanan Maneviyat ve Gönüllü Katılım Konferansı büyük ilgi gördü.
Uzman konuşmacıların katılımıyla gerçekleştirilen konferans, neden insanların sivil toplum kuruluşlarında ve projelerde gönüllü olarak bulunduğunu daha yakından inceleme fırsatı sundu.
Etkinlik, Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde hizmet veren gönüllüler tarafından oluşturulan “Verband engagierte Zivilgesellschaft” çatı kuruluşu ile Evanjelik Kilisenin Eğitim Kuruluşu “Melanchthon Akademie“ işbirliğiyle düzenlendi.
Açılış konuşmalarını Genç Osman Esen ve Joachim Ziefle gerçekleştirirken, moderatörlüğü ise İslam bilimcisi Marfa Heimbach üstlendi.
Konferansta konuşan Dr. Harald Rau, insanların yaşadığı felaketlerin toplumsal dayanışmayı güçlendirdiğini ve gönüllülük çalışmalarını teşvik ettiğini vurguladı.
Rau, insanlar arasındaki çatışmaların toplumsal gerginlikleri artırabileceğini ve sosyal bütünleşmeyi zorlaştırabileceğini belirtti.
Rau, aynı zamanda Köln şehrinin karşılaştığı demografik zorlukları ele alarak, sivil toplumun bu zorlukların üstesinden gelmede önemli bir rol oynadığını vurguladı.
Rau, dinlerin barış için önemli bir rol oynayabileceğini vurgularken aynı zamanda dinlerin politik amaçlar için kullanılabileceğini ve çatışmaları tırmandırabileceğini ifade etti.
Konferansta söz alan Rheinland Evanjelik Kilisesi Eyalet Kilise Dairesi Kilise Konseyi Rafael Nikodemus, böyle bir işbirliği dahilinde yapılan programa katıldığı için büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Konferansta söz alan Stiftung ve Dialog Vakfı’ndan Hilal Akdeniz, “Birbirimiz için Birlikte: Rıza-i İlahiye Ulaşmanın Bir Yolu Olarak Sivil Toplum Katılımı” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi
Sunumunda, Hizmet Hareketi içindeki sivil toplum katılımı ve Hizmet Hareketi mensuplarının topluma hizmet etme, bu katılımı gelecek nesillere aktarma görevi anlatıldı.
Aynı zamanda, Hizmet Hareketi’nin Almanya’da modern bir katılım örneği olarak kabul edildiği belirtildi.
Hilal Akdeniz’in sunumunda, muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin vurguladığı önemli noktalara odaklandığı görüldü.
Sunumda “Hocaefendi, gönüllü katılımının Müslümanlar için bir erdem olduğunu ve her bireyin dünyayı şekillendirebilecek yeteneklere ve sorumluluğa sahip olduğunu açıkça ifade etmiştir” denildi.
Sunumda, katılımın temelini oluşturan imana, insanlara ve özgürlüğe olan sevginin hayati bir rol oynadığı vurgulanırken, Hizmet Hareketi’nin bir Müslüman olarak laik demokratik bir toplumda nasıl inançla yaşanabileceğinin bir örneği olduğu anlatıldı.
Sunumda ayrıca, Almanya’da ikinci ve üçüncü kuşak göçmenler tarafından kurulan ve geleneksel göçmen toplulukları ile çoğunluk toplumu arasında bir köprü işlevi gören birçok dernek ve kuruluşun varlığı zikredildi.
Heinrich-Heine Üniversitesi Düsseldorf’da Eğitim Araştırmaları ve Eğitim Yönetimi Bölümü’nün başkanı Prof. Dr. Hainer Barz, “Gönüllü Katılım: Fırsatlar, Riskler ve Yan Etkiler – Sosyal Bilimler Açısından Bir İnceleme” başlığı altında bir sunum gerçekleştirdi.
Maneviyat ile sosyal bilimler arasındaki ilişkiyi inceleyen Barz, gönüllü katılımın farklı yönlerini ele aldı.
Vatandaşlık katılımının riskleri ve yan etkilerine odaklanan Barz, sunumunda gönüllülerin karşılaşabileceği farklı “cezbedici” faktörleri tanımladı.
Gönüllü katılımın hafife alınmaması gerektiğini belirten Barz, bu şekilde, toplum için sürdürülebilir ve olumlu değişiklikler yapabilen değerli bir kaynak haline gelebileceğini vurguladı.
VEZ NRW temsilcisi hizmet gönülleri tarafından kurulan derneklerin misyon ve vizyonunu anlatırken, örnek proje olarak “Ramadan-NRW” projesi gösterildi.
Konferansla farklı dinler ve inançlar arasındaki işbirliğinin ve toplum katılımının gerekliliğine dikkat çekilirken ve bu alandaki önemli çalışmalar tanıtıldı.