Rabbimiz, Kur’an’da; “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır.” (Hucurat Suresi 13. Ayet) diye buyurarak insanları farklı milletler ve kabileler olarak yaratmasının hikmetlerinin bir yönünü de ”diyalog kurma, tanışma ve dayanışma” olarak bize anlatmıştır. Allah’ın yarattığı insanlar arasında gerçekleşen diyalog; birbirini tanımayla yani tanışmakla başlar; uyum ve anlayış içerisinde iyi ilişkilerle devam eder, dayanışmayla taçlandırılır. Farklı din ve milletler arasında gerçekleşen bu birlikte yaşama kültürü ve gayreti acaba yine Allah’ın yarattığı kainattaki varlıklar arasında nasıl gerçekleşmektedir?
Rabbimiz, biz insanlara diyalog için akıl ve irade vermiştir. Peki insanlar dışındaki, iradesi ve aklı olmayan canlı-cansız varlıklar arasındaki düzen, dayanışma, uyum ve diyalog nasıl gerçekleşiyor? İşte bunun cevabı; Rabbimiz, Kainat’ta iradesi ve aklı olmayan varlıkları, birlikte dayanışma ve uyum içinde hareket etmeleri için Kitab-ı Kainata mahsus bir iletişim dili ve kurallarıyla yaratmıştır. Diğer bir tabirle aklı ve iradesi olmayan varlıklar arasındaki bir çeşit diyalog; onların birlikte ve ahenk içinde hareket etmelerini sağlayan ve yine Allah’ın yarattığı bilim kurallarının geçerli olduğu kendine has bir iletişim dilidir. Örneğin, bitkiler; beyinleri olmadığı için düşünemezler, hayvanlar ise beyinleri olduğu için kısmi ve sınırlı düşünebilirler. Rabbimiz, cansız varlıklara, bitkilere ve hayvanlara yaratılış hikmetlerine bağlı diyaloğu; onların seviyelerine ve yaratılış mahiyetlerine uygun bir şekilde, yapılarına yerleştirmiştir.
Kainat, diyalog, uyum ve dayanışma esaslı yaratılmıştır. Yaratılıştaki bu muhteşem birliktelik; makro alemde olduğu gibi mikro alem için de söz konusudur. Makro alemde ayrı ayrı gibi görülen varlıkların ve unsurların aslında kendi içlerinde mükemmel bir diyalogları söz konusudur. Örneğin hava ve su, saf maddelerken toprak ise organik bir maddedir. Bu üç madde farklı maddeler olsalar da güneşin ısı ve ışığıyla da buluşunca aralarında mükemmel bir dayanışma, uyum ve diyalog ortaya çıkmaktadır. Bu örneği biraz açalım isterseniz: Bu üç madde ve güneş bir araya gelerek Dünya’daki canlıların yaşaması için en ideal ortamı oluşturmaya vesile olurlar. Biz insanların ve diğer canlıların yaşamaları için en ideal ortamı birlikte oluşturan bu varlıkların, bilinçli ve akıl sahibi olmadıklarını düşünürsek onları yaratan ve aralarında diyaloğu sağlayan Yaratıcıyı iliklerimize kadar hissederiz.
Gelin şimdi de Kuantum dünyasını biraz tefekkür etmeye çalışalım. Mikro alem de dediğimiz bu dünyada kurallar, makro aleme göre farklı işlese de bu alemdeki mikro varlıklar arasında işlerin yine nefes kesen bir diyalog, dayanışma ve uyumla yürütüldüğünü görüyoruz. Atom içi de dediğimiz bu dünyada bakın işler birlikte nasıl yürüyor: Çekirdekte bulunan nötron yüksüz olmasına rağmen protona çok yakın öyle bir cezbe içerisindedir ki bunun sonucunda aralarında çok yüksek bir enerji ile bağlanma söz konusudur. Elektronlar bu çekirdeğin etrafında makro alemdeki gezegenlerin güneş etrafında döndüğü gibi dairesel yörüngelerinde sürekli gezerler. Çekirdekle elektronlar arasında çekim kuvveti olduğundan elektronların çekirdeğe düşmemeleri için sürekli dönmeleri gerekir. Şöyle bir karşılaştırma yapabiliriz: Atomun merkezinde çekirdek vardır, tıpkı güneş sisteminin merkezinde güneşin olduğu gibi. Elektronlar da gezegenlere benzer bir hareket tarzında, çekirdek etrafında dönerler. Atomun çekirdeğinde +yüklü protonlar bulunur. Elektronlar ise negatif yüklüdür. Bu zıtlar arası çekim kuvvetiyle dönüş gerçekleşir. Elektronların konumları sabit değildir ve fotonlar aracılığıyla enerji alırlar. Enerji alan elektronlar bir üst enerji seviyesine çıkar, enerjisini tükettiğinde ise normal dönüş alanına geri dönerler. Kuantum mikro dünyasındaki “yaratılış kuşağında” çekirdeği oluşturan nötron ve proton, elektronlarla sarmaş dolaş bir diyalog içerisinde kainatın temel yapı taşı olan atomları oluştururlar. Kainatta varlıklar arasındaki bu düzen, uyum, dayanışma ve diyalog; milletler ve dinler arasındaki diyalog için de ibret ve hayranlık tablolarıyla dolu bir tefekkür alanıdır.
Evet dostlar, Kitab-ı Kainatı anlamaya çalışmak, işleyiş sırlarını ve yaratılış hikmetlerini idrak etmek için gayret etmek.. her mümin için ciddi bir sorumluluktur. Rabbimiz, Kur’an’da; “Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır, Allah (ilmi ve kudretiyle) her şeyi kuşatıcıdır.” (Nisa Suresi 26. Ayet) ayetinde olduğu gibi bir çok yerde; bilim diliyle de tefekkür etmeyi, bizlere kulluğumuzun gereği bir vecibe olarak bildirmiştir…
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ