İsveç’in Göteborg şehrinde 21 Mart Unesco Dünya Şiir Günü münasebetiyle düzenlenen gecede, Türkiye’deki cezaevlerindeki hasta, yaşlı, hamile, çocuklu anneler anıldı. Masumların serbest bırakılmaları için “Sizler de Ses Verin ki Yaşasınlar!” çağrısı yapıldı. Etkinlik mekânı olarak Göteborg Şehir Kütüphanesi Konferans Salonu seçildi.
UNESCO, İsveç PEN ve İsveç Yazarlar Birliği’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği, “Yasak şiir- çimlerin altında bir ateş” (“Förbjuden poesi – en brand under gräset”) etkinliğinde, insan hakları ihlallerinin yaşandığı değişik ülkelerden şairler şiirlerini seslendirdiler. Uluslararası şairler olarak geceye davet edilenler arasında bulunan Ramazan Faruk Güzel, “Ses Verin ki Yaşasınlar” isimli son şiir kitabından bazı bölümler aktardı.
Türkiye cezaevlerindeki hasta ve yaşlı mahkumların duruma dikkat çekmek için Amnesty (Af Örgütü) ile ortaklaşa gerçekleştirdiği sergisinden bir tablo ile katılan Güzel, giriş konuşması ve şiirleriyle de hapishanelerde rehin tutulan ve hayati tehlike altında bulunan kimselere ses olunması için dünya kamuoyuna çağrıda bulundu.
‘SES VERİN Kİ HASTALAR DA YAŞASIN!’
On dört uluslararası şairin katıldığı gecede Türkiye cezaevlerindeki hasta ve yaşlıların durumuna dair detaylar da veren şair Güzel ayrıca, yeni Türkiye rejiminde hapishanelerin yazar, şair, sanatçı, gazeteci ve aydınlarla dolu olduğunu ve iktidarın bu insanlardan çok korktuğunu, dolayısıyla da onları hep baskı altında tuttuğunu anlattı.
Rejimin, sanattan ne kadar korktuğuna şahsen de vakıf olduğunu belirten Ramazan Güzel, İsveç’te Af Örgütü ile gerçekleştirdiği Türkiye konulu bir sergiler sonrası, hükümet tarafından İsveç’ten kırmızı bültenle iadesinin talep edildiğini, adının “azılı terörist” olarak renkli listelere konulduğunu, hatta İsveç’in NATO’ya üyeliği sürecinde iadesinin pazarlık konusu yapıldığını ifade etti.
İsveç’e geldiğinden bu yana 18’i şiir temalı olmak üzere 61 kitap kaleme aldığını, yazı ve çizimle insan hakları ve demokrasi mücadelesinin devam edeceğini söyleyen Güzel, gecede seslendiği şiirlerini de hapisteki, şair ve yazarlara adadığını ekledi.
Mevlana ve Yunus gibi hoşgörünün simgesi olmuş şairleri yetiştirmiş Anadolu topraklarında şimdilerde yazanlara, düşünenlere hayatın dar edildiğini belirten şair Güzel, Nobel Barış Ödüllerinin verildiği ve mağdurlara umut olunan İsveç’in, Raoul Wallenberg gibi bir diplomatının özel çabası ile 2. Dünya Savaşı’nda sayısız mağdur Yahudi’nin kurtulmasına vesile olduğu hatırlattı. Bu ülkede inisiyatif sahibi kanaat önderlerinin de şimdilerde daha çok ses vermesi ile Türkiye’deki ölüm kalım mücadelesi veren kimselerin, özellikle mahpusların sesine ses katıldığı vurguladı.
HAKİMLİKTEN İNSAN HAKLARI SAVUNUCULUĞUNA
15 Temmuz Darbe girişimi öncesinde Diyarbakır’da görevli bir Ağır Ceza Hakimi iken vermiş olduğu özgürlükçü bazı kararlarından dolayı ihraç edilmiş olan ve aldığı tehditler ve can güvenliği gerekçesiyle yurt dışına çıkmak zorunda kalan Ramazan Faruk Güzel, 2015 yılından beri İsveç’te bulunuyor. O tarihten bu yana eski yargı mensubu meslektaşları ile sosyal medya üzerinden hukuk programları hazırlayan ihraç hakim, online olarak yayınlanan kitapları ile Türkiye’de gizli kalmış “Tevhid Selam, Tahşiye, Askeri Casusluk” gibi dosyalara ve olaylara ışık tutmaya çalışıyor.
Şiir, edebi makaleler ve resim sergileriyle insan hakları mücadelesin devam eden Güzel, iktidar ve rejim tarafından yargıçlık kürsüsü ve cübbesi elinden alınmış olsa da kaderin kendisini farklı bir dalda da olsa hak ve adalet yolunda istihdam ettiğine inandığını kaydetti.
Güzel ayrıca, “Maksat, adalet ise bu yolda vesile olan makamların, kürsülerin bir önemi yok. Her şeyimizi elimizden alsalar, dilimizin döndüğü sürece bu uğurda yapılacak çok şeyler var. Ülkemizin daha aydınlık bir gelecek sahibi olması adına herkese bir sorumluluk düşüyor” diye konuştu.
Şiir gecesi için çağrılan dünyanın değişik yerlerinden şairler kendi şiirlerini seslendirirken, bu şiirler İsveççe ve İngilizceye çevrildi.
Ukrayna’dan katılan Boris Chersonskij ve Ludmila Chersonskij, Rusya ile savaş halindeki ülkelerinin yaşadıkları acıları şiirleriyle dile getirirken, Dmitri Plax da bunların İsveççesini seslendirdi.
Axin Welat, Faraj Bayrakdar ve Fatma Savcı şiirlerinden seçkiler sunarken, Kasia Michnik ve Love Lidén kendi seçtikleri şiirleri okudular.
Kajsa Öberg Lindsten ve Johan Öberg ve Lev Rubinstein’den şiirler aktardılar.