İnsanlığı Yaşatan İyilik Kahramanları…

Yazar İsmet Macit

Mahlukata özellikle insana duyduğumuz “sevgi” ölçüsünde Allah’ın sevgili bir kulu oluruz.

Fudayl ibn-i İyaz’ın yanında şu adam çok takva yaşıyor denilince, “bırakın bunları” dedi. “Çaresizlerin, yalnızların, yetimlerin yanında mı? Onlara bakın” diye sordu.

Deprem bölgesinden yürekleri yakan haberler geliyor. Enkaz altında sağ kalanların çığlıkları yakınlarını kaybetmiş olanları ağıtlarına karışıyor. Şu günler insanı ve insanlığı yaşatma adına gayret edilen günler. Kâinatın İftihar Tablosu ihtiyaç sahibi kim olursa olsun derhal imdadına koşar ve dakika fevt etmeden o derdi gidermeden rahat etmezdi.

Cerîr bin Abdullah (ra)  anlatıyor:

“Bir gün erken vakitlerde Efendimiz’in (sav) huzûrunda idik. O esnâda Mudar Kabîlesi’nden, kılıçlarını kuşanmış, perişan bir topluluk çıkageldi. Gelenlerin üzerinde kaplan derisine benzeyen, alaca çizgili, basit bir aba vardı. Bu abayı delerek başlarından geçirmişlerdi. Fakat yoksulluktan, neredeyse çıplak vaziyetteydiler.Onları bu derece fakir görünce Allah Rasûlü’nün üzüntüden yüzünün rengi değişti. Hemen evine girdi. Sonra da çıkıp Bilâl’e ezan okumasını emretti, o da okudu. Sonra Bilâl kāmet getirdi ve Efendimiz namaz kıldırdı. Akabinde bir hutbe îrâd ederek önce şu âyet-i kerîmeyi okudu:

«Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan zevcesini var eden ve ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının!.. Şüphesiz ki Allah, hepinizi görüp gözetmektedir.» (en-Nisâ, 1)

Sonra da şu âyet-i kerîmeyi okudu:

«Ey îmân edenler! Allah’tan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına baksın!..» (el-Haşr, 18)

Daha sonra:

«–Her bir fert, altınından, gümüşünden, elbisesinden, bir ölçek bile olsa buğdayından, hurmasından sadaka versin. Hattâ yarım hurma bile olsa sadaka versin!» buyurdu.

Rasûlullâh’ın üzüntüden yüzünün sararması, ashâba o kadar tesir etti ki Ensâr’dan bir adam, ağırlığından dolayı neredeyse kaldırmaktan âciz kaldığı, hattâ kaldıramadığı bir torba getirdi. Ahâlî birbiri peşine sökün edip, sadaka vermek için sıraya girmişti. Sonunda yiyecek ve giyecekten iki yığın oluştuğunu gördüm. Baktım ki Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in yüzü gülüyor, sanki altın gibi parlıyordu…” (Müslim, Zekât, 69)

Allah Resulü (sav) nasıl ki muhtaç Mudarlılar’ı görünce üzüldü; yardım edilince yüzü güldü…

Siyer kitapları Mekke’de hicretin 7. Senesinde semavi bir musibet olan kuraklık ve kıtlıktan bahsederler. Bu yokluk ve sıkıntı günlerinde Mekke o kadar sıkıntı içinde kalmıştı ki açlıktan yokluktan insanlar ölüyordu. Haber Efendimiz’e (sav) ulaşınca adeta çırpınıyor ne yapabiliriz diye. Ve Mekke’ye yardım gönderilesine karar veriliyor. Düşmanlıklar unutuluyor. Savaş baltaları gömülüyor, çeken de çektiren de insanlık ortak paydasında buluşup insanlığa değer katıyorlar.

Efendimiz (sav), Mekke halkına dağıtması için hazırlanan erzakı Ebû Süfyân’a teslim etmiş, onun vasıtasıyla bu yardımların dağıtılmasını sağlamıştır. Ebû Süfyân bile bu durum karşısında hayretini gizleyemeyip “Allah, kardeşimin oğlunu hayırla mükâfatlandırsın. Çünkü o, akrabalık hakkını gözetti.” demekten kendini alamamıştır.

Rahmet taşıyıcısı Nebi’nin (sav) şefkat mayası ile mayalanan medeniyetin temsilcileri yüzyıllardır insanlığı ayakta tutmuşlardır.

Konya Ovası’ndaki ücra bir kasabada bir eve misafir olan Saffet Solak hocanın anlattıkları vicdan medeniyetinin temel taşlarıdır adeta.

Hoca eski bir evde misafirdir, yorgundur, uykusuzdur.

Göz kapakları ikide bir kapanınca sorar:

” Hacı anne sizin buralarda kaçta yatılır?”

” Oğlum! Biz tren geçince yatarız”

“İyi de bir yakınınız mı gelecek?”

” Hayır”

” O vakit niye trenin gelişini bekliyorsunuz?”

Yıllar geçse de Hoca, o nur yüzlü Anadolu anasının cevabını hiç unutamaz.

“Oğlum, sen de görüyorsun ki evimiz kasabanın biraz dışındadır, hava soğuk gece trenden inen yolculardan yolunu şaşıran biri olursa yanan bir ışığa ihtiyacı olur. Onun için biz her gece tren geçinceye kadar evimizin ışığını açık tutalım ki kapımızı çalmaya cesareti olsun!

Evet bu günler gönül ışıklarımızı açacağımız, yaralarımızı birlikte saracağımız günler. Şimdi hep birlikte gayret ederek, iyiliği organize ederek mazlum ve mağdura sahip çıkıp Efendimiz’in (sav) yüzünü güldüreceğimiz günler…

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy