“Allahümmec’alnâ min ibâdike’l muḫlisîn el muḫlasîn”
Soru 1: Üstad Bediüzzaman hazretleri 21. ci Lem’aya neden “İhlâs Risâlesi” ismini vermiştir. “İhlas Risalesi”nde sadece amellerdeki ihlas mı anlatılıyor? Yoksa çoğumuzun pek fark edemediği mesajlar mı veriliyor?
Cevap: İhlâs Risâlesi sadece amellerdeki ve ibadetlerdeki ihlâs hakkında bilgi vermek için yazılmamıştır. Bu konudaki ihlâs hakkında Risâle-i Nur’un değişik yerlerinde gerekli bilgiler var.
Bediüzzaman ihlâsın her türlü işte asıl olduğunu anlatmanın yanında, aslında nasıl hizmet edileceğini anlattığı bu eserine “İhlâs Risâlesi” demekle aynı zamanda onu susturmak ve yok etmek isteyenlere karşı hizmetini korumuştur. Zîrâ, 1935 yılında, İhlâs Risâlesi yerine hizmet risâlesi, hizmet düsturları gibi bir şey denilmiş olsaydı Üstad’ı cemiyetçilikle suçlayanlar bunu mutlaka aleyhine değerlendirirlerdi. (Kalbin Zümrüt Tepeleri, 1/95)
-İhlâs Risâlesi’nde dine hizmet adına temel düsturlar ortaya konulmuştur.
-İhlâs Risâlesi olan Yirmi Birinci Lem’a’nın üslûp açısından da bilgi vermekten daha çok, hareket ve aksiyona ait bir Risâle olduğu görülür.
Bu Risâle’de muhataba, “Ey âhiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur’âniye’de arkadaşlarım!”, “Ey kardeşlerim!” şeklinde seslenilerek hizmete ve hizmet arkadaşlığına vurgu yapılmaktadır.
-Bu Risâle’nin iman ve Kur’ân hizmetiyle doğrudan ilgili olduğu kanaatini kuvvetlendiren başka bir argüman da bu kısa Risâle’de “hizmet” kelimesinin yirmi altı defa, yani çokça kullanılması ve bunun yanında “hâdim“, “hademe” gibi aynı kökten türetilen kavramların da bu Risâle’de yer almasıdır.
Soru 2: Lahikalarda ve bazı risalelerde “İhlas Risalesi” için ‘vird edinilecek kadar önemlidir’ deniliyor. Bunun sebebi nedir? Bu konu Risalelerde nasıl izah ediliyor?
Cevap: Üstadın birinci talebesi Albay Hulusi Yahyagil abi Barla Lahikasında yer alan bir mektubunda şöyle yazmaktadır:
“En az on beş günde bir defa okunması emir buyurulan Yirmi Birinci Lem’a, Evrâd edinilecek kadar ehemmiyetlidir.”
Hulusi abi, kendisi bu Risâle’yi okuma hususunda hassasiyetini ortaya koyarak, hayatı boyunca on beş günü geçirmemeye gayret etmiştir.
-Üstadımızın Vandaki talebelerinden Molla Hamid Abi 1955-56 yıllarında Üstadı ziyarete gelir. Sohbet esnasında Üstad’a sorar:
“Seyda, sen İhlas Risalesinin başına ‘Lâekal (en az) 15 günde bir defa okunmalı’ yazmışsın. Halbuki bu risale salavat değil, evrad değil, ezkar değil. Bunun ne hikmeti var ki tekrar ettiriyorsun?” demiş.
Üstadımız:
“Keçeli, salavat da olsa, evrad ve ezkar da olsa… eğer ihlassızsa, ruhsuz ceset gibidir. Ruhsuz ceset ne işe yarar? İnsanların % 1-2 si muhlastır, yani fıtri ihlaslı, Allah tarafından ihlaslandırılmış kimseler. Bunlar da Peygamberler ve bazı büyük veliler. Onların haricindeki % 98 ise, ihlası çalışarak elde ederler.
Nasıl ki, dünyevi şeyleri insanlar tekrar ede ede, öyle olur ki, tiryaki olur, bırakmak istese bile bırakamaz. İşte biz de İhlas Risalesini okuya okuya, tekrar ede ede, ihlaslanacağız.”
-İhlas risalesi Üstadın hem nasihatı, hem de vasiyetidir. “En az 15 günde bir defa okunmalıdır.” kaydını koyduğu tek risale budur.
-Üstadımız, Hulusi abiye 21. Lem‘ayı hediye ederken; “Bak Hulusi, ben önce bu Lem’a her gün okunmalı diye yazdım. Gördüğün gibi, bunun üzerini çizdim. Her gün okuyamazsınız diye -laakal- 15 günde bir diye yazdım.” demiştir.
-Üstadın bir talebesinden dinlemiştim. “Londra’da Thomas Michel Bediüzzaman hakkındaki bir konferansta ihlas Risalesi hakkında tebliğ sundu. 15 günde bir okuyan var mı, ben devamlı okuyorum.” dedi.
-Evet, en az on beş günde bir defa okunması hem tavsiye hem de vasiyet edilen Yirmi Birinci Lem’a, vird edinilecek kadar önemlidir.
Soru 3: Kısa ve net olarak ihlas ne demektir?
Cevap: İhlas; söylediğini yap, yaptığını söyle demektir. Yeni tabirle, söylem ve eylem birliği demektir.
İhlas, iç dış bütünlüğü demektir.
İhlassızlık, nefsin öne çıkmasıdır.
“Amel bir cesetse ihlâs onda can, amel bir kanatsa ihlâs da diğer kanattır. Ne ceset cansız olabilir, ne de tek kanatla bir yere varılabilir:
‘Sana bütün davranışlarında ihlâs gerektir; ta ki, Rabb-i Ecell senin amelini kabul ede; zira ihlâs tâat kuşunun kanadıdır. Siz, kanatsız felâh semtine nasıl uçabilirsiniz ki..!’ deyip inleyen Mevlânâ ne hoş söyler!
Bir hoş söz de Bâyezid-i Bistâmî’den: “Bütün iç dinamizmimi kullanarak Cenâb-ı Hakk’a tam otuz sene ibadet ettim. Sonra gaybdan: ‘Ey Bâyezid, Cenâb-ı Hakk’ın hazineleri ibadetle doludur. Eğer gâyen O’na ulaşmaksa, Hak kapısında kendini küçük gör ve amelinde ihlâslı ol’ sesini duydum ve tembihini aldım…” Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, 1/29)
Soru 4: Niçin iki tane ihlas risalesi var? Aralarındaki fark nedir?
Cevap: Evet, önemine binaen iki tane İhlas Risalesi yazılmıştır.
Birinci İhlas Risalesi 20. ci Lem’adır. Tüm ehli iman arasındaki desiseleri anlatıp, reçete sunuyor.
İkinci İhlas Risalesi 21. ci Lem’a ise Risalei Nur talebeleri ve Risale-i Nur mesleğine mensup farklı meşrep ve mizactakiler arasındaki yaraları tedavi ediyor.
İhlası tam, yani azamî ihlası elde eden kişi bu iki ihlası anlayıp, hayata taşıyan ve onları realize edip, yaşayandır.
En büyük düşmanımız nefsimizdir. Onu susturmak için, ihlasın sırrını anlamış, bir nur talebesinin şu ihtarını hatırlamalıyız:
“Ey nefs-i nâdân! Beni kandıramazsın. Madem ki, peygamber-i azîmü’l-kadr bir nebiyyullah olan Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm; وَمَاۤ اُبَرِّئُ نَفْسِى اِنَّالنَّفْسَ َلاَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ اِلاَّمَارَحِمَ رَبِّى demiştir. Aldatamazsın; senden ve senin samimî yoldaşların cinnî ve insî şeytan, ehl-i bid’a ve ulemâü’s-sû şerlerinden Allah’a sığınırım.” (Barla Lahikası, 237)
Bunun için bazen on beş günü beklemek gerekmez. Antibiyotik gibi, bazen haftada bazen de her gün okumak gerekebilir.
Soru 5: Vird edinip, her gün okunacak kadar önemli olan “İhlas Risalesi”ni okurken nelere dikkat etmeliyiz? “Nazar yani bakış açısı; eşyanın mahiyetini değiştiren bir iksirdir” sözünden hareket ederek “Nazar” açısından konuyu nasıl anlamalıyız? İhlas Risalesine nasıl bakmalıyız ki daha çok istifade edelim?
Cevap: Uzun yola giden bir şoförün zaman zaman bir kenara çekilip dinlenmesi ve arabasını kontrol etmesi gibi, kendi manevi hayatımızın ve hizmetin âhenk ve selâmeti için kendimizi muhatap alarak sık sık okumalı ve anlatılan düsturları hayata taşımalı ve uygulamalıyız.
İhtiyaç hisserek okumalıyız. “Ben manen hastayım, bunlar da benim ilaçlarım” şeklinde nazar etmeliyiz.
-Burada dikkati çeken bir nokta da ihlâsı kıran sebepler. Acaba ihlası kıran bu sebeplerden ben de hangileri mevcut? Üstad’ın da işaret ettiği gibi bu risalede ihlası kıran sebeplerin sadece bir kaçı zikrediliyor, diğerlerinin “Külliyat” içindeki yerlerinden bulunup okunması isteniyor. Özellikle Hücumat-ı Sitte’ye yönlendirme yapılıyor.
O sebeplerin burada yazılmayış sebebi: Çünkü sınırlı sayıda sayfası olan bir el kitabı veya kılavuz denilecek bir Risâle’de, bütün bunların olması mümkün olmadığı gibi doğru da değildir. Çünkü bu bilgiler de yazılsaydı eserin hacmi artar ve sık sık okunması da zor olurdu.
-Dört düsturun ilki, birinci düstur; ferdî ihlâsla alâkalıdır diğer üç düstur içtimaîdir. Yani ferdî ihlâstan ziyade cemaat ihlâsı, içtimaî ihlâs, ihlâsla hizmet veya daha farklı bir kelimeyle ifade edilecek olursa âhenkle hizmet nazara verilmektedir.
“Allahümmec’alnâ min ibâdike’l muḫlisîn el muḫlasîn”
Allah’ım bizi ihlası kazanan ve ihlasa erdirilen kullarından eyle. Amin.
Hizmetten | Halil Şimşek