Göçmen Kuşlar ve “Dört Mevsim”

Yazar Recep Atıcı

Soğuk bir sonbahar akşamında penceremden kanat çırparak geçen kuşları seyrediyorum. Sular yavaş yavaş kararıyor. Yaşadığım bu ülkenin kuzeyinde gün batıyor. Masmavi gökyüzünde özgürce öten bu kuşları seyrederken telefonuma düşen mesaj beni bu atmosferden aniden çekip alıyor.

Mesaj şuydu: “Houston Belediye Başkanı Whitmire’nden, IFLC Öğrencilerine Samimi Karşılama

Bu mesaj, 2014 yılına kadar ülkemizin Stadyumlarında yapılan -o günkü adıyla- Türkçe Olimpiyatlarına götürdü beni. Her yıl Haziran ayı gelince göçmen kuşlar gibi ülkemize gelen bu öğrenciler birer birer gözümde canlandı.

Onların aramızda olduğu günler ne güzel günlerdi. Şimdilerde gökte uçan kuşları uzaktan seyrettiğimiz gibi, onların uzak diyarlardaki programlarının mesajlarını okumakla yetiniyoruz.

Uluslararası Dil ve Kültür Festivali (IFLC) kapsamında sanat yoluyla insan kardeşliğini sergileyen bu göçmen kuşlar, “Dört Mevsim” gösterisi için ABD’nin Houston şehrindelermiş. Onları orada ağırlayan Houston Belediye Başkanı John Whitmire, meclis toplantısında öğrencileri tek tek kürsüye davet ederek ülkelerini ve kendilerini tanıtmalarını istemiş.

Malumunuz, bu göçmen kuşlar, 2014 yılına kadar her yıl yaz aylarında ülkemize gelir ve o güzel ses ve yorumlarıyla gecelerimize renk katardı. Ama Cevahir kadri bilinmedi ve bu göçmen kuşların ülkemize gelişi yasaklandı.

Alvarlı Efe hazretleri ‘Cevahir kadrini cevher-fürûşân olmayan bilmez’ der. Bir başka sözde ise; “Kemâl ehli kemâlâtı kemâl ile buldu hep, Bîfaidedir kemâlâtsız fıdda u zeheb.” Bu da, ‘bir insan kemâl sahibi değilse, Karun ölçüsünde altını ve gümüşü olsa ne ifade eder ki!’ demektir.

Hatırladığım kadarıyla cevahir kadrini bilmeyen biri şöyle demişti: “Onların malum olimpiyatları vardı. Artık bundan sonra olimpiyat falan yok, bizim dünyamızda. O defterleri kapattık, bitti artık.

O, bu sözleriyle ‘kemâl sahibi’ olmadığını fiilen ispat etmişti. İş böyle olunca bu göçmen kuşlar, kendi kadri kıymetini takdir edecek dünyanın farklı coğrafyalarına özgürce uçtular. Ne diyelim? Biz de İbrahim Hakkı gibi, “Hakk şerleri hayr eyler. Zannetme ki gayr eyler…” deriz.

Evet, İbrahim Hakkı’nın dediği gibi Cenab-ı Hak, bu göçmen kuşlar için yapılan yasaklamayı hayra vesile eyledi. Zira, onların gaye-i hayali yeryüzünde gidilecek hiçbir yer kalmadıysa uzayın derinliklerinde duygu ve düşüncelerini aktarabilecek muhataplar bulmaktı.

Şimdi dünyanın tüm insanlarını ‘insan kardeşleri’ gören bu göçmen kuşlar, elbette hayallerini fiiliyata dökmeleri gerekiyordu. Malumunuz bir Efendimizin(sav) bir hadislerinde, “Allah dilerse, bu dini fâcir bir adamla da te’yid ve takviye eder.” Buyuruyor. Dolayısıyla -teşbihte hata olmazsa- facir bir adamın eliyle Allah (cc) bu göçmen kuşları esas gaye-i hayallerine sevk etti. O zaman buna ancak “hesapsız şükür” denir.

Eskiler, “İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir” derlerdi. Dolayısıyla bizler karşılık beklemeksizin iyilik yapmaya devam etmeliyiz. Üçüncü Dünya savaşı olur mu olmaz mı endişelerinin tartışıldığı günümüzde esas yapılması gereken budur. Dünyanın farklı renk ve dillerinden oluşan bu göçmen kuşlar, geleceğin sevgi dolu dünyasını inşa edeceklerdir Allah’ın izniyle.

Bu gün yapılan bu faaliyetleri hafife almak yerine, mümkünse karanlığa karşı bir mum yakmanın yollarını aramalıyız.

Göçmen kuşlara binlerce selam olsun…

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy