ÖZKAN TOSYALI | OSLO
Hazırladığı projelerle Norveç kamuoyunun yakından tanıdığı Mangfoldshuset derneğinin son projesi “Åpen dør” (aç kapını) toplumun her kesiminden destek görüyor.
Dernek çalışmaları hakkında hizmetten.com’a özel açıklamalarda bulunan Mangfoldshuset Genel koordinatörü Ahmet Karais, 2009 yılında başladıkları çalışmaları Norveç genelindeki 7 bölgede sürdürdüklerini kaydetti.
Karais konuşmasının devamında, “Mangfoldshuset, toplumsal faaliyetlerde verimlilik sağlamak ve destek olmak isteyen gönüllülerin kendi çalışma gruplarını otonom bir şekilde yürütebilecekleri bir yapıdır. Mali ödenek, danışmanlık, yerel temin, muhasebe gibi bürokratik işlemler kurum tarafından sağlanmaktadır. 2022 yılında ülke çapında 341 aktivite ve 12 bin 622 saat gönüllü çalışma gerçekleştirilmiştir. Eyalet yapısı itibarıyla, Mangfoldshuset’in eyalet kuruluşları idari ve mali açıdan otonomdur. Ayrıca, Mangfoldshuset çatısı altındaki çalışma grupları da, alınan proje ödenekleri ve tüzüğe bağlı kalmak şartıyla, faaliyetlerinde bağımsız hareket etmektedirler. ‘Çeşitlilik Evi’ olmanın getirdiği bir gereklilik olarak, dini ve siyasi parti etkinlikleri dışında, insan hayaline gelebilecek her türlü kapsayıcı etkinlik organize edilebilmektedir” dedi.
Mangfoldshuset’in etnik kimlikten bağımsız olarak herkes için açık bir kuruluş olduğunu söyleyen Genel Koordinatör Ahmet Karais, “Sloganımızın ‘Herkesin Evi’ olması, bu evrensel yaklaşımın bir göstergesidir. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’den alınan ilhamla açılmış olsalar da, Türkler tarafından kurulmuş ve işletiliyor olmaları sadece bir tesadüf değil, doğal bir süreçtir. Yine de, Mangfoldshuset’ler üye bazlı değil, aktivite bazlı kuruluşlardır. Bu çerçevede, üyeler arasında Polonyalı, Meksikalı, Norveçli, Vietnamli gibi farklı etnik kökenlerden insanlar da yer almaktadır.
Kurumsal felsefesi gereği, Mangfoldshuset, etnik kimliklerin çeşitliliğinden ziyade, insan ve insana dair çeşitliliğe önem vermektedir. Bu anlayış, kuruluşun çeşitlilik ve kapsayıcılık konularında bir öncü olmasını sağlar. Etnik çeşitliliği teşvik etmenin ötesinde, Mangfoldshuset, farklı düşünce, kimlik ve tercihlerin bir araya getirilmesi için bir platform sağlar” diye konuştu.
Mangfoldshuset’in, kurulduğu günden bu yana toplumun her kesiminden bireylerle iş birliği yaparak etkinlikler oluşturduğunu dile getiren Karais şunları kaydetti: “Faaliyetlerimiz için yerel, bölgesel ve ulusal fonlara başvurular yaparak amacımızı, yöntemlerimizi ve beklentilerimizi detaylı projeler aracılığıyla yıllardır açıkça ifade etmekteyiz. Altı farklı eyalette uzun süredir varlığımızı sürdürüyor olmamız ve faaliyet giderlerimizin neredeyse yüzde 90’ının Norveç’in resmi fonları tarafından finanse ediliyor olması, toplum ve devlet nezdinde olumlu bir izlenim bıraktığımızın göstergesidir. Ayrıca, sahip olduğumuz mekânları diğer sivil toplum kuruluşları ve toplumsal paydaşlarla paylaşıyor olmamız, kurumsal varlığımıza pozitif katkılar sağlamakta ve bu da Norveç kamuoyundan olumlu geri dönüşler alınmasına yol açmaktadır. Mangfoldshuset, 14 yıllık varlığı süresince yerel ve ulusal otoritelerle oldukça olumlu ilişkiler geliştirmiştir. Diyalog, uzlaşı içerisinde birlikte yaşam, entegrasyon, göçmenlerdeki işsizlik oranları, halk sağlığı ve kariyer geliştirme gibi farklı temalarda yıllardır gerçekleştirdiğimiz projeler sayesinde bu ilişkiler sürekli olarak güçlenmektedir. Kuruluşumuz, içinde bulunduğumuz yıl içerisinde 30’un üzerinde ulusal sivil toplum kuruluşu ile birlikte Başbakanlık Konutu’na davet edilmiş ve çeşitli toplumsal konularda görüşlerimize başvurulmuştur. Ayrıca, göçmen konularında yetkin bir otorite olan Entegrasyon ve Çeşitlilik Müdürlüğü (IMDI) tarafından düzenlenen toplantılara aktif olarak katılım göstermekteyiz. Norveç Emniyet Teşkilatı’nın, polisler hakkındaki negatif algıları değiştirmeyi amaçlayan eylem raporunda da görüşlerimiz alınmıştır. Tüm bu etkinlikler ve iş birlikleri, kurumumuzun yerel ve ulusal otoriteler nezdinde güvenilir ve etkin bir sivil toplum kuruluşu olarak algılanmasına katkı sağlamaktadır” dedi.
Uzun yıllardır Norveç’te kendi özel mesaisinin yanı sıra gönüllü çalışmalara ciddi zaman ve emek harcadıklarını anlatan Ahmet Karais, “Bir gece vardiyası sonrası evime dönüyordum. Bir iş arkadaşım bana ne zaman uyuyacağımı sorduğunda, Mangfoldshuset için bir projenin hazırlıklarını yapmak üzere uyumayacağımı söyledim. Arkadaşımın yüzündeki şaşkınlığı ve “sen burada benimle aynı işi yapıyorsun, aynı vergiyi veriyorsun ve üzerine bir de uyuman gereken zamanını topluma fayda sağlamak için harcıyorsun, bu inanılmaz” şeklindeki tepkisi beni ziyadesiyle mutlu etmişti. Aynı şekilde, bir belediye heyetine yaptığımız sunum sırasında, hızlı konuşmamı “fabrika mesaime yetişmeliyim” diyerek açıkladım. Bir katılımcı neden bu kadar enerji harcadığımı sordu. Ona Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “entegre olmak, bir vücutta protez organ olmak değil, vücudun bizzat kendisi olmaktır” sözünü ve bu anlayışla toplumun dertlerini kendi dertlerimiz olarak gördüğümüzü anlattım. Sunumu izleyenlerin bu sözlerim karşısında duygulanması, hatta bazılarının göz yaşlarına hakim olamaması beni de çok duygulandırmıştı. Bu ve benzeri deneyimler, insan odaklı yaklaşımın toplumda ne kadar pozitif etkisi olduğunu görmemizi sağlıyor” diye konuştu.
İleriye dönük hedeflerini anlatan Ahmet Karais şunları söyledi, “Ülkemizdeki göçmenlerin topluma dair sorunların aktif çözüm ortakları olmasının, hali hazırdaki ve gelecekteki barış ortamını muhafaza etme anlamında önemli olduğunu düşünüyoruz. Bilgi, birikim, lisan ve uzmanlık alanlarının ne olduğuna bakmaksızın her bireyin topluma sağlayacağı bir katkı vardır. Kurumlar olarak, şartların doğru oluşmasını sağlamaya, bürokratik ve kurumsal adımları atmaya devam edeceğiz. Gönlünde iyilik üretme isteği olan ve etkileşime açık herkesi konumlarına saygı göstererek aktif sorumluluk almaya davet ediyoruz. Hoşgörü, diyalog ve barışın hüküm sürdüğü, kavganın, savaşın, açlık ve yoksulluğun olmadığı, çocukların hep mutlu ve umutlu olduğu bir dünya en büyük hayalimiz” ifadelerini kullandı.
