Günümüz dağınıklığa düşmeye pek müsait.
Hepimizin bitmeyen telaşeleri var, hep birşeyler yetiştirme gayretindeyiz.
Dert Musikisi kitabında Hayatı Süzerek Yaşama isimli bahisde bu mevzuu ele alınıyor.
Sebeblere hakiki tesir gücü verirseniz, gerçek tevhide eremezsiniz diyor. Ayrıca gerçek tevhide eremeyen de dağınıklığa düşmekten kurtulamaz.
Halbuki tam teslim ve tevekkül, hakiki gücün ve kaynağın sahibine dayanmaktır, yoksa bu miskince bir anlayış veya acizlik değildir.
Mahiyeti İlahiye’nin imdadımıza koşmasını istiyorsak, başımıza gelen sıkıntılar, belalar, musibetlerde Rabbimize yönelmek esastır. Kendi içimize dönük muhasebe ile “ben ne yaptım da başıma bu geldi? “ demek mesajın özünü görebilmektir.
Yoksa dağınıklığa düşen bir kem-talihli 1- Ya suçlular aramaya durup kendine bu belayı kondurmayacaktır. 2- Vicdanını rahatlatma adına ilan ettiği suçlularla hesaplaşmaya durup, kendi kendini ve ümidini bitirecektir 3- Sadece dünyada gerçek adaleti beklemek de her zaman sonuç getirmeyebilir ve insan bazen beklediği sonuçları göremeyebilir, bu beklenti de ümitsizlik meydana getirebilir. 4- Veyahut Allah cc abes iş işliyor, zulüm ediyor gibi isyanlara girecektir ki bu da dağınıklığa düşmenin en çukur noktası olsa gerek.
Planlı, programlı, metodlu bir hayat yaşamaya gayret etmek, hedefler koymak, olmazsa olmazlarımızı belirlemek bir esas olsa gerek. Yoksa hadiselerin amansızlığı, günümüz teknolojisinin hızı ve bilgi bombardımanı, dağınıklık içinde sağa sola toslayanların yanıltan beyanları bizleri iyice işin içinden çıkılmaz sokaklara sürükleyebilir.
Hz Aişe ra validemizin de çok tekrar ettiği, Hz Yakub’un enfes münacatı ile noktalayalım; “İnnemâ eşkû bessî ve huznî ilallah / Allahım, ben dağınıklığımı, perişaniyetimi, derbederliğimi ve bir de tasamı sana şikâyet ediyorum.”
Hizmetten | Mustafa Ertuğrul