CUMA HUTBESİ | Muhasebe

Yazar Editör

HAZIRLAYAN: AKADEMİ DUISBURG

Aziz kardeşlerim;

Sene sonu olması münasebeti ile bugün muhasebe konusu üzerinde durmaya çalışacağız. Malumunuz yılın sonuna gelince her işyeri geçmişe yönelik hesaplarını kapatıp gelecek yıla temiz bir şekilde girmek ister. Bizler de yapmamız gereken muhasebemizi yapıp gelecek yıla öyle tertemiz girmeye çalışmalıyız.

Hesap görme, hesaplaşma, kendi kendini sorgulama diyebileceğimiz muhasebe; mü’minin, her gün, her saat, iyi-kötü, yanlış-doğru, günah-sevap yaptığı şeyleri gözden geçirip, hayırları, güzellikleri şükürle karşılaması; inhirafları, günahları istiğfarla gidermeye çalışması; yanlışlıkları, kötülükleri de tevbe ve nedametle düzeltmeye gayret göstermesi adına çok önemli bir cehd ve insanın kendini ispat etmesi mevzuunda da ciddî bir teşebbüs sayılır.

Ancak böyle bir cehd ve düşünce sayesindedir ki insan; dünü, bugünü ve yarınıyla alâkalı hayrı-şerri, güzeli-çirkini, yararlıyı-zararlıyı birbirinden tefrik edip gönül istikametini koruyabilir.

Evet, insanın, hâl’i değerlendirip geleceğe hazırlanabilmesi; geçmişte işlediği yanlışları telafi edip Allah nezdinde aklanabilmesi; dünü, bugünü ve yarını itibarıyla kendi kendini sorgulayıp gerçek değerini bulabilmesi; daha önemlisi de Allah’la münasebetleri açısından iç dünyasında sürekli yenilenebilmesi ancak ve ancak sıkı bir nefis muhasebesiyle mümkün görülmektedir.

Müslüman ne kalbî ve ruhî hayatı ne de umumî davranışları itibarıyla kat’iyen muhasebeden müstağni kalamaz. Muhasebe, mü’minin iç dünyasında bir kandil, vicdanında da bir hayırhah ve nasihatçi gibidir. Her fert onunla hayrı-şerri, güzeli-çirkini, Allah’ın sevdiğini-sevmediğini birbirinden tefrik eder ve hayır soluklu o nasihatçinin rehberliğinde en aşılmaz gibi görünen engelleri aşar ve hiçbir şeye takılmadan gidip hedefine ulaşır.

Bu ölçüde kendi kendini sorgulamanın zor olduğu söylenebilir ama bu seviyede nefsini muhasebeye tâbi tutmayanın da zamanı değerlendirmesi; bugünü dünden, yarını da bugünden farklı yaşaması mümkün değildir.

Nefsin sürekli sorgulanması ve ona itap edilmesi, imanın kemalindendir. Kamil bir mümin kalbine uğrayan her hâtıraya, kafasından geçen her düşünceye parola sorar ve vize tatbik eder. Her akşam eksik ve yanlışlarını bir kere daha kontrol eder, her sabah bütün günahlara kapalı ve yepyeni bir azimle hayata açılır.

Cenâb-ı Hak da yüce beyanında, وَلَۤا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ  “Hayır hayır, kasem ederim sürekli kendini kınayan o nefse! diyerek kendini muhasebeye çekip levmeden nefsin, nezdindeki  kıymetine  işaret ediyor.

Hz. Yunus (a.s.) müthiş bir muhasebe ve murâkabe duygusu içinde Allaha yönelmiş ve Kuranın ifadesine göre içten yaptığı samimi yakarış ile kıyamete kadar kalacağı balığın karnından sahili selamete çıkmıştır.

فَلَوْلَٓا اَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّح۪ينَۙ لَلَبِثَ ف۪ي بَطْنِه۪ٓ اِلٰى يَوْمِ يُبْعَثُونَ                    

Şayet Allah’ı çok zikreden, ibadetli kimselerden olmasaydı, tâ mahşere kadar onun karnında kalırdı. (Saffat; 143-144) diyor yüce beyan.

Tirmizî’de geçen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (aleyhi ekmelü’t-tehayâ) en büyük mahkemede hesaba çekilmeden önce dünyadayken sık sık nefsi sorgulamayı akıllılık ve mü’minlik emaresi olarak zikretmiş. Hazreti Ömer Efendimiz de Allah Rasûlü’nden işittiği bu hakikati farklı bir üslupla seslendirerek şöyle buyurmuştur:

“Ahirette hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekin. Ötede amelleriniz tartılmadan önce burada kendiniz tartın. En büyük arz ve mahkeme için şimdiden gerekli hazırlıklarınızı yapın. Bilin ki, o gün huzura alındığınızda size ait hiçbir şey gizli kalmayacak ve bütün sırlarınız bir bir sayılıp dökülecektir.

Yeryüzünde bir adalet timsali olan Hz. Ömer (radıyallâhu anh) hep mesuliyet ve muhasebe duygusunun ağırlığıyla inlemiş durmuştur. Bir defasında bu ince kalpli insan, sabah namazında Yusuf süresini okurken “Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah’a arz ediyorum.”  âyetine gelince hıçkırarak ağlamaya başlamış ve âyeti tamamlayamadan rükua varmıştı. Her ne kadar âyetteki sözler Hz. Yakub’a (aleyhisselâm) ait olsa da Yakuplar bitmemişti ve bitmeyecekti; Hz. Ömer de onlardan biriydi. Bu mahzun ve mükedder insan, okumuş, düşünmüş hem kendisi ağlamış, hem de sahabe-i kiramı ağlatmıştı.

Evet, ruh dünyamız itibarıyla yeniden ruh gücümüzü kazanabilmek, iradelerimizi güçlendirip önümüzü kesen zulmetler karşısında dayanabilmek ve asırlık problemleri -Allah’ın inayetiyle- halledebilmek için Hz. Ömer (radıyallâhu anh) düşüncesiyle “hesaba çekilmeden evvel kendimizi hesaba çekebilirsek!” önümüzde çözüm bekleyen problemler bir bir çözülecektir inşallah.

Yâ Rabbi! Bizleri de muhasebe kahramanları gibi muhasebe duygu ve düşüncesiyle meşbu kıl. Bir lütuf olarak omuzlarımıza yüklediğin vazifeleri bihakkın edaya muvaffak eyle. (Âmin)

Hutbeyi PDF formatında görüntülemek ve indirmek için tıklayınız

CUMA HUTBESİ MUHASEBE

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy