Cuma Hutbesi | Muharrem Ayı ve Aşure

Yazar Hizmetten
web

DERLEYEN: ERDEMLİLER YOLU AKADEMİ

إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللَّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِي كِتَابِ اللَّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ  ilâ âhiri-l âyeh…

web

“Doğrusu, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü kesin hükmünde, ayların sayısı on iki ay olup bunlardan dördü hürmetlidir. İşte doğru hesap budur. (Tövbe;36)

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: أَفْضَلُ الصِّيَامِ بعْدَ رَمضَانَ: شَهْرُ اللَّهِ المحرَّمُ

“Ramazan orucu dışında en faziletli oruç, Allah’ın ayı muharremde tutulan oruçtur.” (Muslim, Sıyam, 202, 203; Ebu Davud, Savm, 55)

Muhterem Müslümanlar!

Hutbemiz; Muharrem ayı ve Aşure hakkındadır.

Bugün Muharrem ayının dokuzu, yarın onu. Muharrem ayının onuncu günü, Aşûre günüdür.

Muharrem ayı kendisine hürmet edilmesi gereken dört haram aydan biridir. Bu aylarda yapılan ibadet-ü teatin, hayır ve hasenatın sevabı kat kat olduğu gibi, yapılan haramların ve zulümlerin cezası da kat be kattır.

Aşûre günü denilen Muharrem ayının onuncu gününde, tarihte pek çok önemli olayın meydana geldiği rivayet edilmektedir. Hazreti Âdem’in tövbesinin kabulü, Hazreti Nuh’un gemisinin, tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturması; Hazreti İbrahim’in ateşten kurtulması, Hazreti Yakub’un, oğlu Hazreti Yusuf’a kavuşması, Hazreti Yunus’un, balığın karnından çıkması ve Hazreti Musa’nın kavmiyle beraber, Firavun’un zulmünden kurtulmaları bunlardan sadece birkaçıdır.

Aşûre günü oruç tutmanın fazileti ile ilgili İbni Abbas´ın bize aktardığına göre: “Resulullah Medine’ye hicret ettiğinde Yahudilerin Aşure gününde oruç tuttuklarını gördü ve: “Bu oruç nedir?” diye sordu. Kendisine şöyle cevap verildi: “Bugün iyi bir gündür. Allah Teâlâ bugün de Hz. Musa ile İsrailoğullarını düşmandan kurtarmıştır. Bu sebeple Musa (a.s.) bugün de oruç tutmuştur.” Peygamber Efendimiz: “Ben Musa’ya sizden daha yakınım” buyurdu ve bugün de oruç tutulmasını emretti.” (Buhari, Savm, 69; Müslim, Sıyam, 127,128)

Bu durum Ramazan orucu farz kılınıncaya kadar devam etti. Daha sonra ise Resulü Ekrem (Aleyhissalâtü vesselâm) Efendimiz: “Bugün Aşure günüdür. Dileyen oruç tutsun, dileyen tutmasın.” Buyurmuşlardır. Aşûra gününde tutulan orucun, geçen bir yıl boyunca işlenen hata ve günahların bağışlanmasına vesile olabileceğini müjdelemiştir. (Müslim, Sıyâm 197)

Peygamber Efendimize, Yahudilerin ve Hristiyanların sadece onuncu güne tazim ettikleri, bu sebeple o gün oruç tuttukları haber verilince; “Eğer gelecek seneye kadar yaşarsam dokuzuncu gün de oruç tutarım” buyurmuştur. (Müslim, Sıyâm 134) Ancak Efendimiz gelecek senenin muharrem ayından önce vefat etmiştir. Müslümanların Aşure orucunu, muharremin dokuzuncu ve onuncu günlerinde tutmaları müstehaptır. (R. Salihin Şerhi-5.Cilt/ 225. Bab)

Muharrem ayının onuncu günü Kerbela da Hazreti Hüseyin şehadetine giden süreç ise, söyle başlamıştır. Hicri 60 yılında Şam’da Yezid’in iktidara geçmesi hilafet değil saltanat şeklinde gerçekleşti. Yezidin yaşantısı İslam’a ters olduğundan pek çok Sahabe‘nin Yezidin saltanatına rızası yoktu. Yezid, iktidarı elinden kaçırmamak için Medine valisine hemen bir mektup gönderdi. Mektubunda şöyle yazıyordu: “Mektubum sana geldiği zaman, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr’i buldur, onların bana bey’atlarını al! Eğer, bey’attan kaçınırlarsa, boyunlarını vur. Halkın da bey´atlarını al, halktan Bey’at etmeyen olursa onların da boyunlarını vur, Vesselam ”

Netice olarak; Hicri 61/Milâdi 680 yılı, Muharrem ayının onuncu günü, Hazreti Hüseyin 57 yaşında hunharca şehit edilmiş. Şehadetinden dolayı o gün, bütün Müslümanlar için büyük üzüntü sebebi ve bir yönüyle hüzün hislerini de tetikleyen bir gün olmuştur. O gün Kerbelâ’da Hz. Hüseyin’in akrabalarından yetmiş iki kişi şehit düşmüş, adeta Ehl-i beyt, tümden imha edilmek istenmişti.

Alvarlı Efe hazretleri bu acıları şöyle ifade eder;

“Bugün mah-ı Muharremdir, muhibb-i hanedan ağlar.

Bugün eyyam-ı matemdir, bugün âb-ı Revan ağlar.”

(Bugün Muharrem ayıdır, peygamberimizin ailesi, ehli beyti ağlar. Bugün matem günüdür, bugün Akan su ağlar.)

Muharrem ayı vesilesiyle oruç tutulabilir, iftar sofralarında bir araya gelinebilir. Ehl-i Beyt’in ve Kerbelâ şehitlerinin faziletleri, bilhassa Hazreti Hüseyin’in derinliği anlatılarak onlarla bütünleşme ve onlar gibi olmaya çalışma yolunda bazı meselelerin müzakereleri yapılabilir. Ehl-i Beyt’i hayırla anabilir, onlara dualar edebilir, mevlidler okutabilir, hatimler yapabilir ve daha başka hayr ü hasenât ortaya koyup sevaplarını onlara bağışlayabiliriz. Fakat, kadere taş atma da sayılabilecek şekilde, sadece matem havasına bürünmenin ve yas tutmanın bir sevabı söz konusu değildir.

Muhterem Müslümanlar;

“Aşure günü”; “Onuncu gün” demektir. Rivayete göre; iman edenler Hz. Nuh la beraber sel felaketinden kurtulduklarında, azıklarını açtılar; buğday, nohut, fasulye vs. yiyecek maddelerinden karıştırarak pişirdiler… Pişirilen aş öyle bereketlenmişti ki, herkes doymuştu. Aradan nice bin yıllar geçmesine rağmen iman edenlerin kurtuluş günü, zamanla aşure denilen bir tatlı yaparak anılır ve yaşatılır oldu.

Pek çok geleneğimiz vardır ki, yediden yetmişe bütün millet fertlerini birleştirir, kaynaştırır, dayanışmaya, iş birliğine vesile olur. Aşure geleneğimiz bir tatlı ikramı gibi görünmekle beraber, sembolize ettiği manevi hadise ve meydana getirdiği kardeşlik atmosferi bakımından mühimdir. Bizler bir yandan Hz. Nuh’un ardı sıra yürüyen mü’minlerin kurtuluş gününü aşure sofralarında anarken, Hz. Hüseyin’i ve Ehl-i beytinden, o hadisede hayatını kaybedenleri rahmetle anarız.

Hutbemizi bir hatırlatma ile bitirelim; Muharrem ayının onuncu gününde, Müslümanların yüreğini yakan Hz. Hüseyin ve ailesinin şehit edilmesi olayı olduğundan, o gün bu tatlıyı yemek ehl-i beyt sevgisini esas tutan kardeşlerimiz tarafından, sevimsiz karşılanmaktadır.

Kerbela’da Muharrem ayının on üçünde sadece, Efendimizin torunu Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin’in, hayatta kaldığı ve dolayasıyla da Efendimizin neslinin devam edeceği anlaşıldığı için, Aşurenin şükür amaçlı 13. Gün (9 Temmuz Çarşamba) veya sonrasında ikram edilmesi daha isabetli olabilir.  Bu tavsiyemiz, sadece bir anlayış ve nezaketi hatırlatma manasındadır.

Rabbimizden niyazımız; Müslümanlar olarak, bu aydaki tarihi olaylardan gereken dersleri çıkarmayı bizlere lütfeylesin. Günümüzde farklı yerlerde yaşanan Kerbela benzeri acıları bitirsin. Hz. Hüseyin ve İmam Zeynel Abidin’in yolundan gidenlere, fereç ve mahreç lütfeylesin.

Cuma Hutbesi | Muharrem Ayı ve Aşure  WORD

Cuma Hutbesi | Muharrem Ayı ve Aşure   PDF

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy