“Rızkımı veren Hudâ’dır, kula minnet eylemem!” deyip vatanda ya da cebrî hicret diyarında alnının teri, elinin nasırıyla iâşesini temin etmeye çalışan binlerce müstağnî aileden, yüz binlerce iffetli fertten bir misal daha vermek istiyorum: Özellikle Siyer konusunda günümüzün önemli araştırmacılarından, ilahiyatçı Reşit Haylamaz ve ailesi.
Elden geldiğince ders halkası, sohbet, müzakere ve yazı ile meşgul olmaktan, Hizmet’e dair mesuliyetlerini edadan ve hafta sonları gidebildiği konferanslardan da geri durmayan Reşit Hocamız bir yandan da çiftçilik yapıyor.
Geçen gün kendisini Amerika’nın bir ucunda kiralayıp ailesiyle beraber işletmeye çalıştığı tarlada ziyaret ettim.
Onu seyreder ve dinlerken bir kere daha önceliklerimizi hatırladım:
“Allah’a ubudiyet, yaratılış gayemiz,
İnsanlığa hizmet, birinci vazifemiz
İşimiz/mesleğimiz ise, sadece bir rızık vesilemiz.”
Orada görüp dinlediklerimi ve bilhassa o enfes “tarla sohbeti”ni dostlarımızla da paylaşmak istedim.
Allah Teâlâ, Hakk’a adanmış ruhların her birini sürpriz nimetleriyle sevindirsin, helal rızıklarını bereketlendirsin; kötü nazarlardan ve muzır ins ü cândan muhafaza eylesin; ihlas ve istikâmetlerini devam ettirsin.