Bu güne kadar dost-düşman yüzlerce insana araştırma mevzuu olan Nuh’un (a.s) gemisi ve Ağrı Dağı ortaya konan bunca delil ve emareye rağmen bizzat ve çıplak gözle müşahede gayretiyle şaha kalkmış bir sürü inançlı gönül için hâlâ en birinci mesele.. Bir ibadet neşvesi içinde ta Amerika’dan kalkıp ülkemize gelen astronot Irwin buna güzel bir misaldir. Ne var ki başı dumanlı Ağrı Dağı bu defa da çıplak göz müşahedesine geçit vermedi. Kim bilir belki de bu esrarın ilk müşahitleri bu kutlu ümmetin ilkleri olduğu gibi, son müşahitleri de onlar olur. Aslında arzu edilen ve beklenen şey de budur.
Ama bakın ki, ta Yeni Dünyadan birisi bir vazife olarak benimsediği bu araştırmayı yapmaya çalışıyor. Yaralanıyor, yaralarını sarıp tekrar bıraktığı yerden başlıyor…
Aya inenlerden Amerikalı astronot James lrwin’den bahsediyoruz. Geçen sene memleketimize iki defa gelmişti. İkinci gelişinde Ağrı Dağı’na tırmanmış, fakat düşerek yaralanmıştı. Biraz tedavi görüp ülkesine gitmek için ayrılmıştı. Amerika’ya döndüğünde bir seri halinde toplantılar yapmış ve bu mevzu ile alâkalananlara malûmat vermişti. Irwin bu seneki gelişiyle alâkalı olarak “Bu yıl Mukaddes Dağa tırmanarak geçen yıl yarım kalan araştırmamı tamamlamam gerekiyor.” şeklinde konuşmuş, Amerika’da Ağrı Dağı’na karsı büyük bir alâka olduğu kanaati edindiğini söylemiş ve Türkiye’nin de bu mevzua gereken ehemmiyeti vermesi halinde bilhassa Türkiye için Dağ’ın yeni bir turizm kapısı olacağını belirtmişti. Evet sadece bu sene lrwin, 60 bin dolar harcadı. Daha binlerce kişi de Ağrı’ya gelmek için sıra bekliyor.
Irwin, “Aradan geçen bir yıl boyunca devamlı olarak bu araştırmamı planladım.” şeklinde konuşuyor ve şunları söylüyor: ” Nuh’un (a.s) Gemisi’ni bizzat gözlerimle görmek benim hayatımın gayesi oldu. O’nu muhakkak bulup görmem lazım. Çünkü inananlara, inançlarının doğru olduğunu, inanmayanlara ise inkârlarının yanlış olduğunu göstermek zorundayız. Bu benim vazifem ve bunu mukaddes bir vazife olarak kabul ediyorum. Her insanın bu dünyaya gelişi muayyen bir vazifeyi yerine getirmek içindir. Benimki de bu.”
James Irwin, elinde bu inancını güçlendiren sağlam deliller olduğunu söylüyor.
Ay’a inen astronotlardan olmakla beraber High Flight (yüksek uçuş) derneğinin başkanı olan lrwin, bu defa Ağrı’ya, karısını, oğlunu ve ay hatıralarını yanına alarak geldi. Doğu Beyazıtlılarla bir müddet kahvelerde, sokaklarda ahbaplık etti ve Ay’dan getirdiği taşları göstererek incelemelerini sağladı. O’nun bu gayretlerini acayip karşılayanlar olabilir. Kim ne derse desin, sunu bilelim ki; lrwin’le birlikte olabilmek için sıraya girenler, binlerce dolar yatıranlar var…
Ay’da bir şeyler olsa gerek. Ay’a ilk adım atan astronot Neil Armstrong, geçen sene Mısır’da duyduğu ezan sesi üzerine, bu daveti Ay’a çıktığı zaman da duyduğunu ve çok heyecanlandığını söylemiş sonra da Müslüman olmuştu. Ağrı Dağı’nda araştırmalar yapma arzusunun da Irwin’de ilk defa Ay yolculuğu ile uyandığını kendi ifadelerinden öğreniyoruz. İşte Türk muhabirinin “Sizi Ağrı Dağına çeken, Türkiye-Amerika arasını kısaltan şey nedir?”‘ sorusuna verdiği cevap: “Bizim Ararat sizin Ağrı dediğiniz bu dağ, İncil’in başlangıcında yer alıyor ve onbinlerce dindar Amerikalı gerektiğinde ellerindekini avuçlarındakini verip, Nuh’un(a.s) gemisi ile alâkalı birtakım şeyler bulmaya çalışıyor… Ay’a çıktım… Ay üzerinde yürüdüm ve Ay toprağından bazı parçaları Dünya’ya getirdim. Bunlar son derece heyecanlı olaylar… Ama bunların hiç biri bana Ağrı Dağı’nda bizzat gözlerimle göreceğim küçük bir parça kadar mühim gelmiyor. İnsanoğlu geçmişini bulmadan, geleceğini yaşayamaz. Aslında benim ve kurduğumuz yüksek uçuş derneğinin kökü, benim Ay’a inişime kadar dayanıyor. Ben Ay’a indikten sonra değiştim. Dine inanışım güçlendi… Ve yapmam gereken bir iş olduğunu anladım. Bu, Ağrı Dağ’ına çıkmaktı.”
Hizmetten | Safvet Senih