Artık Yeter…

Yazar Recep Atıcı

Dün internet ortamında dolaşırken yine Yusuf Kerim Sayın’ın (6) haberiyle karşılaştım. Bu haber, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, Yusuf Kerim’in Çapa Tıp Fakültesi’ndeki doktoruyla yaptığı konuşmadan bahsediyordu. Malumunuz Yusuf Kerim, 4. evre Ewing Sarkom kemik kanseri olup şu anda Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi görüyor.

Gergerlioğlu: “Bir hekim olarak konuştum doktoruyla. İlk üç kemoterapinin iyiye gitmediğini söyledi. Çocuk zayıflıyor ve hastalık kötüye gidiyor” diyordu haberde. Gergerlioğlu’nun aktardığına göre Yusuf Kerim’in doktoru; “Benim de çocuğum var, serviste tüm kanser hastası çocukların anneleri başlarında, bir tek bu çocuğun annesi yanında yok. Bir anne olarak ben de çok üzülüyorum bu duruma. Annesi yanında olsa iyiye gidebilir. Biz en ağır tedavileri uyguluyoruz ama geceleri anne diye sayıklayan bir çocuk, kemoterapiden fayda görebilir mi?” ifadelerini kullanmış. Halbuki annesiyle son görüşmesinin ardından uygulanan tedaviye olumlu yanıt verdiğini de aktarmış doktoru.

Bu arada Avusturya Viyana’da yaşayan Hizmet gönüllüleri de Yusuf Kerim’e destek yürüyüşü düzenlemişler. Yaptıkları bu yürüyüşle, UNICEF Avusturya’nın Yusuf Kerim’e sahip çıkmasını istemişler. Yaptıkları bu yürüyüşte; “Bugün Yusuf Kerim için buradayız. Nasıl ki UNICEF, Afrika’da açlıktan, İran’da protestolarda ölen çocuklar için ses verdiyse, aynı sesi Yusuf Kerim için de vermesini istiyoruz” demişler. Umarız yapılan bu tür gayretler ses getirir ve Yusuf Kerim annesine kavuşur.

Ancak insan bazen ciğerleri dağlayan bu tür hadiseler karşısında hem Birleşmiş Milletler’in hem UNICEF’in, hem de Avrupa’daki insan hakları kuruluşlarının sessiz kalmasını kabullenmekte zorlanıyor. Saydığımız bu tür kuruluşlar değişik zamanlarda ve farklı ülkelerde can hıraş gayret ettiler ve belkide binlerce çocuğun kurtuluşuna vesile oldular. Yusuf Kerim’in imdadına koşulması için açlıktan kemikleri derisine yapışmış, ölmek üzere olan küçük bir kız çocuğu mu olması gerekiyor acaba?

Bilenler hatırlayacaktır. Tarihin gelmiş geçmiş en ünlü ve tartışmalı fotoğraflarından biri olan ‘Akbaba ve Küçük Kız’ görüntüleri, 1993 yılında Sudan’da Kevin Carter tarafından çekilmişti. Fotoğrafta, açlıktan ölmek üzere olan küçücük bir çocuğun yere kapanmış şekilde oturduğu görülüyordu. Çocuğun hemen ardında, onun ölmesini bekleyen bir akbaba duruyordu. Son derece çarpıcı ve trajik olan bu kare, 1993 yılının Mart ayında New York Times’da yayınlanmıştı. Bunun ardından BM harekete geçmiş ve Sudan’da yüzlerce çocuğun kurtulmasına vesile olmuştu.

Yoksa Yusuf Kerim’in imdadına koşulması için suda boğulmuş cesedinin Ege denizinin kıyısına vurması mı gerekiyor. Yine bilenler hatırlayacaktır. 2 Eylül 2015 tarihinde Suriye’deki iç savaştan kaçarak yasa dışı yollarla Yunanistan’a geçmeye çalışan Suriyelilerin botu batmıştı. Bunun sonucunda 5 kişi hayatını kaybetmiş ve bunlar arasında, Aylan Kurdi, bebekte vardı. Onun cansız bedeni kıyıya vurunca dünya gündemine oturmuştu. Aylan bebeğin o cansız bedeninin ardından Avrupa sayıları milyonları aşan insanı resmi yollardan kabul etmişti.

Bu gün de bunlara benzer bir şeyin yaşanması mı gerekiyor ki, Yusuf Kerim annesine kavuşsun? Bu kuruluşların harekete geçmesi için göz göre göre Yusuf Kerim’i yitirmemiz mi gerekiyor? Allah aşkına, hem ülkemizdeki insan hakları kuruluşları, hem dünyanın değişik yerlerinde faaliyet gösteren insani yardım dernekleri sizler ne zaman harekete geçmeyi düşünüyorsunuz? Yusuf Kerim öldükten sonra mı “Bu bir insanlık ayıbıdır, vicdanı olan hiç kimse bu tür bir acının yaşanmasına müsaade etmemeliydi” diyeceksiniz.

Sadece Yusuf Kerim mi? Bu güne kadar yüzlerce Yusuf yetim ve öksüz kaldı. Depremde yitip gidenlerin yanında anasız babasız kalan Yusufların sayısını henüz bilemiyoruz. Çocuklarına evde mis kokulu kekler yapan anneleri aldılar götürdüler. Net sayısı bilinemeyen yüzlerce özürlü çocuğu yüz üstü bırakıp annelerini parmaklıkların arkasına tıktılar. Ne zaman vicdanınız sızlayacak Allah aşkına…

1 Aralık 1955 yılında teninin renginden dolayı oturduğu koltuktan kalkmayan Roza Parks gibi ”artık yeter” diyecek birileri yok mu Allah aşkına… Bardak ne zaman dolacak ve ne zaman taşacak? Yusuf Kerim annesizlikten inim inim inliyor. Yetmedi mi bunca devahi Allah’ınızı severseniz? Hiddetinden yer titredi de sizin vicdanınız titremedi…

Ne diyelim!.. ‘Yaşasın zalimler için cehennem’ desek de yüreğimizin harı sönecek gibi değil. Rabbim Annesini bekleyen bütün Yusufları bir an önce kavuştursun inşaallah…

 

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy