İncinsende incitme | İsmet Macit

Yazar İsmet Macit

“Sizden faziletli ve varlıklı olanlar;

yakınlarına, yoksullara

ve Allah yolunda hicret edenlere

vermekte kusur etmesinler,

affedip geçiversinler.

Allah’ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz?

Ve Allah Gafûr ve Rahim‘dir”

Nur Suresi-22

Mü’minin kalbi imanın suladığı bir cennet bahçesidir. Meyvesi merhamet, gülü sümbülü ise afdır. Af, kalbin amelleri arasında belki de en zor olanıdır. İntikam ve mukabele-i bil misil nefse tatlı gelse de kalbini Rabbine senkronize etmişlerin karakteri değildir.

Af, Kur‘an terbiyesi almış, sünnet ikliminde yetişmiş olanların tarzıdır. Onların hayatının mayası ve acı da olasa faydalı şerbetidir. Toplumları ayakta tutan iksirdir af. İnsanlığı hakiki mana ufkuna taşımak için gönderilen iki büyük rehber; Kur’an ve Efendimiz (sav) merhameti ve affı hayatın merkezine koymuştur.

Her şeye rağmen af diyen şu ayet Hz Ebu Bekir (ra) hakkında nazil olmuştur: “Sizden faziletli ve varlıklı olanlar yakınlarına, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte kusur etmesinler, affedip geçiversinler. Allah’ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Ve Allah Gafûr ve Rahim‘dir” (Nur Suresi-22)

Fahreddin er-Razi diyor ki: “Hz Ebubekir (ra), İfk Hadisesi’nde kızı Hz Aişe’ye atılan iftiraya inanan hatta bunu konuşan Hz Mistah‘a (ra) infâk etmeyeceğine yemin etmişti. Mistah ise, onun teyzesinin oğlu olup, elinde yetişmiş bir yetimdi. Hz Ebu Bekir, hem Mistah’a hem de onun yakınlarına yardım ediyordu. İfk ile ilgili ayet inince Hz Ebu Bekir (ra) onlara: “Kalkın, defolun. Artık ne siz bendensiniz ne de ben sizdenim. Hiç biriniz artık yanıma yaklaşmayın” dedi.

Bunun üzerine onlar nereye gideceklerini kime başvuracaklarını bilemez bir şekilde çıktılar. Derken Hz. Peygamber (sav), Hz Ebu Bekir’e (ra) Allah Teâlâ’nın onları kovmamasını emreden bir ayet indirdiğini haber vermek üzere bir adam gönderdi. Hz Ebu Bekir (ra) haberi alır almaz tekbir getirdi ve buna çok sevindi. Hz Peygamber (sav) bu ayeti ona okudu: “Allah’ın size mağfiret etmesini sevmez misiniz?” ayetine gelince; Hz Ebubekir (ra):”Evet, Ya Rabbi beni affetmeni can-u gönülden arzu ederim.” deyip yaptıklarından vazgeçti. Evine gidince Hz Mistah ve yakınlarına haber salıp onları kabul edeceğini bildirerek: “Allah’ın indirdiği hüküm başım gözüm üstüne… Size yaptığımı ve söylediğimi, Allah size gazab ettiğini (önceki ayette) bildirdiği için yapmıştım. Fakat Allah sizi affedince, ‘Size merhaba hoş geldiniz.’ diyorum.” dedi ve Mistah’a daha önce yaptığı yardımın iki mislini yapmaya başladı.

İfk Hadisesi ile ilgili siyer yazarları diğer bir vakıayı da şöyle anlatırlar:

İfk hadisesinde iftirayı atanlar Hazrec kabilesine mensup münafıklardı. Ne var ki, aynı kabileden bazı saf yürekli müslümanlar da inanarak iftiranın bir anda büyüyüp yayılmasına sebebiyet vermişlerdi. Bu durum Ensar’ın diğer kabilesi Evslileri son derece üzmüş hatta Evs’in büyüğü Hz Sa’d bin Muaz (ra) fitneyi körükleyen Hazrecliler hakkında ağır konuşmuştu.

Ancak bu sözler Hazrecin büyüğü Hz Sa’d bin Ubade’ye (ra) dokunmuş ve Hz Sa’d bin Muaz’a (ra) aynı üslûpla karşılık vermişti. Bunun üzerine iki Sa’d’ın aralarına kırgınlık girmişti.

Efendimiz (sav) Hz Âişe Annemizin (ra) ma’sumiyetini haber veren âyetlerin inmesinden sonra Sa’d’ler arasındaki kırgınlığı ortadan kaldırmak istedi ve bu maksatla önce Hz Sa’d bin Muaz’a (ra) uğradı. Onun elinden tutup yanına Evs’in ileri gelenlerini de alarak Hz Sa’d bin Ubade’nin (ra) evine gitti. Hz Sa’d bin Ubade, misafirlerine yemek hazırlattı hep birlikte yediler. Efendimiz (sav) daha sonra da Hz Sa’d bin Ubade’yi (ra) elinden tutup bazı Hazreçlilerle birlikte Hz Sa’d bin Muaz’ın evine gitti. Hz Sa’d bin Muaz da yemek çıkardı. Efendimiz (sav) İslam’a büyük hizmetleri geçmiş iki Sa’d’ın arasındaki kırgınlık ve küskünlüğü böylece gidermiş oldu.

Yeryüzünü bir kalp ve gönül beldesi haline getirmek için gelmiş olan Efendimiz (sav) müminlerin kalbinde ne kardeşlerine ne diğer insanlara karşı en ufak bir kin ve öfke kalsın istemiyordu. Allah O’nu öyle edeblendirmiş ve eşine atılan iftiraya kananları ve yayanları bile affetmesini emretmişti. Sulhun müessisleri affı ve merhameti yüreklerinin mayası haline getirecekler. Zira Sünnet-i seniyyeyi kendine rehber edinen merhametli yüreklerden başka birşey beklenmez ki…

Yazar: İsmet Macit 

 

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy