İstifhamları Daha Başlangıcında Giderme

Yazar Mizan
Muhterem M. Fethullah Gülen Hocaefendi şüphe ve tereddütleri giderme adına şöyle diyor:
“Namaz ve daha ötesi dinî konularda çocuğun bir kısım soruları, istifhamları olabilir. Bilhassa içe dönük çocuklar bu türden dînî istifhamlarını, büyük ihtimalle anne ve babalarına açmayabilirler. Değişik vesile ve vasıtalar bularak, bu konuda çocuğun deşarj olması, içini dökmesi ve açılmasının sağlanması çok ehemmiyetlidir. Çocuk büyürken içindeki istifham da büyürse, zamanla her şüphe, her tereddüt, izah edilmedik her dinî mesele, mânâsı ve hikmeti anlaşılmadık inançla alâkalı her hangi bir husus, onun kalbini sokan bir yılana, bir akrebe dönüşür.
“Hatta bazen bu istifhamlar, onun iç dünyasında bir YARA  gibi o kadar hızlı büyür ki, bir gün o zavallıyı tamamen yere serer de farkına bile varamayız. Öyle ki, artık o  her gün camide sizinle beraber ‘Lâ ilâhe illallah’ der, teşbihini, takdisini, tahmidini, tehlilini yapıyor görünebilir ama o, aslında TEREDDÜTLERİNE   YENİK  DÜŞMÜŞ  ve  VESVESELERİNİN  AĞINDA  ERİMEKTEDİR…”
“Evet bütün bu tehlikeler için orta-lise-üniversite devrelerinde “muhtemel problemlerine” zamanında muâlecede bulunmamız ve o ciğer pârelerimizi hiçbir zaman akılları, kalbleri ve ruhları itibariyle boş bırakmamamız ve sürekli yaşlarına – başlarına göre beslememiz gerekmektedir… Unutmayalım: “Sağlam bir akîde, içe sindirilmiş bir kulluk telâkkisi ve tabiatımızın bir yanı haline gelmiş mükemmel bir ahlak, ancak bu ölçüdeki bir hassasiyetle gerçekleştirilebilir.
Bu hususta Risale Nurlarda Üstad, Pırlanta serisinde M. Fethullah Gülen Hocaefendi çok güzel cevaplar veriyor. Pırlanta Serisi üzerine H. Faruk Gürsoy arkadaşımız  şöyle diyor:
Yaratılış Gerçeği ve Ölüm Ötesi Hayat ile inancımızı yeniden Yenilenme Cehdi’ne sokmanın yanında, Sonsuz Nur’la rehberimizi tanımalı, İnancın Gölgesinde gölgelenmeli, Kalbin Zümrüt Tepelerinde dolaşmalı, bu esnada karşılaşılan Asrın Getirdiği  Tereddütler’den sıyrılmalı, Varlığın Metafizik Boyuntunda’ki hayat derecesine çıkabilmeli, bu mertebede Ruhumuzun Heykelini Dikerken, Ölçü Veya Yoldaki Işıklarla hedefimizi tayin edebilmeli, başta Fatiha Üzerine Mülahazalar olmak üzere, Kur’an’dan İdrake Yansıyanlar’ın rehberliğinde, Kur’an’ın Altın İkliminde Beyan’larımızı tekrar tazelemeli, Prizma’dan geçirip  Kalbin Solukları olarak Çağ ve Nesli’mize sunabilme, Kendi Ruhumuzu Ararken Kader’e tam teslim olup, Çekirdekten Çınara doğru Fasıldan Fasıla koşabilmeli, Kırık Mızrap’ı  Kırık Testi ile birleştirip, İrşad Ekseni’nde  gayret edebilmeli ve Yaşatma İdeali’yle hizmet ederken, Namaz ve Oruç ibadetleriyle Allah’tan yardım isterken, sıkıntılar karşısında Yolun Kaderi deyip sabretmeliyiz.
Çocuğun Görebileceği  Bir  Ortamda  İbadet  ve  Dua Etme 
 
“Beş vakit namaz, imkân varsa evde cemaatle kılınmak veya çocuğun elinden tutulup camiye götürülmelidir. Bu son durum, daha ziyade annenin namaz kılamadığı dönemlerde çok yararlı olabilir… evet anne, belli dönemlerde namaz kılamayınca, çocuk ‘namaz kılınmasa, dua edilmese de olabiliyor’  fikrine kapılmasın diye bilhassa o günlerde mabede gitme, meselenin ciddiyeti adına iyi bir rehabilitasyon  sayılabilir. Tabii şöyle yaparak da bu boşluk kapatılabilir: “Kadın özel hallerinde dahi abdest alıp, seccadesine oturur; ellerini Mevla’ya açıp dua eder; o, namaz kılmış gibi sevap alırken çocuk nazarında da bu boşluk kapatılmış olur. Terbiye açısından bunun önemi büyüktür. Bir kere bu vesile ile çocuk, hiçbir zaman evde secde etmeyen baş, ağlamayan göz,  duaya kalkmayan el görmeyecektir. Bilakis o, her zaman evde hassasiyet, titizlik ve derin bir kulluk şuuru müşâhede edecektir.
“Gün gelecek, ezan okunduğu zaman çocuk, tıpkı çalan saat gibi, sizi ‘Baba namaz!’  diye uyaracak, siz işinizle meşgul olup da ‘Allahü ekber’ sesini duymuyorsanız, o bunu duyduğunda, ‘Namaz!’ diye size seslenecektir ki, belli bir dönemde ona hatırlattığınız her şeyi dönüp size hatırlatacaktır.
“Bundan başka günün bir saatinde Allah’a dua edeceğiniz ÖZEL  BİR  SAATİNİZ  olmalıdır. Önceden belirlemiş olduğunuz bir saatte Mevla’nın karşısında duygularınızı dile getirip dertlerinizi O’na açmalısınız ve Yüce Yaratıcı’nın HER  ZAMAN  SIĞINILACAK  BİR  KAPI  olduğunu fiilen göstermelisiniz. Bu dualarınızı açıktan, sesli olarak yapmanız yararlı olur. Rasulü Ekrem’den (S.A.S.)  rivayet edilen duaları, sahabe ondan duymuştu. Bunların bir çoğunu, Hz. Âişe (r. anhâ) nakletmektedir. Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz.  Hüseyin (r.anhüm) Efendilerimizden de bu konuda nakiller vardır. Öyleyse sizler de çevrenizdekilere dualarınızı duyurabilir ve onun öğreneceğini hedefleyerek dua edebilirsiniz. Eğer çocuğunuzun, duygulu olmasını, Allah (c.c.) anıldığı zaman titremesini arzu ediyorsanız başta sizin öyle olmanız icap eder.
“Hayatımda unutamadığım öyle tablolar vardır ki, akla gelince ürpermemek mümkün değil. Ninemin Rabbiyle irtibatını aksettiren tabloların, benim üzerimde büyük tesiri olmuştur. Kendisini kaybettiğimde henüz küçük bir çocuktum ama rahmetli pederim şöyle-böyle din-i mübîn-i İslam’la alâkalı bir şeyler söyleyiverince veya Kur’an okuyunca da hemen yerinde zangırlamaya başlardı. Öyle ki, bir kere onun yanında coşkunca ‘Allah!’ (c.c.) deyiverseniz hemen rengi kaçar, benzi solar, yirmi dört saat âdeta onun tesirini aksettirirdi. İşte benim ruh hâletim üzerinde onun bu durumunun büyük tesiri olmuştur. Evet bu ümmî, çok okumamış ve bildiği kadarıyla âmil olmuş (yaşayıp amel etmiş) ninemin o YÜREKTEN   DAVRANIŞLARI,  AĞLAYIŞLARI  VE  İÇTEN  İÇE  SIZLANIŞLARI, benim üzerimde çok büyük tesir bırakmıştır. Bir hayli büyük kimselerin dizleri dibinde oturdum. Onların coşkun ve heyecanlı sohbetlerini dinledim. Ama diyebilirim ki, ninemin o terbiye  edici davranışlarından aldığım dersi hiçbirisinden alamadım. Bana öyle geliyor ki, ben Müslümanlığımı, geneli itibarıyla ona, baba ve annemin içten hallerine borçluyum…
“Evet yuvada  anne-babanın vaziyetlerini iyi ayarlaması çok önemlidir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, belli bir saatte, Mevla’nın karşısında içinizi döktüğünüzü, ‘Huzura geldim!..’ deyip inlediğinizi, coşup kendinizden geçtiğinizi, bilhassa çocukların yanında da Allah’a gönlünüzü açarak, açıktan açığa O’na dua ettiğinizi onların görüp duyması çok mühimdir. Onun, en büyük meselelerinizden biri olan âhiretiniz için çırpındığınızı görmesi, onu düşünüp ümitle ağladığınızı bilmesi hiçbir zaman onun hatırından çıkmayacaktır. Aslında biz Mevla’nın karşısında Mevla’yı görüyor gibi kulluk yapmak zorundayız. Rükû, sücûd, kıyam ve kavamemiz celsemiz hep O’na hatırlatıcı nitelikte olmalıdır. Allah’ın huzurundaki halimizi şöyle bir çerçevede resmedebiliriz: Sanki biz, Allah’la (c.c.) yüz yüze gelmişiz de, Yüce Yaratıcı: ‘Ey kulum, kalk, hayatının hesabını ver!’  diyor; biz de rahmetini umarak ve büyüklüğü karşısında kalkıp el pençe divan duruyoruz. Ululuğunu tam hissederek ve küçüklüğümüzü tam duyarak böyle bir kıyam, bizim için de çevremiz için de uyarıcıdır! (Zayıf  bir)  Hadiste Rasulü Ekrem (S.A.S.):  ‘Benim Allah (c.c.) ile bir ânım vardır ki, o ânımda ne melâike-i mukarrabîn ne de başkası bana yaklaşamaz’ (Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2/173-174) buyurmaktadır… Evet Mevlâ ile öyle bir saatimiz, apaydın bir ânımız olmalı ki, çocuk müşâhede ettiği o tabloları, mevsimi gelince, kendi ibadetine malzeme yapsın. Evet o ileride, fikrî, amelî inhiraf tehlikeleri ile, karşı karşıya kaldığında, bu tablolar birer can simidi gibi onun imdadına yetişecek ve elinden tutacaktır.
“Bu hususu yadırgamayınız; çünkü Yusuf Suresinde Kur’an –tabir câiz ise – bize böyle psikolojik bir done veriyor. Gerçi biz, kadın karşısında Yusuf Aleyhisselamın içinden bir şey geçtiğini bilmiyoruz; ama Kur’an-ı Kerim: ‘Ya, Rabbinin burhanını görmeseydi!..” (12/24)  buyuruyor.
“Her ne kadar doğruluğu tartışmalı da olsa, müfessirin-i izâmın nakillerine göre, Kur’an’da bahsedilen ‘burhan’ dan maksat, Hz. Yakup Aleyhisselamın mânevî bir şekilde (televizyon ekranındaki görüntü gibi)  temessülü ve taaccüble elini dudağına götürüp, ‘Yusuf!..’ diye seslenmesidir ki, o iffet âbidesini tam temkine çekiyor, o da ‘Allah’tan korkarım.’ (12/23)  deyiveriyor.
“İşte değişik KAYMA  ve SÜRÇMELERİ önleyebilecek buna benzer durumların yaşanabilmesi için, sizin o yaşlı gözleriniz ve o içten sızlanışlarını da çok önemlidir. Bunlar, çocuğun şuuraltında yer eden öyle ölümsüz tablolardır ki, o, irtikap edeceği her kötülük karşısında, hayâlinde, kendine açılan pencerede, eliniz dudağınızda onun karşısına dikilip: ‘Yavrum ne yapıyorsun?’ diyecek, böylece siz daima onun hayatında bir rehber ve davranışlarınız da ona uzanmış bir  inayet eli olacak, onun elinden tutup değişik tehlikelerden onu kurtaracaktır.”
 

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy