Vermek Sana Çok Yakışıyor Ya Resulallah

Yazar Mehmet Yıldız

Gökyüzündeki rızkınızı,

sadaka ile yeryüzüne indiriniz. (h.ş.)

Sen ey en son Haberci! Seninle tanıdık bütün güzellikleri. Sende gördük en güzel hasletleri. Lahuti ikliminde hayat buldu ruhlar. Anda huzura kavuştu canlar, cananlar. Gayesizce sürünenlere semanın kapılarını açtın, ölgün gönülleri sevginle uyandırdın. İnsanlık manasını sende buldu, dünya senin getirdiğin hakikatlerle yeniden doğdu.

Yüce kametinle birlikte tevazu kanatlarını yerlere serdin; öksüzlerin, yetimlerin hamisi oldun, onları şefkatinle sarıp sarmaladın. Engin merhametinle kolsuz kanatsızları kanatlandırdın. Nice edep mahrumlarına edepten elbiseler giydirdin. Cehlin karanlığında bocalayanlara Kur’an nuru ile ötelere giden yolları açtın.

Getirdiğin ilahi mesajlarda öyle iksirler var ki, hangi gönle girse onu anında âbâd ediyor, çorak topraklar onunla lâlezara dönüyor; gülistana dönüşen bahçelerde bülbüller şakımaya başlıyor. Hayatının her bir anında, mübarek dudaklarından dökülen her bir beyanda dirilişin tohumları kendini gösteriyor.

Adının geçtiği yerlerde, adımını attığın zeminlerde bir anda hayat emaresi beliriyor, ikliminin ulaştığı her mekân baharla tanışıyor, uyanışlar peş peşe birbirini takip ediyor.

Sen ey son Haberci! İnsanlık bir kez daha vefayı, sadakati, sabrı, ilmi, hilmi ve cömertliği Seninle tanıdı. Atmosferine ulaşanlar nice bayramlara karıştı. Seni tanıyan herkes cehaletle savaştı. Unutulan mukaddes isimleri yeniden hatırladı. Hz. Nuh (a.s.), Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Musa (a.s.), Hz. İsa (a.s.) ve diğer mürsel kardeşlerinle yeni yeni ufuklara ulaşmanın hazzını yaşadı.

Nuh (a.s.)’ın sebat ve gayret içinde 950 sene şirki yok etmek, insanları Allah ile buluşturmak için mücadele ettiğine şahit oldu. İbrahim (a.s.)’ın putperestliğe karşı aklen, kalben nasıl meydan okuduğunu gördü. Yine onunla imtihanlara katlanmanın, zorluklara aldırış etmemenin, devasa imtihanlara sabretmenin büyük muvaffakiyetlere zemin hazırladığının farkına vardı. Musa (a.s.)’ın firavunlaşmış ruhlarla, gözü dönmüş canilerle Allah’a dayanarak nasıl baş ettiğini idrak etti. İsa (a.s.)’ın ve etrafındaki bir avuç havarinin Rabbimizin adını cihanın her yerine götürme ruhunu; “Bizler Allah’ın yardımcılarıyız” ifadesini tertemiz gönüllerinde hissetti.

Sen bir başkaydın elbette. İnsanlık kaybettiği çok şeyi senden yeniden öğrenecekti. Her asırda yepyeni talebelerin oldu. Asırların getirdiği gaflet, dalalet ve ülfet karanlıklarını senin mesajlarınla üzerlerinden attılar. Hayata terütaze ve yepyeni; ruhları cilalanmış, vizyon, misyon ve aksiyonlarıyla bütün dünyanın muhtaç olduğu ne kadar değer varsa katmaya gayret ettiler. Şimdilerde seninle gelen güzellikleri hazmetmiş bir kutsiler topluluğu dünyanın her bir tarafına aşkla, şevkle ve inançla kanatlanarak, hak ve hakikate, senin mesajlarına susamış bütün gönülleri Rabbimize tevcih buyurmak için seferber oldular. İlimle, edeple, cömertlikle yürüdüler her yere. Allah’ın verdiği nimetleri cömertçe paylaştılar çevreleriyle. Bunu da Senden öğrendiler.

Hani bir gün Sen mescitte idin, biri gelip Senden bir şey isteyince ona istediğini vermiştin. Sonra biri daha gelmişti de ona da istediğini vermiştin. Başka biri gelince de verecek bir şeyin kalmadığı için ona daha sonra vermek üzere söz vermiştin. Koca Ömer senin rahatsız olduğunu düşünüp “Kendini bu kadar eziyete sokma Ya Resulallah” deyince sen gerçekten rahatsız olmuştun. Bunu gören Abdullah b. Huzametü’s Sehmi ayağa kalkmış ve: “Ver, hep böyle bol bol infak et Ey Allah’ın Resulü. Çünkü Sana vermek çok yakışıyor. Sakın arşın sahibi Allah’ın seni fakir bırakacağından, Senden nimetlerini keseceğinden endişe etme!” deyince Sen bu sözden memnun olmuş: “İşte ben bununla emrolundum” deyivermiştin.

“Kurban olayım Sana, kurban olayım. Ayağını bastığın toprağı, misk ü amber gibi gözüme sürme diye çekeyim, benim Efendim.”

Bakın şöyle çevrenize. Her beldede bu ruhu taşıyanları mutlaka göreceksiniz. Rabbim adeta serpiştirmiş her yere. İnsanlığın derdiyle iki büklüm olanlar, her kazandığından başkası için bir miktar ayıranlar, her mevsime göre meyve vermeye çalışan ağaçlar misalidir onlar. Onlardır Rehber-i Ekmel’in izinde olanlar.

Mevsimlerin getirdiği fırsatları değerlendiren fıtratlar, hakkıyla vazife yapmanın huzuruyla Rab’bimizin huzuruna varırlar. Bir de Allah’ı unuttuğu için unutulanlar, O’nu terk ettikleri için terk edilenler var…

Ömür bir sermayedir. Kimileri onu çarçur eder. Hani adamın biri kırk yıllık tecrübe ile ipliği iki metre mesafeden iğneye geçirmeyi başarmış ya. Sonra da meşhur olmuş ve ismi 2. Mahmut’a kadar gitmiş. Huzurda işini başarı ile yapmış. Sultan bu işi ne kadar zamandan beri yaptığını sorunca adam “kırk yıl efendim” demiş. Sultan her yıl için adama bir altın ikram etmiş. Sonra da “Bu ömür sana bunun için mi verildi? Bütün insanlığın yararına bir buluş için uğraşsaydın ya, kabiliyetini orada sarf etseydin” demiş ve o kadar yılı bir iğne iplik için israf ettiğinden kırk kırbaç vurulmasını emretmiş.

Ömrümüz israf ile heba olup gitsin istemiyorsak Allah Resulüne tabi olmalıyız. Bak bir tarafta insanlığın beklediği kurtarıcı eller, diğer tarafta da ömrünü boşa geçiren nâdângiller; tercih senin. İlkinde ebedi kurtuluş, ikincisinde sonsuz hasaret. Birinde cehennem kokar diğerindeyse cennet.

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy