Okurumuzdan gelen bir yazıyı istifadelerinize sunuyoruz.
Sevgili Büyük ve Değerli Ailem;
Her birerlerimiz aciz, zayıf, garip, çoğu zaman ne yaptığını bilemeyen, hata ve günahlarıyla ayakta durmaya çalışan insanlar olarak, Allah’ın izni, kudreti ve hikmeti; Peygamber Efendimizin emri, hedefi, işareti; Üstadımızın çilesi, planı ve himmeti; Hocamızın iradesi, azmi, sabrı, projeleri ve mücadelesiyle bir araya gelmiş, getirilmiş, sokaklardan toplanmış, çocuklar gibi ellerinden tutulmuş, ama koskoca ve taşımaya çalıştığı kutsi emanetten dolayı kıymetli kılınmış bir aileyiz.
Ailemizin en büyüğünü, en azizini Azizler Aziz”ine, Rahman’ı Rahim”e yollamış olmanın hüznü ve acısı yüreklerimizi dağlıyor; artık aynı alemde olmadığımız düşüncesi acımıza acı katıyor ve bunu tarif etmekte zorlanıyoruz. Lakin ailemizin ve büyüğümüzün hizmetinin, emanetinin ve mirasının ellerimize bırakılmış olduğu duygusunu da Allah’a şükürler olsun ki içimizde, yüreğimizde, aklımızda, şuurumuzda, vicdanımızda çok büyük bir değer olarak taşıdığımızı da unutmuyoruz.
Bu değerli ve aziz ailenin aciz bir ferdi olarak sizlere, yani öz be öz, özden de öte aileme iki gündür, bakıyorum, izliyorum, anlamaya, kavramaya çalışıyorum yıllardır olduğu gibi yine azim ve kararlılıkla birbirinizi teselli etmeye çalışıyor, yaralarınızı sarmak için birbirinize koşuyor, birbirinizden dualar talep ediyor, kimsenin başının öne düşmesine izin vermiyor, biri düşecek gibi olsa hep birlikte koşup elinden tutmaya çalışıyorsunuz.
Vicdanı ve fıtratı tefessüh etmiş iyiliğe düşman hale gelmiş insanların zulmüne, saldırılarına, nefret, hakaret ve iftiralarına rağmen bu en acılı gününüz de bile vakur ve izzetli bir duruş sergiliyor tam da Efendimiz’den Üstadımız’a ve Hocamıza sirayet etmiş hakikatlerin ışığında adımlar atıp onlara layık bir duruş sergiliyorsunuz.
Haddimi aşacak ifadeler kullanmaktan korkarak ve Allah’a sığınarak diyebilirim ki: Büyüğümüz şu an bu aileyle, ailenin bu duruşuyla iftihar ediyordur ve belki de o yüce dergahta bu hali de Allah’a takdim ediyordur.
Mukaddes emanetin, hiçbir zaman zayi olmayacağını ve istikbal inkılabatı içinde en gür sesin, onun sesi olacağını müjdeleyen Efendimize, Üstadımıza ve Hocamıza duruşunuzla “Amenna ve Saddakna” diyor bugün bile o sese nefes olmaya koşuyorsunuz.
Kardeşin kardeşe gadrini geçin, annenin evlada, evladın anneye gadrettiği, bencilliğin ve azgınlığın olabildiğince arttığı böyle bir zamanda sizler zor zamanlarda, birbirinizin dertleriyle hemhal olan büyük ve değerli bir aile olarak, kimseye aldırış etmeden duruşunuz, cesaretiniz, kararlılığınız, mücadeleniz ile lisanı halinizle adeta “biz senden razıydık, biz senden razıydık, biz senden razıydık” diye haykırıyorsunuz.
Bu duruş, bu azim, bu kararlılık ve birbiri için kendini feda etme hasleti, Büyüğümüzün en büyük projesi olan “önce iyi insan olma, ardından iyilerden müteşekkil uhuvvet ve samimiyetle her daim duyguda, düşüncede, eylemde, vicdanda, kalpte, ruhta bütünleşip bir aile olma” projesinin gerçekleştiğini yedi cihana hakkalyakin gösteriyor.
Unutmayalım , unutmayalım , unutmayalım!
Uhuvvetimizi, samimiyetimizi, cesaretimizi, azmimizi, birlik olup birbirimize sıkı sıkıya bağlandığımız bu duruşumuzu kaybetmediğimiz sürece hiçbir güç izn-i İlahi ile bu mukaddes yola zarar vermez, veremez, veremeyecek.
Şayet bu mukaddes davanın akibeti için endişe ediyorsak, “bundan sonra acaba ne olacak?” diye kendi kendinize soruyorsak, o zaman BÜYÜĞÜMÜZE kulak vereceğiz:
“Herkes ölüp gider, ben de elbet öleceğim o zaman bütün güzünüzü merkeze yönlendireceksiniz o merkez de bu davaya yapılan taarruzlardır. Bu taarruzlar karşısında kuvvetinizi, gücünüzü dağıtmadan merkeze teksif etmelisiniz, ben bugün ne yapmam gerekiyorsa onu yaparım, gelecek Allah’ın takdiri..”
Ey benim, aziz, sıddık, mübarek, muhterem ailem sizler bugün ne yapılması gerekiyorsa tam da onu yapıyorsunuz.
Bütün ruhu canımla ve imanımla biliyorum ki bu dava, ne öksüzdür, ne yetim! Gelecek adına ümitsizliğe kapılacak hiçbir şey olmadığı gibi ümitvâr olmak için milyonlarca işaret ve beşaret var. Vefat edip zahiren bizden ayrılsa da ailemizin büyüğü ilkeleri, prensipleri, öğretileri ve en önemlisi de himmetiyle hep bizimle ve hep başımızda olacak.
Biz aile olarak ondan hep razıydık, Allah da ondan razı olsun.