Pahalı bir şeye talip olmuşsunuz. Ebubekir’lerle atbaşı olmaya, Ömer’lerle atbaşı olmaya, Osman’larla Ali’lerle atbaşı olmaya talip olmuşunuz. Elbette ki bir kısım sıkıntılar çekeceksiniz.
Mısır’da bir nazır olmak için Yusuf kuyuya girmesi gerekiyordu. Bir köle gibisatılması gerekiyordu. Zindanının katlanıp devam etmesi gerekiyordu. O iffet abidesi göz açıpkapayıncaya kadar iffetsizliğin hülyası bile görmemiş, tatmamıştır.
İftiraya maruz kalması gerekiyordu. Ancak bu kadar preslendikten sonra Mısır’da bir yere getirilecekti. Kardeşlerini, babasını da çağıracaktı. Ve o ilahi nefhalarını oradaki insanların ruhuna üfleme fırsatı yakalayacaktı.
Şimdi siz dünyanın dört bir yanında ruhunuzun ilhamlarını solukluyor, gönüllere giriyorsunuz. Elbette ki kadın-erkek bir kısım sıkıntılara maruz kalacaksınız. O ipekleri örmek için, geleceğin dantelalarını örebileceğiniz ipekleri örmek için o kozanın içine sıkışıp kalmanız gerekiyor.
Meşakkat miktarı maâliyata müştak gönülleriniz arzu ettiği yüksekliği elde edebilir. Ne kadar sıkıntınız varsa…
Bir meselenin bu yanı vardır, bir de Allah’ın rahmeti ve inayeti, sıkıntılarının son kerteye geldiği, bir yönüyle gücünüzün takatınızın bittiği yerde tecelli eder. İlahi tecellileri, inayet tecellilerini imkanlarınızı bütün bütün kullanıp onların bittiği yerde aramanız lazım…
Karar kararabildiğin kadar, zira kararmanın son noktası şafağa açılmanın, şafağa dönüşmenin başlangıcıdır.
