“Öteki Çocuklar: KHK Mağduru Çocukların Sessiz Çığlıkları” İlk Kez Gösterildi

Yazar Hizmetten

1 Haziran Çocuk Hakları Günü’nde Advocates of Silenced Turkey  ve Humankind Productions tarafından hazırlanan belgesel ilk kez gösterildi. New Jersey’deki AST Event Hall’de, 1 Haziran Çocuk Hakları Günü’nde, Advocates of Silenced Turkey (AST) ve Humankind Productions tarafından hazırlanan “Öteki Çocuklar” belgeseli izleyiciyle buluştu. Gösterimde duygusal anlar yaşandı ve izleyiciler gözyaşlarına hakim olamadı.

Açılış konuşmasını yapan AST Genel Koordinatörü Murat Kaval, “Bu belgesel için ekibimiz 3 yıldır gayret gösteriyor. Büyük zorluklar yaşandı, korku ortamında röportajları kabul eden aileler büyük cesaret örneği sergilediler. Katılan herkese çok teşekkür ediyorum,” dedi.

AST Danışma Kurulu Üyesi Semra H, belgeselin hazırlık aşamasını şöyle anlattı: “Bu belgesel, Türkiye’deki KHK’lı ailelerin çocuklarının sesini duyurmak ve onların yaşadıkları ötekileştirilme, anne babalarından ayrılma, cezaevi ziyaretleri gibi deneyimlerini anlatmak için bir platform sağlıyor. Her birinin benzersiz hikayesi olan bu çocuklar, anlattıkları dramatik hikayeler ve içtenlikleriyle izleyicilerin kalplerine dokunacak. Bu belgeseli izleyerek, ailelerine yaşam hakkı tanınmadığı için ölümü göze alıp Meriç’ten geçen çocuklardan, babasını ziyaretten dönerken hayatını kaybeden küçük Betül Civelek’ten, tutuklu babasına hasret giden Ahmet Burhan Ataç’a ve yurtdışında tedavisi engellendiği için hayatını kaybeden Furkan Dizdar’a kadar 13 çocuğumuzun, Türkiye’deki çocukların yaşadığı gerçek deneyimleri öğrenme ve onlara destek olma fırsatı bulacaksınız.”

AST Executive Director Hafza Girdap, “Savaşların ve zulümlerin en büyük mağduru kadınlar ve çocuklardır. Hak ihlalleri için yapılan rapor, kitap, panel ve birçok çalışmayı yakından takip eden biri olarak şunu söyleyebilirim: Daha fazla hepimiz bu çocuklar için neler yapabiliriz, fikir üretelim ve çalışıp hayata geçirelim,” ifadelerini kullandı.

Programın sunuculuğunu yapan AST Yönetim Kurulu Üyesi Aslıhan Kas, “Zulme uğramış 400 çocuğumuzdan gelen Umut Hikayeleri projesinin bir meyvesidir bu belgesel. Bu projeyi takip etmek benim için hem çok duygusal hem de çok anlamlı oldu. Çocukların ailelerine ulaşmak, şehir şehir koordine ederek onların hissiyatına ortak olmak çok değerli,” dedi ve ekledi: “İçlerinden birinin mesajını sizlerle paylaşayım:

9 yaşında TÜBİTAK derecesi olan ve bulunduğu ilin birincisi ve Üstün Zekalılar Okulunda burslu okuyan çocuğumuzun hikayesinden bir kesit…

‘Babam “Terör” suçu ile yargılanıyormuş. Ama benim babamın Çanakkale savaşını yazdığı bir kitabı var. Bir terörist, bu vatanın kurtuluşunu anlatan bir kitabı nasıl yazabilir? Ben biliyorum ki babam suçsuz ve ben sizin vesilenizle tüm dünyaya bunu haykırmak istiyorum.'”

Gazeteci-yazar Aydoğan Vatandaş konuşmasında, “Belgeseli yapanlar aslında bize çok fazla bir söz bırakmamışlar. Belgesel kendi başına, çok başarılı bir söz olarak karşımıza çıkıyor. Yahudiler, 1950’lerde birtakım deneyler yaparlar. Bu deneylerde toplumların büyük bir kısmının (%60-%65) başkalarına yapılan kötülüklere karşı sessiz kalma eğiliminde oldukları ortaya çıkar. Yani, başkalarının acıları için risk alanlar genellikle bir azınlıktır (%30-%35). Sonuç olarak, kötülüklere karşı ses çıkarma ve risk alma konusunda toplumların büyük kısmının çekingen olduğunu, ancak bir azınlığın bu kötülüklere karşı mücadele ettiğini ifade ediyor. Bu, bizim de bu azınlık içinde olup olmadığımızı sorgulamamız gerektiğini vurguluyor,” dedi.

AST Yönetim Kurulu Üyesi Nurettin B., “Kimi insanlar ‘Yüreğim dayanmıyor, bu acıları duymaya tahammül edemiyorum’ diyorlar. Şunu ifade etmek istiyorum: Bu acıyı yaşamak bizi öldürmez ama bu acıyı yok saymak bizi öldürür. Gerçekten bu acı yokmuş gibi yaşamak bizi gün ve gün öldürür,” dedi.

Saygın toplum liderlerinden Sait K, “Bu zulümlerin durdurulması için çalışmaya devam edelim ve bu çocukların masumiyetini tüm dünyaya bu projeler vesilesi ile duyuralım,” dedi.

Saygın toplum liderlerinden Erkan E., “Evet, çok çaba harcandı ve bunlar bizi duygulandırdı. Ancak, Türkiye’de yaşanan ve bitmesini ümit ettiğimiz bu mağduriyetleri hafifletmek için daha fazla yoğunlaşmamız gerekiyor. Bu doğrultuda, bu belgesel örneğinden yola çıkarak yaraları sarmak için daha neler yapabiliriz, bunları konuşmalıyız,” dedi.

Röportajların hayata geçmesinde hastalığına ve tutuklu eşi olmasına rağmen bin bir zorluğu ve tehlikeyi göze alarak çalışan Derya Hanım, “Öteki çocukların röportajlarını yapmak için birçok aileyi gezdim. Benim için bu proje, çocukların sessiz çığlıklarıydı ve bu sesi bütün dünya duymalıydı. Bu aileler için de çocuklar için de çok kolay bir şey değildi. Çünkü öyle şeyler yaşattılar ve yaşadık ki onları sözcüklerle ifade edebilmek çok zordu… Çocuklar röportajları yaparken çok heyecanlandılar, tedirgin oldular, anlatırsak bize bir şey olur mu diye korktular. Heyecandan konuşmakta zorlandılar… Hatta benim oğlum röportajı yaparken ‘Anne, bunları anlatırsam beni de tutuklarlar mı?’ diye bana sormuştu. Bazı çocuklarımız röportaj yaparken anneleri çocukların anlattıklarına dayanamayıp ağlayarak ortamı terk ettiler. Yaşananlar hiç kolay şeyler değildi çünkü anneleri de biliyordu ki çocukların anlattıkları dışında bir de anlatamadıkları vardı,” dedi.

Belgesel gösterimi, Haziran ayı boyunca Amerika, Kanada ve Avustralya’nın farklı şehirlerinde toplam 11 yerde devam edecek.

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy