“İman hem nurdur, hem kuvvettir.
Evet, hakiki imanı elde eden adam,
kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre,
hadisatın tazyikatından kurtulabilir.
‘Tevekkeltü alallah’ der,
sefine-i hayatta kemâl-i emniyetle
hadisatın dağlarvâri dalgaları içinde seyran eder.”
Bediüzzaman Said Nursi
Erzurum’un delikanlısı Profesör Sabri ağabey zindanda vefat etti. Süreçte vefat edenler Hizmet’in en safiyane zamanında yürüyüp gidiyorlar asli memleketlerine. Şahidiz ki Sabri ağabey tertemizdi ve tertemiz yürüdü Rabbine.
Delikanlı idi. Gözünü daldan budaktan esirgemeyen bir Hak âşığıydı. İzlerine bastığı sahabeler gibi, her şeyini bir neslin geleceğine vakfetmişti. Gün canını da vereceği ana varıp dayanınca, onu da çekinmeden vermişti çok sevdiği davası uğruna.
Merhum Sabri ağabeyle yıllarca omuz omuza hizmet etmiş olan Yunus Serin Hoca hatıralarını bir yayın organında paylaşırken şunları anlatıyordu: “Hocaefendi âşığı ve Hizmet delisi birisiydi. Hocaefendi’nin yüzüne baktı mı hemen ağlamaya başlardı. Hocaefendi’nin yanından ayrılırken Hocaefendi, ‘Sizleri dış kapıya kadar yolcu edeceğim.’ dedi. ‘Hocam bizi seviyor musun?’ dediğimizde; ‘çok seviyorum’ dedi. ‘O zaman biz sizin o merdivenleri inip çıkmanıza razı değiliz, buradan vedalaşalım’ dedik.
“Hocaefendi ‘O zaman siz dışarı çıkın, ben size pencereden el sallayayım.’ dedi. ABD’deki kampta pencereden el sallama fotoğrafı; Sabri Hoca’yı ve arkadaşlarını uğurlama anındaydı. Hocaefendi’nin yanında bulunan biri, ‘O kişi niye size dönüp de el sallamıyor?’ dedi. Hocaefendi ‘Benim yüzümü görürse dayanamaz, ağlar, onun için bana dönüp bakamıyor’ demişti.”
…
“69 yıllık ömründe doğruluktan, dürüstlükten, adaletten, inan- dığı fikirlerine sadakatten bir milim taviz vermedi. Ulema-i sû ol- madı, Dünya için ahiretini satmadı. Mertçe yaşadı, mertçe öldü. İnandığı davasına ve Hocasına sadakatten hiç ayrılmadı, hatta sada- katini canını vererek de gösterdi. Ruhun şad, makamın Cennet olsun benim vefalı dostum Dadaş Sabri!
“Tanıdığım günden beri samimiyeti, tevazu ve mahviyeti ile gözümde hep nurdan bir abide gibi var oldu. Son yıllarını Medrese-i Yusufiye ile taçlandırdı. En zor şartlarda sadakat ve vefasının gereğini yapmaktan geri durmadı. Duruşuyla, ‘Baş eğmeziz edâniye dünyâ-yı dûn içün/Allahadır tevekkülümüz i’timâdımız’ beytini zul- mün yüzüne haykırdı ve bir mihnet kahramanı olarak Hakk’a yürüdü.”
Cenazesine korkudan birçok akrabası ve mesai arkadaşı gelemedi. Olsun… Sabri ağabeyin cenazesi üzerine manen kapanıp ağlayan o çok sevdiği Hocasının şehadeti yeter ona; tıpkı Ebû Zer’in (ra) cenazesine kapanıp ağlayan İbn Mesud (ra) gibi.
Rabbim Sabri ağabey hürmetine zalimlerin zulmünü bitirsin, tiranlıklarının altını üstüne getirsin.
Sabri Abinin hatırası vesilesi ile tüm öğretmenlerin öğretmenler günün tebrik ediyor, Rabbimden öğrencilerini çok özleyen öğretmenlerin bir an evvel talebelerine kavuşmalarını diliyorum…