Güney Afrika’da faaliyet gösteren Time to Care (Yardım Zamanı) Derneği’nin, Johannesburg’un en fakir siyah halkının yaşadığı yerlerden biri olan Maponyane gecekondu bölgesinde, tek bir odada yaşayan 12 çocuklu bir dul kadına yardım etmesi, ülkenin köklü gazetelerinden The Citizen’da manşet oldu.
Tecrübeli gazeteci Brian Sokutu’nun 12 kişilik bir ailenin yürek parçalayan dramını anlattığı haber, gazetenin manşetinde “Halkın Öteki Yarısı Nasıl Yaşıyor?” başlığıyla yayımlandı. Sokutu’nun haberi üzerine, Güney Afrika’nın en popüler İngilizce haber radyosu 702 de Time to Care’in yardım faaliyetlerine canlı programında yer verdi.
The Citizen’ın kıdemli gazetecisi Sokutu, Kurban Bayramı’nda kesilen etlerin din, ırk ayrımı gözetmeden ihtiyaç sahibi siyah halka dağıtılmak üzere Nizamiye Külliyesi’ne gelişini görünce çok etkilendiğini ifade etti. Time to Care’in gecekondu bölgelerindeki yardım faaliyetini haberleştirmek için fotoğrafçı ile Time to Care ekibini takip eden Sokutu, “Güney Afrika yoksulluk krizi: Dul kadın ve 12 çocuğu zor yaşam koşullarında büyük sıkıntılar çekiyor” başlığıyla yayınlanan haberinde şu ifadelere yer verdi:
“Maponyane’de, dul Sarah Hlongwane ve 12 çocuğu aşırı yoksulluk içinde yaşıyor, bu da benzer koşullarda sıkışıp kalmış olan Güney Afrikalıların %55’inin durumunu yansıtıyor. Hlongwane, kendisi ve 12 çocuğu için bir oda kiralıyor. Belediyeden elektrik temini, hizmetler veya kamu olanakları yok. Harap bir oda ve geçici bir tuğla yapı – dul Sarah Hlongwane ve 12 çocuğun yaşadığı yoksul bir evdir. Hlongwane’nin “yatak” olarak kullandığı tek bir kauçuk, içeri girildiğinde gazyağı sobasından çıkan dumanlar bunaltıcı. Beş aylıktan 18 yaşına kadar olan çocuklar arasında kıyafetler, eşyalar ve battaniyeler yerde dağılmış durumda. Bu bir umutsuzluk ve yoksulluk tablosudur. Komşuları gibi, Hlongwane ailesi de herhangi bir kamu hizmeti veya olanaktan yararlanamıyor. Çukur tuvaletler kullanıyorlar, su için bir tank kullanıyorlar ve belediyeden elektrik temini yok.”
The Citizen gazetesindeki haberde, çaresiz durumdaki aileye ulaşan Time to Care Direktörü Serkan Ergül’ün şu sözlerine yer verildi:
“Hayatta kalmak için mücadele eden bekar bir anne ve büyükannenin korkunç bir yaşam gerçeği ile karşılaştık. On iki çocuktan biri olan 1 yaşındaki bebek, tehlikeli bir gazyağı sobasından havaya yayılan dumanlarla dolu bir odada yaşıyor. Bu, günlük zorlukların bir resmidir. Tuvalet, mutfak veya duş gibi temel tesislerin eksikliği durumu daha da kötüleştiriyor. Bu durum gerçekten kalbime dokundu ve bana yeni bir amaç ve kararlılık hissi verdi. Derneğimiz derhal bir müdahalede bulunacak ve potansiyel sponsorlarla iletişime geçeceğiz. Amacımız, yerel otoritelerle iş birliği yaparak aile için iki odalı bir ev inşa etmektir. Bu, sadece bir ev inşa etmekten daha fazlası olacak. Umutları ateşlemek ve daha iyi bir yarın için temel atmakla ilgili olacak. Taahhüdümüz, insanların yaşamlarını iyileştirmek, aidiyet ve umut duygusu yaratmak, sadece yapı ve duvarlarla ilgili değil.”
Johannesburg merkezi Time to Care’in Direktörü Serkan Ergül, eşini kaybeden ve 12 çocuğuna ve torununa bakmak zorunda kalan Sarah Hlongwane’ye yardım etmelerinin ülke medyasında gündem olması üzerine Instagram hesabından şu mesajı paylaştı:
“Topluluğumuz İş Başında! @timetocaresa‘nın çalışmasının dün Brian Sokutu’nun @thecitizen_news makalesinde ve bugün @talkradio702‘de yer aldığını paylaşmaktan heyecan duyuyoruz. Sarah ve ailesinin hikayesinden birçok kişi etkilenmiş durumda ve birçok dinleyicinin yardım çağrısında bulunması harika. Time to Care Derneği’miz, farklı topluluklar için çeşitli sürdürülebilir projeler üzerinde çalışıyor. Patricia gibi topluluk liderleri ve Arise Community Development’tan Moody gibi ortaklarla yakın iş birliği yapıyoruz. Bu sayede, kıyafet, eğitim merkezleri, beslenme programları ve yeni beceriler öğrenmelerine yardımcı olacak dersler gibi temel hizmetler sunuyoruz. Amacımız, Sarah gibi insanları bulup, onlara kalıcı bir şekilde yardım etmek. Sarah ve ailesine yardım eden herkese çok teşekkür ederiz. Nazik davranışlarınız gerçekten fark yaratıyor.”