Her Yer Karanlık!…

Yazar Recep Atıcı

Başlığa çektiğim ifade Abdülhâk Hamit Tarhan’ın “Makber” adlı şiirinin ilk cümlesidir. Kendisi, Bombay’da görevliyken ilk eşi Fatma Hanım verem olur. Fatma Hanım İstanbul’a gelirken uğradıkları Beyrut’ta vefat eder. Eşini orada toprağa veren şair, yasa boğulur ve onun neticesinde; “Her yer karanlık pür nûr o mevki / Mağrip mi yoksa makber mi ya Râb” mısralarıyla başlayan bu şiiri yazar. Bu şiir daha sonra bestelenir.

Bu şiir, bu gün itibariyle gurbette kimsesiz olup da annesini, babasını, eşini, çocuklarını ve sevdiklerini kaybeden herkesin diline dolanır.

İşte, onlardan biri de içinden geçtiğimiz zalim ve gaddar süreçten dolayı İngiltere’ye iltica etmek zorunda kalan Mehmet Karadayı hocamızdır. Onunla beraber bulunduğumuz WhatsApp grubunda bu sabah (Cuma) annesinin vefat ettiğini duyurdu. Bu yazıyı yazmadan önce kendisiyle telefonla görüştüm. Hüzünlüydü, kederliydi ve gurbette annesini son yolculuğa uğurlayamamanın ızdırabıyla sanırım o da Hafız Burhan’ın sesinden Abdülhâk Hamit Tarhan’ın bu bestesini dinler.

Annesi Fatma hanım, henüz 71 yaşındaymış. Biri kız, diğerleri erkek olmak üzere altı çocuk büyütmüş. Erkek çocukların kimisi hapiste kimisi de bir bilinmezlikte hayatiyetini devam ettirmeye çalışıyormuş. Bazısı da Mehmet gibi gurbetteymiş. Babaları tek başına kalmış. Bütün bu olup bitenlere rağmen annesi evlatlarının yanında yer almış. Yani, zalime boyun eğmemiş.

Aslında 71 yaş, çok fazla sayılmaz. Fakat, şu son dönemde çektiği sıkıntı ve acılar, artık dizlerinde derman, gönlünde ferman bırakmamış olmalı ki dayanamayıp ruhunun ufkuna doğru yola çıkmış. Sanki, böyle yaşamaya hayat mı denir? Ölüm denen hakikat bir an evvel gelse de bu dünya gurbetini bitirsek dedirtecek seviyede hayat üstüne gelmiş. O, buruk kalbiyle yaptığı bu duayı sanki Cenab-ı Hak kabul etmiş ve günlerin en hayırlısı Cuma günü sabahın erken saatinde vefat etmiş.

Gurbette, Whatsapp üzerinden yakınlarınızın cenazesini defnetmenin ne kadar ızdırap verici olduğunu az çok bilirim. Zira, ben de babamı korona zamanı; hem de hastalık sebebiyle yüzünü göremeden, çok uzaklardan kabre gönderdim. Üstad Bediüzzaman’ın; “İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder” ifadesini özümsemiş olmasaydık sanırım bu acıları kaldıramazdık.

Böyle zamanlarda insan Mehmet Akif’in, “Ya Rab! Bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?” dediği gibi diyesi geliyor. Aslında Akif’in o şiiri itikadi açıdan biraz tartışmalıdır. Ancak bazen insanın dayanma eşiği aşılınca maalesef bu tür cümleler dökülüyor ağzından. İşin doğrusu bu gün yaşananlara bakınca hak veresi geliyor insanın Akif’e. Dişimizi ne kadar sıkarsak sıkalım; ne kadar Hz. Ali’nin dediği gibi, “Sabrın da sabır dileneceği ana kadar sabredeceğiz” sözünü tekrar edersek edelim artık takat getiremiyoruz.

Yaklaşık sekiz yıldır, Kur’an’da ‘eyyâm-ı nahisât[1] olarak isimlendirilen uğursuz günler bütün ürperticiliğiyle üzerimize doğru fırtınalar şeklinde gelmeye devam ediyor. Şeytana pabuç giydirecek kadar tahribe kilitlenmiş; N. Fazıl’ın deyimiyle bir kısım ‘ham yobaz, kaba softa’ ruhlar hız kesmeden yıkımlarını sürdürüyor. En son AİHM’den çıkan çok adilce bir kararı bile “Tanımayız!” demeye getiriyorlar. Hizmet insanlarının suçsuz olduğu tespit edilir endişesi, sanırım kendilerini ölümden daha fazla korkutuyor.

Evet,bizler her ne kadar, Cem Karaca’nın “Allah Yar, Yar… dediği gibi desek de, çocuklarımız bu kadarını kaldıramıyor. Zira, Akif’in dediği gibi, “Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar / Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!” Ya Rab! Ne olur masum çocuklarımız hürmetine bitir bu bitmeyen uğursuz geceyi.

Ey Merhametlilerin en Merhametlisi Allah’ım! Şu Cuma hürmetine uzak yakın kim varsa başta Mehmet hocamızın annesi olmak üzere bütün ölmüşlerimize rahmetinle muamele eyle. Bizlerin de bildiğimiz bilmediğimiz günahlarımız, neyimiz varsa hepsini birden bağışla Ya Rab…

(1) ‘Eyyâm-ı nahisât’, Bu tabir, ‘Fussilet’ Sûresi 16. âyette geçmekte olup; fırtınalara, kasırgalara gebe uğursuz günler demektir.

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy