Değerli dostlar, benim de haftada iki yazıyla katkıda bulunmaya gayret ettiğim ‘Hizmetten.com’ internet sitesine mutlaka günde bir sefer olsun göz atarım. Malumunuz bu sitenin sloganı, “Hizmete dair ne varsa…” şeklindedir.
29 Ağustos Perşembe günü gene, ‘Hizmete dair ne var’ diye bir göz attım. Her zaman olduğu gibi içimizi ferahlatan, ümitlerimizi coşturan şöyle bir haber vardı: “Güney Afrika’da Fountain Dergi Yarışması Heyecanı.”
İşte, bu haber bende, gene bu sitede kadim dostum Mehmet Yıldız imzasıyla yayınlanan, “Daha Çok Okumalı Değil Miyiz?” başlıklı yazıyı hatırlattı. Okumuş olanlarınız belkide hatırlayacaktır.
Efendim, yıllar önce akademik bir çalışma için Japonya’ya giden bir arkadaşımız, Üniversitenin kampüsünde 3-4 arkadaşla beraber oturmaktadır. Yanlarından bir hanımefendi geçerken onların yabancı olduğunu fark eder ve nereli olduklarını sorar. Onlar da, “Türkiyeliyiz” derler. Sonra da onlara beklenmedik bir soru yöneltir. “Dininiz nedir?” Onlar da, “Müslümanız” derler. Bunun üzerine; “Dininizin çok değer verdiği, bir bilim insanı olarak benim de çok değer verebileceğim bir cümle bana söyleyebilir misiniz?” der. Hanımefendinin fazla vakti yoktur. O anda öyle bir şey söylenmelidir ki, bu ifade şok tesiri yapabilsin. Fakat, kendi aralarında basit şeylerden bahsederken bir anda istenilen bu talebe ne cevap vermeleri gerekir ki, inandıkları dine karşı onun kalbinde bir ışık yaksın. Hani derler ya, ‘Konuşana değil de konuşturana bak.’ İşte o anda, Kur’an’ın ilk emri olan: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı rahim duvarına yapışan yapışkan bir maddeden yarattı” (Alak 1-2) ayetleri akıllarına gelir.
Bu ayetleri dikkatlice dinleyen hanımefendi; “Çok önemli konular bunlar; okumak, O’nun adıyla okumak, yaratılış gerçeği, insanın muhatap alınması, çok ilginç” der. Tam ayrılacakken arkadaşımızın aklına çantasındaki Fountain Dergisi (Çağlayan’ın İngilizce versiyonu) gelir. Derginin dili İngilizce olduğu için hemen çıkarıp dergiyi ona uzatır ve, “Bir de bunu inceleseniz” der.
Aradan 15 gün geçmiştir. Gene kampüste bulundukları bir gün arkadaşımız soy ismiyle anons edildiğini fark eder. Anons’da bir buluşma noktası da vardır. Arkadaşımız tarif edilen yere vardığında bakar ki, o gün soru soran hanımefendi masada onu beklemektedir. Orada 2 saat kadar soru-cevap şeklinde konuşurlar. Bu arada her sayfasını satır satır okuduğu Fountain Dergisini geri verir. Okumakla da kalmamış, bazı yerlerin altını çizmiştir. Ama başyazının satırlarını ise ikişer defa çizmiştir. Dolayısıyla ısrarla başyazarı sorar. Arkadaşımız da dili döndüğünce; “Dünyada cehaletin önüne geçebilmek için eğitim seferberliği yapan, öncülük eden bir fikir ve aksiyon insanı olduğunu ve ömrünü insanlığa adamış büyük bir rol model vs.” şeklinde bir şeyler anlatır.
Sohbetin sonunda hanımefendi, “Okuduğunuz o Kur’an’ın ilk ayetleri ve verdiğiniz bu dergi, 15 gündür bana yeni bir bakış açısı kazandırdı. İçimde Müslümanlığa karşı ilgi uyandı ve bu dine nasıl girebilirim diye düşündüm” der.
Sızıntı Dergisi, 1979 Şubat ayında yola çıkarken;
“Sıza sıza göl olur,
Akar akar yol olur,
Yaradan dileyince,
Az çoklardan bol olur.”
diyerek yayın hayatına başlamıştı. Mütevazi adımlarla çıktığı bu yolda şimdilerde, ‘Göl’den öte bütün göllerin hayat kaynağı olan Çağlayan’a dönüştü. Çağlayanlar nihayet varıp deryaya dökülür. ‘Çağlayan Dergisi’ ve onun İngilizce versiyonu olan ‘Fountain Dergisi’ de bir gün deryaya dönüşecektir inşaallah.
Güney Afrika hizmet okullarının düzenlemiş olduğu ‘Fountain dergi yarışması’, işte bana bunu hatırlattı. Halbuki bazılarımızın değişik bahanelerle okuma nezaketinde bulun(a)madığı bu dergiler, kim bilir daha nice gönüllerde ne büyük dalgalanmalar meydana getirmektedir, bilemiyoruz.
Rabbim elimizdeki nimetin şükrünü kendi cinsinden (okuyarak) şükretmeyi lütfetsin. Johannesburg şehrinde bulunan Nizamiye Mayfair Okulu’nda gerçekleşen okullar arası Fountain dergi yarışması takdire şayan bir hizmet anlayışı. Onlar Cenab-ı Hakkın kendilerine bahşettiği nimetin şükrünü bu şekilde eda etmeye çalışmışlar.
Ayrıca bu yarışmada, Nizamiye Mayfair Okulu en yüksek puanı alarak birinci olmuş. Star College Bridgetown ikinciliği alırken Nizamiye Al-Azhar Okulu üçüncü olmuş. Katılan bütün öğrencileri kutluyor ve başarılarının devamını diliyoruz. Rabbim oradaki eğitimci ve yönetici arkadaşlarımıza da gelecek yıllarda daha geniş katılımlı ve daha güzel hediyelerin takdim edildiği programlar yapmayı lütfetsin.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN