Faiz Taşını Çeksen Yıkılır | Abdullah Aymaz

Yazar Mizan
Akıl için yol birdir. Kur’an’da el-akl gibi akıl kelimesi, isim olarak hiç bulunmamaktadır; hep fiil halinde bulunur. Yani aklı kullanmak ve akıl yürütmek şeklinde… Hatta aklını kullanmayanlar için “pislik azabı” ile tehdit vardır. (Yunus Suresi, 10/100)
Hırstan, egoistlikten, menfaatçilikten arınmış akıl sahibi  bilgeler, bu gidişatın yanlışlığını görüyor ve çareler düşünüyorlar. Çıkarcılık, her şeye sahip olunca hırsı, her şeyin kendilerinde bitme şehveti, gittikçe dünyayı yaşanmaz hale getiriyor.
İşte bu tehlikeyi gören aklı başındakiler, artık alarm vermeye başladılar… Küresel ısınma, denizde, karada ve havada kimyasal atıklar Ekolojik kriz olarak… Gelir dağılımındaki adaletsizlik o dereceye gelmiş ki yüzde 1 mutlu azınlık bütün gelirlerin yüzde 99 una sahip olurken yüzde 99 çoğunluk bütün gelirlerin sadece yüzde 1’inden paycık alabiliyor.
İşte bu müthiş uçurum Ekonomik kriz olarak… Kimlik buhranları, varlık sebebini ve hikmetini bilememe, stresler, intiharlar ve ruhî bunalımlar da ego ile ilgili kriz olarak…
Mevcut siyasî otoritelerde güven krizleri, ifrat ve tefritlere yönelenler, anarşi veya totaliter rejimlerden doğan otorite krizi olarak bu gidişin gidiş olmadığını gösteriyor. Mecburen çareler aranıyor. Bunları, dergilerde, köşe yazılarında ve televizyonlarda seslendirenler var. Tehlikeyi net biçimde görenler zaten alarm zillerini çaldırıyorlar.
Bediüzzaman Hazretleri yüz sene önce bu vahşi kapitalizmin varacağı noktaları görmüş, hatta Eski Said dönemindeki eserlerinde gereken uyarıyı yapmış. Hatta “Şu RİBA (FAİZ) TAŞINI ÇEKSEN şu ZÂLİM MEDENİYET SARAYI ÇÖKECEKTİR.” (Âsâr-ı  Bediyye, Rumuz) diyerek durduğu ana ekseni göstermiştir.
Bu günde bu uçurumun meydana gelmesinde ve bu çöküşün hızlanmasındaki esas sebebinin de FAİZ  olduğunu, uyanmış vicdanlar, temiz akıl sahipleri de görüyorlar…
Pensilvanya Üniversitesi sosyoloji bölümünden Randali Collins 1980’de, Sovyetler Birliğinin yakın gelecekte çökeceğini iddia etti. Ona karşı çıkanlar oldu.
Hatta Sovyet uzmanı Amerikalılar bile, “Nasıl çöker, Sovyetler, bilim teknoloji ve nükleer silahlanmada ABD’yi geçti. ABD’yi bile işgal edebilir!” dediler. Üstelik o günlerde ABD’de ekonomik açıdan büyük durgunluk hüküm sürüyordu. Sovyetler, Afganistan’ı işgal etmişti. Nikaragua, Angola, Mozambik, Etiyopya, Irak gibi ülkelerde idareyi ele geçirmiş vaziyetteydi… Bütün bunlara rağmen Sovyetler Birliği on sene sonra çöküverdi.
2013’te Oxford Üniversitesi bir kitap neşretti. Kitabın ismi, “Kapitalizmin Geleceği Var mı?” Beş yazar tarafından yazılan kitabın yazarlarından birisi de Randall Collins… Onun şöyle tesbitleri var: Kapitalizmin uzun vadeli yapısal zayıflığı şimdi ÖNE ÇIKIYOR.
Büyük ihtimalle önümüzdeki 30 ilâ 50 yıl içinde KAPİTALİZMİN sonu gelecek. (…) Kapitalizmin çöküşünün barışçıl mı, dehşet verici mi olacağını göreceğiz. Kapitalizm, yıkımı telâfi edecek kadar üretme kabiliyeti sonsuz değildir. Merkezî iktidarların siyasî yetersizlikleri de ortadadır.”
“Lemaat’ta da yüz sene önce  şöyle deniliyordu: (Bu vahşi kapitalizm üzerine kurulmuş medeniyet A.A.) İnsanlığa ilaç iken zehir olmuş. (Yüzlerin) Yüzde seksenini meşakkat ve bedbahtlığa atmış. Yüzde onunu dışı süslü ama değersiz bir saadete çıkarmış. Diğer onunu bırakmış ara yerde ve rahatsız bir biçimde. Elde edilen kazançlar ve bütün  gelirler, zâlim azınlıkların olmuş…
Lâkin saadet, herkese saadet olmalı. Hiç olmazsa çoğunluğun saadet vesilesi olmalı. İnsanlığa rahmet olarak nazil olan şu Kur’an, ancak öyle bir medeniyet tarzı kabul ediliyor ki, herkese veya en azından çoğunluğa saadet verebilmeli.
Şimdiki tarz-ı hazır, heves serbest olmuştur, hevâ (kötü arzular, nefsanî istekler) da hür olmuştur, hayvanî bir hürriyet… Heves tahakküm eder, hevâ da müstebittir… Zarurî ihtiyaç olmayan şeyler (reklamlar ve göreneklerle), zarurî ihtiyaçlar hükmüne geçirilmiştir.
Böylece insanların rahatı yok edilmiştir. Çünkü bu medeniyetten önce bir adam dört şeye muhtaç iken medeniyet yüz şeye muhtaç ve fakir etmiştir. Helal kazanç masrafa kifâyet etmemiştir. Onda hile ve harama insanlığı sevk etmiştir.
Ahlakın esasını şu noktadan bozmuştur. (…)  İlk çağda işlenen vahşet ve cinayetler, hem gadir ve hıyanetleri şu habis medeniyet (Birinci Dünya savaşında) bir defada kustu. Midesi yine bulanmaktadır.”
Bu eser 1919’da yazıldı. 1939’da başlayacak İkinci Dünya Savaşına da işaret etmektedir. Gerçekten öyle dehşetli kustu ki, hava, deniz ve kara yüzlerini bulandırdı, kanla lekeledi… Artık insanlığın çok iyi ders alması gerekmektedir.

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy