Evlat yetiştirirken ihmal edilmemesi gereken noktalar

Yazar Mizan

Konuşma adabı

Muhterem M. Fethullah Gülen Hocaefendi, evlatlarımıza karşı, Allah’ın ahlakı ile ahlaklanmak konusu üzerinde şöyle diyor:

“Çocukların yanında onları ilgilendirmeyen konular hiç konuşulmamalıdır.” Çocuklar varken: “Aman dikkat, fotoğrafımız çekiliyor. Sakın yanlış yapmayalım!.” Diye uyaran Zübeyir Gündüzalp Ağabeyimiz çok haklıdır. Elverdikçe Allah’a iman, O’nun nimetlerini anlatma, zikir fikir ve şükür ön planda olmalıdır.

Re’fet ve Şefkatte Ölçü

“Bu hususta hedef, çocukları birer MERHAMET KAHRAMANI olarak yetiştirme olmalıdır. Bu da ancak temsille olur. Bir muhtaca yapılacak yardımdaki hassasiyet, teessür, nezahet ve kibarlık gibi… Bir yardım sandığına veya sergisine mümkünse parayı çocuğun atması, cömertliğe adım attırılıp alıştırılması sağlanmalıdır.

Mükâfat

“Çocuklar BAŞARILARI nisbetinde mükafatlandırılmalıdır. Ödül, adâletli olmalıdır. Dinî ve dünyevi başarılar mutlaka ödülle karşılık bulmalıdır. Bu bir İlahi ahlâktır. Bağ ve bahçelere verdiğimiz önem kadar çocuklarımıza önem vermezsek, bodur, güdük ve cüce kalırlar.

Çocuğu Yarım Hazırlama

“Çocukların, içinde geliştikleri muhiti hesaba katarak; yaş, seviye, bilgi ve kültür durumlarına göre ele alınması. (0-5 ve 0-7 yaş çok önemli… Beş lisanı ana dili gibi karıştırmadan öğrenir, konuşabilirler.) Tıpkı beslemede olduğu gibi (küçük yavruları, ilk günler hazmı kolay beyaz süt… Sonraları besleme gücü fazla sarı koyu süt veriliyor.) Çocuk beş yaşında ise, ona vereceğimiz dini bilgiler, tıpkı besinlere dikkat ettiğimiz ve takip ettiğimiz usulde yaptıklarımız gibi fark uygulamalıyız. Çocuk yedi yaşına geldiği zaman vereceğimiz bilgi başka, on yaşında başka olmalıdır.

“En önemlisi de, çocuğun yaşayacağı döneme göre hazırlanmasıdır. Elbette o zaman bu günkü hayatı, yaşamayacak.

“Akıl-bâliğ yaşına göre… O zamanın sıkıntılarını rahat atlatacak biçimde bilgi-eğitim verilmeli.

“Artık yirmi yaşına gelen gence 15 yaşın bilgileri de ters tepebilir. Uzman doktor hassasiyetinde herşey ayarlanmalıdır.

“Dinî terbiye adına namaz farz kılınmadan önce (rüşdünden evvel, 7+10 yaşında ) namaza alıştırın diyor. Bunun mânası çocuğun erken dönemden ele alınarak YAŞINA GÖRE ŞEKİLLENMESİ demektir.

“İmam Cafer Hazretleri diyor ki: “Yedi yaşa kadar çocukluk devresidir ki; çocuk gördüğü şeyleri TAKLİT eder ve daha çok değişik oyunlara bağlı yaşar. Hatta siz onunla oynar ve eğlenirsiniz, o da sizinle eğlenir. Sizden ne görürse onu öğrenir ve taklit eder. Onun hayatı YEDİ YAŞ DEVRESİNE kadar âdeta bir TAKLİT ve bir OYUNDUR. Ondan sonra yaşına başına, idrak seviyesine göre TELKİN dönemi gelir. (Bu dönemde, idrak ufku ve anlayış seviyesine göre sık sık rehabilitasyondan geçirilerek mânevî değerlerimize motivasyonu sağlamaya çalışılır.) İşte bu devre Kitabullah’ı TALİM devresidir; bu da bir o kadar zaman ister. Ondan sonra AKLI ile MANTIĞI ile, MUHAKEMESİ ile HARAM ve HELÂLİ ÖĞRENME devresi gelir ki, bu dönemin de o kadar sürdüğünü ilave edebiliriz.”

 

“İmam Cafer Hazretlerinin usulüne göre çocuğun yirmi bir yaşında bütün ictimâî ve dînî formasyonunu ikmâl etmiş olması gerekiyor. Bu yaşa kadar, nazarîsi, pratiği, aklîsi ve mantıkisiyle dini hayatı bir bütün olarak benimsemeli ki, esen değişik muhalif rüzgarlarla sarsılmasın.

 

“Evet çocuk yedi yaşına kadar, kendi merak ve tecessüsleri ile, zaten sizin abdest alış ve namaz kılışlarınızdan bir şeyler kavramıştır. Yani siz ona o yaşına kadar hâl ve temsilinizle çok şey ifade etmişsinizdir. Efendimizin (S.A.S.) buyurduğu üzere artık yedi yaşından itibaren fikri seviyesine göre mantığına hitap ederek her meseleyi açıklamak için devreye gireceksiniz: Yerinde terğib ve teşvikle, yerinde bir terhiple uyarma yaparak… En geç on yaşında YETİŞKİN kabul edilerek ONORE edilmeli, izzetine ihtimam gösterilmeli ve her şey ona peygamberâne bir azimle anlatılmalıdır. İbadete alıştırma mevzuunda gösterilecek gayretler de aynı ciddiyeti ister.”

 

Akıl-bâliğ oluncaya kadar mesuliyetleri yoktur. Ama ondan önce kıldıkları namaz –oruç ibadetleri sünnet kabilindendir ve amel defterlerine yazılır. Eğer onlar, çocuk yaşta vefat ederlerse, âhirette büyükler gibi haşredilecekler ve Cennetin bütün nimetlerinden büyükler gibi istifade edecekler. Ama hiç ibadet etmeden vefat eden çocuklar, ebedî Cennet çocukları olarak kalacaklar ve ibadet eden çocuklar gibi olmayacaklardır…

 

Hocaefendinin annesinin babası Seyyid Ahmed Efendi gördüğü bir rüya üzerine Şeyh Amasî (Amasyalı) Ahmed Efendi’ye gider ve bu Nakşî Şeyhten, Aralık ayından Mayıs ayına kadar ilim tahsil eder, bilgisi görgüsü artar, ibadeti takvası ve hassasiyeti yükselir. Sonra Şeyh Efendi “Şimdi evladım sen gideceksin. O iş öyle olacak ki, ondan sonra da öyle olacak ki, ÖYLE OLSUN diyerek onu evine yollar. Ahmed Efendi, bundan iki sene sonra 21 yaşında akrabalarından iki kardeşi subay olan Hatice hanımla evlenir. Hatice Hanım Erzurum’da Sığırlı köyüne gelin gider. Hocaefendinin annesi Refia Hanım 1913’te doğar. Ahmed Efendi Oğlu Abdürrezzak, Kızları Refia ve Refika’ya ihtimamla Kur’an öğretti, namazlarına, ibadetlerine alışmaları için çok gayret etti. Ev içindeki İslâmî yaşayışları ile, fıtrî rehberlik ve mürşidlikleri ile evlatlarına dini eğitim veriyordu.

 

Seyyid Ahmed Efendi, sakalı göğsüne kadar uzanan, uzun boylu, iri yarı, parlak çehreli, takvası ile meşhur bir zattı. Hocaefendinin annesi Refia Hanım annesinden çok babasına benzerdi. Ahmed Efendi Alvarlı Muhammed Lütfu Efendiye de bağlanmıştı. Sadece kendi çocuklarına değil torunlarına da Kur’an öğretmiş, dini ilimleri tahsil ettirmişti. Ayrıca Sığırlı Köyündeki bir çok kişiye de Kur’an öğretmişti. Refia Hanım babasından KUR’AN ÖĞRETME GAYRETİNİ, ŞUURUNU GÖRMÜŞ, ONUN BU KONUDA DERTLENMESİNE ŞAHİT OLMUŞTU.

 

Ahmed Efendi Amasyalı Şeyhin sırlı sözlerinin peşine düştü. “Acaba hangi torununda tahakkuk edecekti o sırlar?” Nihayet Hocaefendiyi göstererek umudum bunda. Bu da olmazsa, artık sonraki nesillere ümid bağlamak lazım demişti. (Özetle, Şemsinur Özdemir, Hocaanne ve Ailesi)

Kaynak: Samanyoluhaber | Safvet Senih

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy