DERLEYEN: ERDEMLİLER YOLU AKADEMİ
Muhterem Müslümanlar! Hutbemiz, Toplumsal haklarımız ve sorumluluklarımız hakkında olacaktır.
وَالَّذينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَاَقَامُواالصَّلٰوةَۖ وَاَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْۖ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۚ
Onlar öyle kimselerdir ki Rab’lerinin çağrısına kulak verip, namazı hakkıyla ifa ederler. İşlerini istişare ile yürütürler, kendilerine nasib ettiğimiz imkânlardan hayırlı işlerde sarf ederler. (Şûra Sûresi, 42/38)
Kur’ân-ı Kerim’de önemle üzerinde durulan bir kural istişaredir. Okuduğumuz âyet-i kerimede; Müminlerin namaz ve infak sıfatlarının arasında, meşveret prensibinin de sayılması, “istişarenin”, fert, aile, toplum ve devlet adına mühim bir esas olduğunu açıkça göstermektedir.
Sünnet-i seniyyede de istişarenin önemle üzerinde durulmuştur. Efendimiz, hakkında nass vârid olmayan her meseleyi, kadın-erkek, genç-ihtiyar herkesle istişare ederdi.
Bir çocuğun sütten kesilmesinde, anne babanın istişare ederek karar vermesinden tutunuz, bir devletin idaresinde en yüksek söz sahibinin, ehil olanlar ile istişare ederek karar vermesine kadar, hayatın her alanında ortak akılla hareket etmenin önemini vurgulamıştır.
İnsanların ferdî, ailevî ve toplumsal hayatlarındaki saadetin anahtarı, meşverettir. Buna göre hareket eden kimseler, oluşturdukları birlik, beraberlik, güven ve sevgi atmosferiyle, yaşadıkları mekanları cennetlere çevirirler.
Efendimiz (s.a.s): مَا نَدِمَ مَنِ اسْتَشَارَ “İstişare eden pişman olmaz.” buyurur. (Taberani; 2/175)
Hz. Ebû Hureyre : “Resûlüllah’tan daha çok, ashabıyla istişare eden bir kimse görmedim.” der. (Tirmizî, Cihad 34)
Raşit Halifeler ve sahabe efendilerimiz de, tüm toplumu ilgilendiren her konuda istişareye başvurmuşlardır. Kuranın bir kitap halinde cemedilip toplanmasından, yönetici halifelerin seçilmesine kadar, toplumsal ve dini her alanda istişareyi uygulamış ve adı konulmamış olsa da bir tür cumhuriyet, bir tür demokratik yönetim şeklini uygulamışlardır.
Dinimizin Toplumsal hayatta istediği değerler ve ilkelerden bazıları; istişare, adalet, dini özgürlük, fertlerin ve azınlıkların haklarının korunması, bir halkın kendi hükümetini seçme hakkı, yöneticilerin işledikleri fiillerden sorumlu olması ve bir azınlığın veya çoğunluğun diğerine zulmetmesinin kabul edilemez olması gibi çok önemli esaslardır. Bundan dolayıdır ki selef-i salihin imamları, yönetime geçecek insanların adil olması konusunda oy kullanıp, fikir beyan etmişler, Ebu Hanife hazretleri gibi bazıları bu fikir ve görüşlerinden dolayı yıllarca hapishanelerde eziyet görmüşlerdir.
“Zorlama ile yapılan bir nikahın geçersiz olması gibi, zorla yapılan biat da batıldır” diyen İmam Malik, bu görüşünden dolayı zulüm görmüştür. Zulme başkaldıran Hz. Hüseyin Efendimiz de bu fikir ve görüşlerinden dolayı şehit edilmiştir. İslam tarihi, doğru fikirlerini beyan etmekten çekinmeyen, zulme onurluca direnen ve adaletle, barışla, hürriyetle hükmedilmesini, demokratik ve cumhurî bir yolu tercih eden kahramanlarla doludur.
Nitekim “ekmeksiz yaşarım fakat hürriyetsiz yaşayamam” diyen Bediüzzaman, çok partili seçime geçildiğinde, sandığa gidecek gücü olmadığından, oy sandığının kendisine getirilmesini rica etmiş, getirmediklerini görünce, iki talebesinin omuzlarında sürünerek sandığa gidip oyunu kullanmıştı.
Hocaefendi ise, “Demokrasiden geriye dönüş yok” diyerek, demokratik değerlerin gerekliliğine ve önemine parmak basmıştır.
Değerli Müminler!
Demokratik toplumlarda, apartman sakinleri barış içinde birlikte yaşamak adına ortak bir yönetmelikte ittifak etmişlerdir. Komşuların dini, dili, ırkı ve cinsiyeti ne olduğu önemli değildir. Önemli olan, orada insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde, insana yakışır bir şekilde hayatı sürdürebilmektir. Bir apartman sakinin, yönetim kuruluna iştirak etmesi ve apartmandaki huzurun devam ve temadisi için, fikirlerini beyan etmesi en tabii hakkı ve vazifesidir.
İşte bunun gibi ülke sakinlerinin huzur ve barış içinde özgürce, insanca yaşayabilmeleri, yönetime yapacakları katkıyla mümkündür. Demokratik Anayasalar makro planda bir apartman yönetmeliği gibidir. Ülke sakinlerinin özgürlüğünü, barışını ve huzurunu temine yönelik değerleri ihtiva etmektedir. Yerel ve federal meclisleri de bir tür apartman yönetim kuruluna benzetebiliriz. Demokrasi ise tüm bu oylama, fikir beyan etme, istişare ve karar alma sürecinin, kurallarını belirleyen sistemin adıdır. Aslında bir açıdan seçimler, meşveret ve istişarenin geniş bir alanda, pratik olarak uygulanması gibidir.
Demokratik süreçlere katılarak destek vermek hem bir hak hem de toplumsal bir vazifedir. Hepimiz; demokratik ilkeler ve evrensel değerler çerçevesinde, insan hak ve özgürlüklerine saygı içinde görüşlerimizi ifade etmeliyiz. Görüş ifade etmenin en önemli araçlarından biri de seçimlerde oy kullanmaktır. Böylece; insan haklarına saygıyı ve dini özgürlükleri hiçe sayan, içleri kin, nefret ve gayzla dolu insanların, iktidara gelmelerinin önünü alınacak, barış, huzur ve emniyet içinde insanca yaşamaya katkıda bulunmuş olacağız.
Cenab-ı Hak zamanı gelince bu hakkımızı, en doğru ve hayırlara vesile olacak şekilde kullanmayı bizlere nasip eylesin!
Cuma Hutbesi | Toplumsal Haklarımız ve Vazifelerimiz WORD
Cuma Hutbesi | Toplumsal Haklarımız ve Vazifelerimiz PDF