CUMA HUTBESİ | Ramazan Bayramı

Yazar Hizmetten

DERLEYEN: AKADEMİ DUISBURG

إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ

“Rabbimiz Allah’tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir” (Ahkâf 46/13)

لَا تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ أُمَّتِي ظَاهِرِينَ عَلَى الْحَقِّ لَا يَضُرُّهُمُ مَنْ خَذَلَهُمْ حَتَّى يَأْتِيَ أَمْرُ اللهِ، وَهُمْ كَذَلِكَ

“Ümmetimden bir grup her zaman hak üzerine kâim ve sâbit olacak; başkalarının kendilerini yüzüstü bırakmaları onlara asla zarar vermeyecek ve onları sarsmayacak; onlar, Allah’ın emri gelinceye, kıyâmet kopuncaya kadar bildikleri yolda istikamet üzere devam edecekler ve hallerini bozmayacaklar.” Ebu Dâvud, Fiten 1, 4252; Tirmizî, Fiten 51, 2229, Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/278, 279.

Muhterem Müslümanlar, hutbemizin konusu bayram ve duruşumuz hakkındadır.

Ramazan gelirken bin nazla ve dolu dolu düşüncelerle gelir. Gece gündüz hep gufranla, bağışlanma ile tüllenir durur, insanların günahlarını siler götürür. Süresi dolunca da kendini duyura duyura gider. Ne var ki, Ramazanlaşan ruhlara tam bir boşluk yaşatmamak için de bizi, hayrı, bereketi, neş’esi sıkıştırılmış bir gün diyebileceğimiz bayrama emanet eder.

Günler ne hızla akıp geçti! Zaman ne kadar da çabuk ilerledi! Daha dün acaba mübarek günlere erişir miyiz diyorduk. Bu günse bizleri cumada buluşturan, huzuruna kabul buyuran Yüce Rabbimize sonsuz ve sınırsız hamt ediyoruz.

Şu anda, şu bereketli dakikalarda iki duyguyu birlikte yaşıyoruz: Bir tarafta, önümüze serilen şu kazanma kuşağını, şu Ramazan günlerini geride bırakmanın üzüntüsü var. Diğer tarafta ise bayrama ulaşmanın sevinci. Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: “Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve şöyle seslenirler: “Ey Müslümanlar topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. O celle celâluhu, bayram gününde kuluna çokça iyilik ve ihsanda bulunur, bolca mükâfat verir. Siz gece ibadet etmekle emrolundunuz ve bu emri yerine getirdiniz. Gündüz ise oruç tutmakla emrolundunuz, orucu da tuttunuz. Bayram namazını kıldıktan sonra da bir münadi şöyle seslenir: Müjdeler olsun size! Rabbiniz sizi bağışladı. (Münzirî, et-Terğîb, I, 465, h. no: 671-1588)

Kâmil mü’minler olduğumuzu iddia edemeyiz; fakat, Hak ve hakikat namına hiçbir şey duyup tatmadığımızı söylememiz de nankörlük olur. Belki olmamız gerektiği gibi olamadık ama olduğumuza da çok şükür. Ya Rabbimizi hiç tanımasaydık, ya O’nun nurundan büsbütün mahrum kalsaydık!

Evet, bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış ümitlerimizle, yolların hakkını verememiş olsak da safımız belli ve hep yollardayız, zalimin yanında değil, mazlumun yanındayız. Allah’tan başkasına Rab demedik; sadece hislerimizle de olsa, İnsanlığın İftihar Tablosu’ndan başkasını gerçek sevgili bilmedik. İman ederek ve sevabını sadece Allah’tan bekleyerek karşıladığımız Ramazan’ın o ışıktan, renkten, sesten şivesiyle bir kez daha vuslat yaşadık; ezanları, sahurları, iftar programları ve teravihleriyle Kutlu aydan nasibimizi aldık, Müslüman olmanın lezzetini iliklerimize kadar tattık Elhamdülillah, ama ihtiyaç sahibi insanları da unutmamalıyız. Şefkat Peygamberi, bir bayram günü, ağlayan tek bir yetimin yüzünü güldüreceği ana kadar bayram yapmamıştı.

Bir gün Peygamber Efendimiz (sallallahualeyhi ve sellem), bayramlık elbiseler giymiş çocukların neşe ve sevinç içinde oynadıklarını görmüştü. Onların yanından geçerken, yırtık elbiseli bir çocuğun kenarda oturup diğerlerini hüzünle seyrettiğini gördü. Rahmet Peygamberi hemen onun yanına vardı; halini hatırını sorup gönlünü almak istiyordu. Çocuk, ağlayarak babasının cihad meydanında şehit olduğunu ve kimsesiz kaldığını söyledi. Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtu vesselam), çocuğun ellerinden şefkatle tuttu, saçlarını sevgiyle okşadı; “Yavrucuğum, Allah’ın Rasûlü baban, Âişe annen, Fatıma ablan, Hasan ile Hüseyin de kardeşlerin olsun ister misin?” dedi. Sonra da onu alıp cennetlere değişilmeyecek mübarek evlerine götürdü; yedirdi içirdi ve güzelce giydirdi . Sonrada “manası iyi olmayan Büceyr ismini” “Artık senin adın Büceyr degil müjdeci anlamına gelen Beşir olsun” diyerek değiştirdi ve adeta ona yeni bir doğum yaşattı. Beşir, oynayan çocukların yanına gülerek döndü ve bayramını sevinerek geçirdi.

Aziz kardeşlerim!

Biz imanla verdiğimiz sözden dönmez isek şayet, Mevla, pırıl pırıl gençlerin, onları yetiştirmek için kendinden geçmiş hizmet insanlarının köküne kibrit suyu dökülmesine izin vermez. Rahmeti Sonsuz, tütmeye başlamış ümit ocaklarımızın söndürülmesine müsaade etmez ve ümitle şahlanmış gönüllerimize inkisar yaşatmaz.

Öyleyse, bize düşen; Efendimiz’in yukarıdaki hadiste Ümmetimden bir grup dediği o liyakatli insanlar arasına girmeye çalışmaktır. Zira bu mücahede yiğitleri, Kur’an hâdimleri, tebliğ gönüllüleri ve temsil erleri arasında bulunduğumuz sürece hem kendimiz sağlam bir kulpa tutunmuş olacağız hem de dünyanın dört bir yanına saçacağımız bu sevgi tohumları, Allah’ın inayetiyle bir gün mutlaka başağa yürüyecektir; hattâ çürüyüp gittiğini zannettiklerimiz bile, mevsimi gelince yedi veren, yetmiş veren başaklar gibi salınıp kendi bestelerini mırıldanacaklardır. Ümitliyiz, çünkü bir tarafta medrese-i yusufiyelerde velayet mertebelerini zorlayanlar var, diğer tarafta da dünyanın her yerine serpilmiş, gelecek aydın günlerin müjdeleyicisi tohumlar var.

Hâsılı: Dünyadaki bayramları Allah’a şükrederek ve zikrederek geçirenler, vicdanında imanın zevkine uyananlar, İslamî aşk ve heyecanını hayatının sonuna kadar koruyanlar bir ömür kulluk orucuna devam edip Hazreti Azrail’in “gel” demesini iftar vakti sayanlar hem dünyada hem ahirette peşi peşine o harika bayramlara kavuşacaklardır. Evet, ömrü Ramazan olanın ahireti bayram olur. Ramazan’da kazandığımız güzel alışkanlıkları, fıtrat haline getirelim, yılın diğer zamanlarına da yaymaya çalışalım.

Ya Sahibe’l-Gureba, Ya Sahibe’l-Mazlûmîn, Ya Sahibe’l-mağdûrîn, Ya Sahibe’l-Mahkûmîn, Ey gariplerin sahibi, ey mazlumların yanında olan, ey mahkumların dayanağı olan, ey mağdurların sığınağı olan Allah’ım, mahkumların hepsini birden tasavvurları aşkın sürpriz şekilde salıver , onları eski hallerine, güzel durumlarına yeniden iade buyur. Onlar bir kısım Zalimlerin saldırısına maruz kaldılar. O zalimlerin ellerinden onları kurtarıver. Bu Ramazan ayı mazlumların halâsına, hapishane kapılarının açılmasına, mağdur edilen insanların mağduriyetten sıyrılmalarına, mahrum edilen insanların mahrumiyetten sıyrılmalarına vesile olsun Allah’ım. Bayramınız mübarek olsun. Bayram bütün insanlığa hayırlar getirsin.

CUMA HUTBESI RAMAZAN BAYRAMI. 21.04.2023

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy