DERLEYEN: ERDEMLİLER YOLU AKADEMİ
Muhterem Müslümanlar! Hutbemiz, her yerde her zaman ümitli olma hakkında olacaktır.
وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَنْتُمُ الْأَعْلَوْنَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ “Gevşeklik göstermeyin, tasalanmayın; Eğer iman ediyorsanız üstünsünüz.” (Âl-i İmrân, 3/139)
İslam’da iman, ümit ve teslimiyet bir bütündür. İslam insanlara, hayatın en zor zamanlarında dahi ümitvar olmayı öğütler. Hayatın getirdiği tüm zorluklara rağmen Allah’a güvenen bir mümin, her karanlıkta bir ışık bulur, ümitli olmayı başarır ve bilir ki; “dünya bir imtihan yeridir” Ümit de bu imtihanları aşmada en güçlü kılavuzdur.
İnsanın maddî manevî duyguları ümitle dirilir. İnsanlar ümitle ayağa kalkıp harekete geçer, ümitle canlanır, ümitle hak ve hakikati anlatmaya çalışırlar. Etraflarına duygu ve düşüncelerini ümitle yayar, insanların ışığa uyanmasına, hakkı bulmasına vesile olurlar.
Allah (c.c.) Yusuf; 87. Âyette; وَلَا تَيْأَسُوا مِنْ رَوْحِ اللَّهِ إِنَّهُ لَا يَيْأَسُ مِنْ رَوْحِ اللَّهِ إِلَّا الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ “.. Allah’ın rahmetinden asla ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü kâfirler güruhu dışında hiç kimse Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.” buyurmaktadır.
Mevlâna, sıkıntıların geçici olduğunu ve Allah’a sığınarak insanın her zorluğu aşabileceğini hatırlatır. O, insanın içindeki karanlığı aydınlatacak olan şeyin ümit olduğunu anlatır.
Ümit her şeyden evvel bir inanç işidir. İnanan insan ümitlidir ve ümidi de inancı nispetindedir. Hele insan, inanacağı şeyi iyi seçebilmiş ve ona gönül vermişse, artık onun ruh dünyasında, ümitsizlik, karamsarlık ve bedbinlikten asla söz edilemez.
Âdem Nebi (as), semâsının karardığı, azminin kırıldığı ve canının dudağına geldiği bir devrede, ümitle silkindi, “Nefsime zulmettim.” dedi ve dirildi. Şeytan ise, gönlünden akıtdığı ümitsizlik kan ve irini içinde bocaladı durdu ve nihayet boğuldu…
Ümitle uzun yollar aşılır; ümitle engeller geçilir ve ancak ümitle dirliğe ve düzene erilir. Ümit dünyasında mağlup olanlar, pratikte de yenilmiş sayılırlar.
Ümitsizlik, şeytanın insanı saptırmak için kullandığı en büyük tuzaklardan biridir. Şeytan, insanı Allah’tan uzaklaştırmak için vesvese verir, onu umutsuzluk ve karamsarlığa sürüklemeye çalışır. Kur’an’da, şeytanın bu yönü şöyle ifade edilir: “Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şeyleri emreder. Allah ise size kendisinden bağışlanma ve bolluk vaad eder.” (Bakara 268).
Ümidin zıddı yeis, yani ümitsizliktir. Amele ve tâate muvaffak olamayanlar azaptan korkar, ümitsizliğe düşer. Kur’an-ı Kerim, “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer 53) buyurmakta, böylece Allah’ın rahmet kapılarının sonsuz olduğunu ve hiçbir günahın bu kapıları kapatmaya yetmeyeceğini hatırlatmaktadır.
Bu ayet, müminlere en zor anlarda bile Allah’a olan inançlarını korumaları gerektiğini vurgular. Ümitsizliğe kapılmak, Allah’ın merhametini göz ardı etmek demektir ve İslam’da ümitsizlik, insanın kendi imanına zarar vermesi olarak görülür. Ne olursa olsun, Allah’ın rahmetinden ümit kesmemek gerekir. Çünkü O’nun af ve merhameti, her şeyi aşkındır, bütün günahları içinde eritecek kadar engindir. İmanın tam oturduğu bir kalbde ümitsizliğe asla yer yoktur.
Aziz Müminler!
Ümit, işlenen günahlardan sıyrılmaya vesile olur. O, iyi şeyleri araştırma, güzel işler yapma, doğru yolda azim ve kararlılıkla yürüme konusunda önemli bir güç kaynağı ve büyük bir dinamiktir. Öyleyse insanlara hitap etme konumunda olanlar daima ümit soluklamalı, ümit yazmalı, ümit konuşmalı, hep ümitten bahsetmeli, çevresine ümit aşılamalıdırlar.
Ümit, içten yapılan bir dua; ümit edilen şey de kalpteki bir niyet gibidir. Allah bu dua ve niyeti alıp kabul eder ve onu bereketlendirir. O yüzden, duada olduğu gibi ümidi de umumileştirmek gerekir. Ümitler artıp yayıldıkça dua gibi kabule karîn hâle gelir. Hele bir de bunlar yazıyla, sesle, görüntüyle kayda geçerse daimî bir dua olur.
Öyleyse hep ümitle oturup kalkmalı ve bir an olsun Allah’ın affından, yardımından ümit kesmemeli. Allah’tan ümit kesenler, Ayetin ifadesiyle Allah’a inanmayanlardır. Bu söz, şu mânâya gelir: Ümitsizlik bir kâfir sıfatıdır. Mümin, ümitsiz olmaz. Çünkü o, kudreti ve rahmeti sonsuz Yüce Allah’a inanır, dayanır ve tevekkül eder.
“Ümitlerin darbelendiği bir dönemde en önemli babayiğitlik, başkalarına ümit kaynağı olup solmuş iradelere fer verebilmek ve gidilen her yere bir kâse ümit götürebilmektir.” Ümidi besleyen aktif sabra dayanıp her yer ve zeminde yapılması gerekenleri yapmak hakiki müminin vasfıdır.
Yıllardan beri zulme uğrayan sosyal bir hareket hakkında bir sosyolog şunları ifade eder; “Toplantılarınız devam ediyorsa, birbirinizle irtibatınız varsa, mali yardım da toplayabiliyorsanız, korkmayın bu iş devam eder” der.
Bir mümin her zaman ümit ile şahlanmalı, yakın çevresinden başlayarak etki alanına giren herkese ümit kaynağı olmalıdır. Mevcut iç karartıcı durumlara bakarak karar vermek ümitsizliğin en önemli sebeplerinden biridir. Hadiselere sadece sebep sonuç ilişkisi ile değil aynı zamanda hikmet perdesini aralamaya çalışarak bakmak gerekir. Hadiseleri her yönüyle okumaya, yani bütüncül görmeye çalışmak da ümidin en önemli saiklerindendir. Nice ümitsiz görünen hadiseler vardır ki ardından ümit dolu koridorlar açılmıştır.
Gamı tasayı bırak iraden canlı ise, Ümit kaynağı ol, olabilirsen herkese. Kulak asma o çatlak sese… denmiştir.
Rahmeti sonsuz Rabbimizden niyazımız; ümitle her türlü zorluğu aşmayı bizlere ihsan buyursun.
Cuma Hutbesi | Her Yerde Her Zaman Ümit WORD
Cuma Hutbesi | Her Yerde Her Zaman Ümit PDF