Covid-19: Hastalığın seyri ve ölüm oranındaki farklılıkların sebebi ne? Uzmanlar yanıtlıyor

Yazar Mizan

Yeni koronavirüs hastalığına (Covid-19) sebep olan SARS-CoV-2, temelde damlacık yolu ile bulaşan bir virüstür. Bulaş, genelde hasta kişiye yakın temasla (mesela toplu ortamlarda ya da aynı evde) veya yüzeylere düşen virüsün, eller vasıtasıyla ağız, göz veya buruna götürülmesi ile olur.

Şimdiye kadar yapılan araştırmalar bu virüsün normal koşullarda havadan bulaşının olmadığını gösteriyor. Virüs vücuda giriş yaptıktan sonra alt solunum yollarına ilerleyerek akciğerlerde enfeksiyona yol açıyor. Virüse maruz kaldıktan sonra, kişiden kişiye değişmekle birlikte, ortalama 5 gün (2-14) içerisinde belirtiler ortaya çıkıyor.

Belirtiler başlamadan bulaş mümkün

Hastalar, belirtiler başlamadan 1-2 gün önce bulaştırıcı olabildiği gibi belirtiler süresince ve hatta sonrasında da bulaştırıcı olabiliyor. Tüm toplumun bu enfeksiyona duyarlı olduğunu ve etkin bir aşı bulunmadığını düşünürsek, bu hastalıktan herkesin etkilenebileceğini söyleyebiliriz. Bu sebeple yapılan projeksiyonlar toplumun yüzde 60 ila 80’inin koronavirüs ile enfekte olacağını gösteriyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hasta olan kişilerin iyileştikten sonra 2 hafta daha benzer izolasyon önlemlerini almaya devam etmesini tavsiye ediyor. Bunun yanında tüm toplumun fiziksel mesafelendirme kurallarına uyması hastalığın yayılımının önlenmesinde büyük önem taşıyor.

Hasta olduğumu nasıl anlarım?

Şu anda elde edilen veriler dahilinde, virüsle enfekte olan kişilerin çoğunun ilk olarak ateş, sonrasında kuru öksürük, yorgunluk, baş ağrısı veya kas ağrısı gibi grip benzeri belirtiler gösterdiğini görüyoruz. Çoğu kişi bu hastalığı hafif olarak atlatsa da enfekte olan kişilerin beşte birinde solunum yollarındaki enfeksiyon kötüleşerek, ortalama bir hafta içerisinde nefes darlığı ve zatürreye sebep olabiliyor.

Mevcut veriler enfekte olan her on hastadan birinin yoğun bakıma ihtiyaç duyduğunu gösteriyor

 

Yoğun bakıma ihtiyacı olan hasta sayısı çok

Zatürre tablosu geliştiren hastaların ise çoğunun hastaneye yatırılması gerekiyor. Bu kişilerdeki solunum yetersizliğinin ilerlemesi durumunda yoğun bakımda tedavi gerekebiliyor. Şimdiye kadar elde edilen veriler enfekte olan her on hastadan birinin yoğun bakıma ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Covid-19’u mevsimsel gripten farklı kılan en önemli faktörlerden biri, çok hızlı yayılması ve de daha ağır bir hastalığa sebep olması. Mevcut verilere göre Covid-19, her yaş kategorisinde mevsimsel gripten daha ciddi bir zatürreye sebep oluyor. Ağır zatürre geçirerek yoğun bakım gereksinimi olan hastalarda iyileşme süresi daha uzun zaman alabiliyor. Fakat bu hastalığı geçiren kişilerde uzun süreli akciğer hasarına şimdilik rastlanmadı.

Bu enfeksiyonu hafif ya da hiç belirti vermeden geçiren hastalar ise, kişiden kişiye değişmekle birlikte, ortalama bir hafta on gün içerisinde iyileşerek normal yaşamlarına dönebiliyor.

Peki hastalık ne kadar ölümcül?

Bir kişinin bu hastalığı hafif, ağır ya da kritik geçireceğini belirleyen en önemli etkenler yaş ve altta yatan kronik hastalıklar.

Ölüm oranı genç hastalarda daha düşük olsa da hastalık her yaşta ağır seyredebiliyor

 

Yaşla birlikte hastaneye yatış, yoğun bakım gerekliliği ve ölüm yüzdesi de artmakta. Bunun yanında yüksek tansiyon, diyabet (şeker) ve kalp rahatsızlıkları olan kişilerin hastalığı ağır geçirdiği ve koronavirüse bağlı ölüm riskinin daha yüksek olduğu bulunmuştur.

Şimdiye kadar olan veriler, Covid-19’dan ölenlerin oranının yüzde 2-3 arasında değişmekte olduğunu gösteriyor. Ölüm oranı genç hastalarda daha düşük olsa da hastalık her yaşta ağır seyredebiliyor. En yüksek ölüm oranını ise 60 yaş üzerinde solunum yolları hastalıkları ya da kalp rahatsızlığı olanlarda görüyoruz.

Diğer bir etken ise sigara kullanımıdır. Sigara kullanımı, kişilerin solunum fonksiyonlarında bozulmaya ve akciğerlerde hasara yol açtığı için Covid-19’un daha ağır geçirilmesine sebep olur.

Gençler yenilmez değil

Tüm bunların yanında belirli faktörlerin daha fazla riske sebep olması, diğer kişilerin virüsten etkilenmediği anlamına gelmemektedir. Genç, sağlıklı, sigara içmeyen bireyler de hastalığı ağır geçirebilir ve yoğun bakımda yatması gerekebilir.

DSÖ Genel Direktörü 20 Mart tarihinde gençlere yönelik şöyle bir mesaj göndermiştir:

‘’Salgına karşı görünmez değilsiniz. Koronavirüs sizi haftalarca hastanede tutabilir, hatta öldürebilir. Hasta olmasanız bile, nereye gideceğine dair tercihleriniz başka biri için yaşam/ölüm arasındaki çizgiyi belirleyebilir.’’

Neden Almanya’da ölüm oranı düşük?

Yaş, hastalık, sigara gibi bireysel faktörlerin yanında ülke bazında da ölüm yüzdelerinin değiştiği görülmektedir. İtalya ve Almanya yahut başka bir ülke arasında ölüm oranlarının bu denli değişken olması tamamıyla ülkedeki salgın seyri ve alınan önlemlerle ilgilidir.

Ülkelerin bildirdiği doğrulanmış vaka sayısı, yapılan test sayısıyla doğru orantılı. Mesela, Almanya 83 milyonluk nüfus için haftada yaklaşık 160 bin test yapmakta. Aynı şekilde Güney Kore örneğinde gördüğümüz gibi çok fazla test yaparak vakalar hızlı bir şekilde tespit edilebilmiş ve gerekli önlemler alınarak başarılı bir seyir yakalanmıştır. Bunun yanında İtalya’nın test kapasitesi yönünden Almanya ve Güney Kore’nin gerisinde kaldığını görüyoruz.

Ayrıca, Almanya’da enfeksiyonun erken evrelerinde etkilenen yaş grubu genelde gençler. O yüzden 22 bin 255 vaka sayısının yanında sadece 84 ölüm raporlanmış durumda. Buna nazaran İtalya dünyada yaş ortalamasının en yüksek olduğu ikinci ülke. Yaş ortalaması ile orantılı olarak daha yaşlı grubun virüsten etkilendiğini görüyoruz. İtalya’nın sadece hastaneye gelen hastaları test etmesinin de yüksek ölüm oranında etkisi olma ihtimali yüksek.

Sağlık sistemini hazırlamak fark yaratıyor

Hızlı vaka artışıyla birlikte sağlık sistemini hazırlamaya fırsat bulamayan İtalya’nın zorlanan sağlık sisteminin yanında, Almanya’nın hasta yoğunluğuna hazırlanmaya daha fazla fırsatı olduğunu söyleyebiliriz. Almanya’da, daha vaka sayıları ve ölümler artmadan, acil olarak ülke çapında yoğun bakım kapasitesi ve sağlık personeli sayısı artırıldı.

Bunun yanında sağlık materyali ve koruyucu ekipman stokları genişletildi. Mesela var olan 25 bin ventilatörün yanında 10 bin kadar ventilatör siparişi daha verildi. Aynı zamanda Berlin’deki fuar alanı bin yataklı hastaneye çevrildi. Tüm ülke çapında buna benzer birçok uygulama daha yapıldı.

Fakat Almanya’nın halen salgının erken aşamalarında olma ihtimali bulunduğundan bu oranlar değişebilir. Aynı şekilde İtalya’da sağlık sistemi üzerindeki acil baskı ortadan kalktığında ve toplum içerisinde daha yaygın test yapmaya başladığında gerçek ölüm oranını daha net bir şekilde gözlemleyebiliriz.

Türkiye’de gördüğümüz vaka sayıları bir buzdağının sadece tepesi

 

Türkiye’deki vaka sayıları salgının şu andaki durumunu göstermiyor

Her ülke gibi Türkiye’yi de zor günler bekliyor. Unutmamak gerekir ki, günlük raporlanan vaka sayıları salgının şu andaki durumunu tam olarak yansıtmıyor. Hem test ve tanı kapasitesi sınırlı hem de toplum içinde yaygın test yapılmıyor.

Enfekte hastaların beşte birinin hastaneye başvurduğunu göz önüne alırsak, var olan hasta yoğunluğunun, tanı alan vaka sayısından oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Yani gördüğümüz vaka sayıları bir buzdağının sadece tepesi.

Salgının gerçek boyutunu anlayabilmek adına yapılan toplam test sayısının arttırılması hayati önem taşımaktadır. Ayrıca kaç kişinin hastanede, kaç kişinin yoğun bakımda olduğuna dair bilginin güncel olarak paylaşılması toplumun bu hastalığın ciddiyetini anlamasına yardımcı olacaktır.

* * Dr. Müge Çevik, MD, MSc, MRCP(UK), İngiltere’de St Andrews Üniversitesinde enfeksiyon hastalıkları ve viroloji alanında araştırmacı doktor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, University College London ve London School of Hygiene and Tropical Medicine’da yüksek lisansını bitirip İngiltere’de tıpta uzmanlık eğitimini aldı. Yeni Koronavirüsün ilk ortaya çıktığı andan itibaren bilimsel araştırmaları yakından takip etmekte, diğer uluslararası doktor ve araştırmacılar ile birlikte COVID-19 üzerine araştırmalar yürütmekte.

** Stj. Dr. Ali İhsan Nergiz, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi. Cinsel sağlık ve halk sağlığı alanında faaliyet gösteren çeşitli ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarında araştırmacı olarak çalışmakta. Uluslararası AIDS Cemiyeti gönüllüsü olup 23. Uluslararası AIDS Konferansının gençlik komitesinde yürütücülük yapmakta. Bianet, T24, BBC Türkçe, BirGün gazetesi ve uluslararası bilimsel dergilerde çıkan yazıları bulunmaktadır.

Kaynak: EuroNews

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy