GÖKHAN BOZKUŞ
Bugün öğretmenler günü.
İsterdim ki ellerimde çiçeklerle yanınıza geleyim, ellerinizden öpeyim, başımı ayaklarınızın ucuna sereyim ve haykırarak sesleneyim.
İsterdim ki boynunuza sarılayım, başımı omuzunuza koyayım ve doya doya ağlayayım.
Bizi affedin öğretmenim… Kıymetinizi bilemedim. Kıymetinizi bilemedik.
Bugün 24 Kasım. İçinizde burukluk var biliyorum. Gözyaşlarınızı içinize içinize akıtıyorsunuz biliyorum. Kiminiz pazarlarda limon satıyorsunuz, kiminiz hiç anlamadığınız inşaatlarda tuğla taşıyorsunuz. Kiminiz karanlık bir hücrede gökyüzüne bakmaya, yıldızlarla konuşmaya çalışıyorsunuz. Kiminiz ise çok ama çok uzaklarda burnunuzda memleket kokusu, kulağınızda evlatlarınızın hasreti göz yaşı döküyorsunuz.
Bugün 24 Kasım size çiçek getiren yok. Kapınızı çalan, ellerinizi öpen, boynunuza sarılan yok. Ama ben şimdi ağlıyorum öğretmenim. Yanınızda olsaydı yavrularınız onlar öpecekti ama onlar da demir parmaklıkları ya da sınır kapılarını aşamıyor öğretmenim.
Bizi affedin öğretmenim. Size kelepçeyi layık gördük. Size hakaretleri, size küfürleri, size tükürükleri layık gördük. Bir rüzgar esti bizi de aldı ne oldu bilemedik. Size “terörist” dediler öğretmenim. Siz ki okulun kağıdını, kalemini bile kendi şahsi işleri için kullanmayan diğergamlardınız. Siz ki yanında çakı değil çakmak bile taşımayan, karıncaya basmaya korkan insanlardınız. Ama size “terörist” dediler.
Aylarca hücrelerde tuttular, suçunuzu söyleyemediler. Gökhan öğretmenimi zindanda öldürdüler, Hüseyin ve Nur öğretmenim ise Ege denizinde verdiler son derslerini öğretmenim.
Bizi affedin. Ne olur affedin. Ardınızda ağlayamadık. Yollarınıza kapanamadık. Sizin masumiyetinize şahit olup haykıramadık. Yaka paça attılar sizi okuldan. Bahçeye çıkıp kapılarda etten duvar olamadık. Elinizde çantanız, buruk bir şekilde okulumuzdan ayrılırken son defa dönüp baktığınızda: Camı açıp da size sevgimizi haykıramadık.
Ne kötülüğünüz oldu bize öğretmenim. Hiçbiriniz kötü gözlerle bakmadınız bizlere. Anne oldunuz. Baba oldunuz. Yeri geldi candan bir arkadaş yeri geldi sırdaş oldunuz. Ama ne yazık ki öğretmenim şiddete karşı olan sizler en sonunda, en sonunda “terörist” oldunuz. Kurusun dillerimiz de kahrolalım size bu kelimeyi söylediğimiz için.
Siz gittikten sonra bir şeyler oldu öğretmenim. Tecavüz haberleri arttı okullarımızda. Tacizlerin haddi hesabı yok. Ama en büyük tecavüzü de tacizi de size yaptık öğretmenim.
Vallahi utanıyorum söylemeye ama bir daha tekrar edeceğim. Ne olur, ne olur bizi affedin. Bizler vefasız öğrencileriniz. Hani ekmeğinizi böldüğünüz, evinize davet ettiğiniz öğrencileriniz. Babalarımız ekmeğinizden, evlerinizden, yurtlarınızdan etse de ne olur, ne olur, ne olur…
Bizleri affedin öğretmenim. Affet, Hüseyin Öğretmenim, Affet, Nur Öğretmenim, Affet, Gökhan öğretmenim…