Bir dünya düzeni altı üstü dünya. Hepsi bir nefeslik derken vicdanımızı dünyaya feda etmişiz. Merhametimizi dünya denilen yer için heba etmişiz. İnsanlık nasipsiz iyilikten güzellikten yana. İnsan aldanmış insan yanılmış. Makam mevki derken şaşırmış. Yanlışa yanlış diyememek adetten olmuş. Mazluma el uzatmak artık suçmuş. Bir varmışız bir yokmuşuz. Ama yine de aldanmışız.
Kendi derdimize düşüp kardeşimizin derdini unutmuşuz. Kimseye sırtımızı dönemez olmuşuz. En sevdiklerimiz yabancı olmuş. Arkadaşlar dostlar birbir soframızı terketmiş. Yalnızlığa mahkum edilmişiz. Sadece yalnızlığa mı? Ellerinize kelepçe vurulmuş, adaletin yerle yeksan olduğu düzende hain olmuşuz.
Ellerimize kelepçe vurulurken düşüncelerimize zincir vuramamışlar. Kimi özgürlük yolunda Meriç’i kulaçlamış kimi hücrede dua dua olmuş ellerini gökyüzüne açmış. Doğumhane kapılarında polisler gitmiş kolumuza. Kemoterapi alırken yatağa kelepçelenmişiz. 80 yaşında zindanlarda dimdik duruşumuz korku vermiş. Korku vermişte son nefesimize kadar mahkum edilmişiz. Çocuklar doğmuş hapishanelerde. Gökyüzüne hasret büyümüşler hiç tanımadan dünyayı tel örgülerle çevirmişler hayallerini. Küçük bedenlerine pasaport yasağı koymuşlar gülüşler solmuş eski fotoğraflarda.
Kimse duymamış sesimizi. Ülkede iyi insanlar o güzel atlara binip çoktan gitmişler. Kalanlara da rahat yüzü göstermemişler. Öldükten sonra mesleğimizi geri vermişler. Ağaç kökü yesinler diyerek bile bile açlığa terketmişler. Bir gecede düşman ilan edilmişiz. Doğruyu yazan gazeteciler ya sürgündeymiş ya hapiste. Birkaç saatliğine hapishane görenler kahraman olmuş bir de destanlarını yazmışlar. Doğru söyleyeni bırakın dokuz köyden kovmayı dünyadan sürgün etmeye ant içmişler.
Şarkılar suç unsuru olmuş, sanat canavar. Ne zaman alkışlarsan zalimi o zaman olurmuşsun baş tacı. Ekonomi, sağlık, teknoloji bunlar önemsizmiş. Ne de olsa yollar yapılmış ücretini ödemeye gücümüz yetmese de hiç geçmesek bile.
Bu ülke öyle Kaf Dağı’nın ardında değilmiş. Keşke diyebilseydik gökten üç elma düşmüş. Onlar ermiş muradına. Ama ne bu yaşanılanlar masalmış ne de zulüm bitmiş.
Dilerim ki bir gün mutlu sonlara açalım gözümüzü. Torununa masal anlatacağı yerde hücreye mahkum edilmiş Nusret Amcalar, yiğitlik destanı yazmış Yusuf Abiler bir gün çocuklarımıza bugünleri anlatırken unutmayacağımız isimler olsun. Saygı ve rahmetle….