Ay tutulması ve akıl tutulması

Yazar Editör

YORUM: PROF DR ŞERİF ALİ TEKALAN

Hadiseler arasında bazen ilginç benzerlikler vardır. Benzerliklerde tıpatıp aynı olma özelliği aranmaz. Benzerlikleri yakalama, insan için hem mukayese kabiliyeti hem de çıkarılacak dersler yönüyle önem arz eder. Her türlü mukayesede bu iki önemli nokta söz konusudur. Bazıları bu mukayeselerden çok, bazıları az istifade eder, bazıları da hiç istifade edemeyebilir. Bu durum bir bakıma, kişinin eğitimle, gözlemle, beraber bulunduğu ortamların özellikleri ile de ilgili olarak gelişir veya güdük kalır.

Ay tutulması ve akıl tutulması da işte bu benzerliklerden biridir. Senede genellikle iki defa görülebilen ay tutulması, geçenlerde dünyanın bazı bölgelerinde cereyan etti. Dolunay halindeki ayla güneş arasına dünyanın girmesiyle, 50 dakika ile 1 saat süren önce kısmi, sonra tam tutulma denilen durumda, dünyanın gölgesi ay üzerine düşer. Kısmi kararmadan sonra ayın tamamen bakır rengine dönmesi (kanlı ay), sonra da tekrar yavaş yavaş açılması ve dolunayın ortaya çıkmasıyla son bulur. Aynı durum, ayın güneş ile dünya arasına girmesiyle, güneş tutulması şeklinde de cereyan eder.

Dünya var olalı beri bu iki hadise hep cereyan etmektedir. Her alemin Allah tarafından mükemmel çalıştırılması gibi, bu iki hadise de yine bu çerçevede cereyan eder.

Akıl tutulması denilen hadisede bu yönleriyle benzerlikler vardır. Allah, insana düşünebilme, farkına varabilme anlamlarına gelen akıl kabiliyetini vermiştir. Bu kabiliyetle, yani bu akılla insan, yaşına, eğitimine, çevresine, yetiştiği ortama göre de gelişen veya gelişemeyen aklıyla içinde bulunduğu şartlara uyum sağlar veya sağlayamaz, oluşan problemleri çözer veya çözemez.

Ayın ve güneşin tutulmasında araya dünyanın ve ayın girmesi gibi, Allah’ın insanın daha huzurlu yaşayabilmesi için verdiği akılla kendisi arasına da birçok faktör girebilir. İnsan bu durumda aklını olması gerektiği gibi kullanamaz ki, işte buna da akıl tutulması denir. Bu tutulmanın diğer iki tutulmadan farkı, onlar geçici ve belli bir süre için olmasına karşılık, akıl tutulması her an, her vesileyle belli olmayan bir süre için olabilir. Akli melekeler, bu şekilde ne zaman, nasıl ve hangi süreyle tutulacağı belli olmadan tutulurlarsa, yani inkıtaa (durmaya) uğrarlarsa, insanın yaptığı şeyler ve konuşmaları, fikirleri, akıl dışı olmuş olur. Bu durumda yanlışlar yapılır, tutarsızlıklar meydana gelir.

İnsanın bulunduğu seviye ve pozisyona göre bu tutulmalar, ciddi hasarlara yol açabilir. Böyle bir kişi kendi halinde birisi ise, akıl tutulmasının zararı kendisine olur, daha önemli yerlerde ise çevresine, ülkesine hatta bütün dünyayı etkileyen zararlara, kayıplara sebep olabilir.

İşte bunun için bizi yaratan yüce Rabbimiz Kur’an’ı Kerim’de: “Düşünmez misiniz?” (Hûd, 30; Mü’minun 85 .) “Akıl erdirmez misiniz, aklınızı çalıştırmaz mısınız?” (Hûd, 51; Mü’minun, 80 .) gibi ayetlerle bizleri devamlı bu konuda, yani aşklımızı en iyi şekilde kullanmamız için  uyarmaktadır. Bu çerçevede, bizim de kendimizi sürekli kontrol etmemiz, kontrol ettirmemiz ve aklımızla aramıza hiçbir şeyin girmesine izin vermememiz gerekmektedir.

Bu dünyaya sınırlı bir zaman için gönderilen insanın, sınırsız bir alemi kazanabilmesi için zamanını çok iyi ve yararlı kullanması gerekir. Bunu da ancak akıl tutulmalarına maruz kalmadan ve iradesi ile, aklının önüne geçip tutulmalara sebep olabilecek faktörleri öğrenip onları ekarte edebilmesi ile başarabilir.

Nefis ,akılla insan arasına girdiği için akıl tutulması meydana gelir. Kuran ve hadislerde de bu konu devamlı bize hatırlatılmaktadır. Şeytan denilen varlık da akıl tutulmasının en önemli sebeplerinden birisidir. İnsan ve akıl arasına girerek ona akıl dışı davranışlar sergiletir, yanlışlar yaptırır, onu uçurumlardan yuvarlatır.

Bu iki faktöre benzeyen diğer etkenler de yine aklı karartıp, onun gerektiği gibi kullanılmasına engellerler. Fakat insana bunlar, yani akılla insan arasına girip akıl tutulmasına yol açan faktörler, önceden bildirildiği için, insan bunlarla baş edebilir, aklını bunlarla karartmaz, aklının tutuluşuna engel olabilir. Eğitimin de, çevresinin de, bu konuda hem müsbet, hem menfi yönden çok önemli yerleri vardır.

Aslında insanın akıl tutulmasına uğramadan yoluna devam etmesini sağlayacak reçeteleri vardır. Hastalıkların tedavisi, ancak gerekli ilaçların belli seviyede ve belli bir zaman diliminde alınmasıyla elde edilir. Aynen bunun gibi, insanın hayatında da akıl tutulmasını engelleyecek düşünce, tavır ve davranışların değil her gün, her an çok dikkatli, uyun-u sahire (çok dikkatli olma) ile, yapılması gerekmektedir. Yoksa, bu tutulmalarda esas olan Allah‘ın rızasını kazanma hedefi görülemez, ona giden yol bulunamazsa işte esas önemli akıl tutulmalarından birisinin girdabına girilmiş olunur.

Ay ve güneş tutulması 50 -60 dakika gibi çok kısa sürelerle sınırlıdır ve hiçbir kimseye bir zararı dokunmaz. Ama çok çeşitli faktörlerle oluşan akıl tutulmaları, insanın sadece bu dünyasını değil, esas olan kalıcı sonsuz âlemini de karartır. Akıl tutulma süresi de çok uzun olur, hatta bu tip tutulma hiç açılmazsa her iki alemde de insan karanlıkta kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalır.

Ay tutulmasını, merakla ve heyecanla izledim. Bu esnada husuf namazımı kıldım, dualarımı yaptım. Sonra da tutulma safhalarını sabırla, tefekkürle fotoğrafladım. Her bir safhanın bir fotoğraf karesine alınabildiğini gördüm. Ama akıl tutulmasının bir kareye sığdırılamayacağını, hatta birçok karenin bile buna kâfi gelmeyeceğini düşündüm. Evet ikisi arasında benzerlikler vardı ama çok fazla da benzeşmezlik vardı.

Hadiseler arasındaki benzerlikleri bu açıdan ele alıp, kendimize her an çeki düzen vermemiz, esas olan öbür alem için Rabbimizin rızasını kazanma yolunda Allah’ın bize verdiği akıl nimetini karattırmadan en iyi şekilde, Peygamberimizin (sav) getirdiği Kur’anda bize bildirildiği gibi yaşamaya gayret edersek, inşallah akıl tutulmasına maruz kalmadan bu dünya sahnesini atlayıp, esas süresi sonsuz olan kalıcı aleme geçmiş oluruz. Bu önemli gerçekleri kendimiz anlayıp yaşamamız yanında, mutlaka ve mutlaka başkalarının da hatta herkesin anlayıp yaşayabilmesi ve neticesinde öbür alemi kazanabilmeleri için, uygun usul, üslup ve dozda onlarla da paylaşmamız gerekmektedir.

Rabbimiz, hepimizin yardımcısı olsun.

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy