Haber | ZAMAN Avustralya
Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili dünyanın çeşitli ülkelerinden etkili insanlar tarafından bir taraftan taziye ilanları gelmeye devam ederken, diğer taraftan ise; sosyal ve basılı medye organlarında hakkında çeşitli analizler yapılmaya devam ediyor. Bu çerçevede, Melbourne’de bulunan Deakin Üniversitesi Küresel İslam Politikaları Kürsüsü Bölüm Başkanı Prof.Dr.Greg Barton, ‘Fethullah Gülen’i ve ilham verdiği hareketi tanımak’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Avustralya’da İslam Dünyası ve Müslümanlarla ilgili uzman ve önemli söz sahibi olan Prof.Dr.Barton, Hocaefendi’nin vefatı nedeniyle bir yazı kaleme aldı. Kendisinin 40 yılını ilerici İslam düşüncesi ve toplumsal hareketleri inceleyerek geçirdiğini hatırlatan Barton, Hizmet Hareketi’nin eğitim ve diyalog hizmetlerine dikkat çekti.
Sosyal Reformları Desteklemeye Derinden Bağlıydı:
Fethullah Gülen’i, yirminci yüzyılın en önemli İslam reformcusu olarak tanımlayan Barton; “Açık olan şu ki, Gülen, sadece apolitik olmakla kalmamış, aynı zamanda demokratik hesap verebilirliği ve ilerici sosyal reformları desteklemeye derinden bağlıydı. Onun ilham verdiği hareket, dünya çapında eğitim ve diyalog girişimleri aracılığıyla çalışmalarına devam ediyor. Günümüz haber döngüsü, onun hayatı ve düşüncesinin gerçek özünü yeterince yansıtmayabilir. Ancak tarih, onu yirminci yüzyılın en önemli İslam reformcularından biri olarak daha adil ve eksiksiz bir şekilde yansıtacaktır” dedi.
Endonezyalı İki Alim ve Gülen’in Ortak Yönü:
Uzun yıllar Endonezya’da İslami düşünceler ve İslam dünyasıyla ilgili çalışmalar yapan Avustralyalı Profesör Barton, Gülen’in kendisini çok etkileyen Endonezya’lı İslam düşünür ve entelektüelleri olan Abdurrahman Wahid ve Nurcholish Madjid ile ortak noktalarına işaret etti. Hocaefendi ile birkaç kez tanışma ve görüşme fırsatını bulduğu ve bu nedenle kendini şanslı addettiğini belirten Barton; “Bu iki Endonezyalı İslam düşünürleri ile Fethullah Gülen’in, çok farklı kültürel ve siyasi bağlamlardan çıkmış olsalar da birçok ortak noktaya sahip olduklarının altını çizerek; Her üçü de insanların tüm dinlere saygı duyması ve hoşgörü sahibi olmasının yanı sıra, cömert, nazik ve derin bir inanca sahiptiler. Daha insancıl, eğitimli, merhametli ve geçmişe göre daha ileri toplumlar inşa etmeye yönelik sosyal ve kültürel reformlar için yorulmadan çalıştılar’. ifadelerine yer verdi.