Asrın Nesibeleri

Yazar Editör

FURKAN ŞAHİN– TİME TO HELP GÖNÜLLÜSÜ

Onları kimi zaman bir talebenin derdiyle dertlenirken görürsünüz, kimi zaman da kermeslerde hayır yolunda koştururken…

Kimi zaman mesai sonrası etüt sıralarında bebeklerini uyuturken, kimi zaman da gecesi gündüzü olmayan hizmet erlerinin en sıkı en sağlam yardımcısı olarak bulursunuz.

Bazen 17 yaşında gencecik olanlarını görürsünüz onların, bazen 70’lik nineleri…

Her yaştan, her meslekten, her memleketten, her ülkeden…

Analarım, ablalarım, kardeşlerim…

Nesibeler, Aişeler, Fatımalar, Meryemler…

Şimdilerde her biri farklı farklı destanlar yazıyor…

Kimi bir vefa abidesi gibi Medrese-i Yusufiye’de çile sayan eşinin geride bıraktığı emanetlerine sahip çıkıyor. Her hafta görüş günlerini iple çekiyor, sabahın kör karanlıklarında nice kilometrelerden yollara düşüyor. En ahlaksız arama usullerine maruz kalıyor ama yine de eşine olan vefasından asla taviz vermiyor…

Kimiyse bizzat Medrese-i Yusufiye’de çile sayıyor. Bazısı küçücük bebeğiyle, bazısı çocuklarına özlem ateşiyle her gün ayrı ayrı buhranlar yaşıyor. Bazısı sütünü lavabolara sağmak zorunda kalırken, bazısı ise kesilen sütünden dolayı günlerce süt yerine gözyaşı döküyor. Her biri uçan kuşlara gıpta nöbetleri tutarken ayrı bir sadakat destanı yazıyor.

Kimi eşleri yok diye eşleri yerine gözaltına alınıyor, nezaretlerde eşleri ve arkadaşları sorulunca Esved bin Yezid misal devleşiyor ve “Ben bir mümini nasıl ele veririm” şuuru içinde en ağır işkencelere maruz kalıyor ama yine de mazlumu zalime teslim etmiyor…

Kimisi de mazluma can özü olma gayesiyle gece gündüz koştururken, zalim ‘SS’ler tarafından bir cani gibi köşe bucak aranıyor, yaralı ve korku dolu yüreğiyle beraber diyar diyar gaybubet solukluyor.

Kimi zalimin işini kolaylaştırmama adına Efendiler Efendisi’nin izinden gidiyor, hicret yolunu tercih ediyor. Eşi ve çocuklarıyla beraber Meriç yollarına düşüyor, Meriç’in azgın sularından geçip buruk kalbi ve dağlanan sinesiyle beraber ülkesini terk ederek hicret kitabına yeni satırlar eklerken…

Kimisiyse Meriç’in soğuk ve derin sularına daha fazla takat getiremeyip, çocuğunun çığlıkları eşliğinde şehadet şerbeti içerek, ayeti kerimenin müjdesine mazhar oluyor, ötelere kanat çırpıyor ve Hz. Ömer’in arkasında şehitler zümresine ilhak oluyorlar.

Kimi Ümmü Gülsüm Binti Ukbe gibi farklı dünya görüşüne sahip ailesiyle karşı karşıya gelmiş, inandığı değerler uğrunda yaşama mücadelesi verirken, zulme uğramış, yurdunu yuvasını terk edip güç şartlar altında tek başına hicret ederek, cesaret ve hakta sebat destanı yazarken…

Kimisi de Mutim bin Adiyy gibi inanmasa da mazluma kol kanat geren, onu himaye eden Yunanistan’da her şeyden habersiz yavrularını teselli etme, onları yaşadıkları travmaların etkisinden kurtarmak için bin bir çeşit takla atıyor, ailelerini ayakta tutmaya çalışıyorlar.

Kimi dünyanın birçok ülkesinde hicret ettikleri Medinelerde, kaçak saraylara tercih etmeyecekleri çilehane misal iltica kamplarında çile dolduruyor, ruhları inim inim inliyor ama yine de sabır ve şükürden bir an dahi dur olmazken…

Kimisi de zalimin zulmünden kaçarak Nebevi yolu takip eden muhacir kardeşlerine hicret diyarlarında sahip çıkıyor, gece gündüz onların dertleriyle ilgileniyor, iki büklüm oluyor, ikinci bir Ensar destanı yazıyorlar.

Dünün fedakâr, cefakar Nesibeleri, Aişeleri bugün de farklı destanlar yazıyor, yiğitlik kitabına erkeklere taş çıkartırcasına yeni satırlar ekliyorlar. Bütün bunların yanında dua dua Rablerine yalvarıyor, zikir ve evradlarla şahlanıyorlar.

Rabbim analarımın, ablalarımın, kardeşlerimin yüzlerini güldürsün, bahtlarını güzel etsin. Medrese-i Yusufiye’de olanlara özgürlük ihsan etsin. Eşlerini bekleyen vefa abidelerine sabır ve sebat lütfetsin. Dünyanın hangi çilehanesinde olurlarsa olsunlar hepsinin çilesini bitirsin. Rabbim onları güzel günlere ircaa buyursun. Ötede her birini Hz. Aişeler, Hz. Fatımalarla haşereylesin…

Basta eşim ve annem olmak üzere analarımın, ablalarımın ve kardeşlerimin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.

NOT: Sürecin belki de en büyük kahramanı onlar. Analarımız, ablalarımız, kardeşlerimiz… Kaleme alınanlar onlara ithafen yazıldı. Allah hepsinden razı olsun.

 

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy