İsterseniz yemin bile edebilirim. Neden? Çünkü Allah’ın adaletine inanıyorum! Ne kadar inanıyorum? O’nun varlığına inandığım gibi.. Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm’ın nübüvvetine inandığım gibi.. Kur’an’ın Allah’tan geldiğine inandığım gibi.. Râşid Halifeler’in hak olduğuna inandığım gibi inanıyorum!.. Yemin bile edebilirim. Şiddetli bir fırtına ile devrilen ağaçlar gibi bir bir, üst üste devrilecekler. Hazana maruz yapraklar gibi savrulup gidecekler. Kendilerini bir şey görenler, yapraklar gibi toprağa gübre olarak dökülecekler!..
*Keşke onlar giderlerken, sizin içinizde kendilerine bir Fatiha okuma ve bir “İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn” deme duygusu oluştursalardı!.. Keşke bu kadar kalbî irtibat köprülerini kursalardı ve siz onları hayırla yâd etseydiniz!.. Yâd etseydiniz de İnsanlığın İftihar Tablosu’nun şu beyanına uygun içinizden gele gele hareket edebilseydiniz. Edemeyeceksiniz, zorlanacaksınız. “Ölmüş gitmişlerinizin iyi ve güzel yanlarını yâd edin, kötülüklerini sayıp dökmekten sakının!” Fakat çok zorlanacaksınız!.. Sövmüşler, saymışlar, üzerinize zift püskürtmüşler. Bunları birer birer gördüğünüz zaman bir kere daha, muktezâ-yı beşeriyet, tabiatınızdaki tepki, harekete geçecek. Sürekli içinizde reaksiyon hissi duyacaksınız. İşte o zaman iradenin hakkını kullanarak, bütün o olumsuz, negatif duyguları baskı altına almakta zorlanacaksınız.
*Evet, Kur’an’ın talim buyurduğu, “Rabbimiz!.. Bizi ve bizden önce iman etmiş bulunan bütün (Din) kardeşlerimizi bağışla ve iman edenlere karşı kalbimizde herhangi bir kötü duygunun uyanmasına meydan verme. Rabbimiz, muhakkak ki Sen, şefkati pek engin, (bilhassa mü’minlere karşı) hususî rahmeti pek bol olansın.” şeklindeki duayı onlar hakkında yapmak, bu âlicenapça duyguyu yakalamak için çok zorlanacaksınız. Dövene elsiz, sövene dilsiz ve gönülsüz gerek!..
*Fakat o gün de o iç tepki ve reaksiyonlarınızı, iradenin hakkını vermek suretiyle baskı altına alacak, onlar hakkında katiyen kötü düşünmeyecek, tel’inde bulunmayacak ve “Hakkımızı helal etmedik!” demeyeceksiniz. Sizin sinelerinizin de bu duyguyla attığına hükmetmek istiyorum.
*Dövene elsiz, sövene dilsiz ve gönülsüz gerek. Hazreti Mesih, “Sağ tarafına bir tokat vururlarsa, dön bir tokat da sol tarafına vursunlar!” buyurur. Tokat atana tokatla mukabelede bulunma! Kendi hıncını alsın orada. Nedameti yaşayacak odur: “Yahu hiçbir şey demedi, ne insanmış meğer abide şahsiyetmiş.” Eğer iki tokat yemekle birini hizaya getirebileceksen, onu denemek lazım.