Allah’ım Sana Binlerce Defa Hamdolsun…

Yazar Recep Atıcı

Değerli Dostlar! Bir hafta aradan sonra tekrar yazmak için klavyenin başına oturdum. Ne yazayım diye düşünürken, Dr. Ahmet Kurucan hocamızın, Hocaefendi’nin yanında geçirdiği yıllarda şahit olduğu hatıraları, “Hatırdan Satıra- 2 Hocaefendi ile Talebelik Yıllarım” isimli yeni kitabından bahsetmek aklıma geldi.

Kitabın üçte ikisini okudum. Çok akıcı ve aynı zaman da çok güzel hatıralar var. Benim yaşımdakiler için tarihe muazzam bir yolculuk yapma fırsatı veriyor. Süreyya Kitap tarafından yayınlanmış. Neredeyse iki ayda bir önümüze terütaze eserler koyması yönüyle kendilerini ayrıca teşekkür ediyorum.

Kurucan Hocamız, Hatırdan Satıra serisinin bu ikinci kitabında, 1988-2000 yılları arasında Türkiye’nin toplumsal, kültürel ve dini hayatına damga vuran gelişmeleri ve Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi ile olan yakın ilişkilerini anlatmış.

Bir dönemin hem kişisel hem de toplumsal hikâyesine ışık tutan bu eser, yalnızca onun anılarını değil, aynı zamanda ülkemizin yakın tarihine dair derin izler bırakan olayların perde arkasını da gözler önüne seriyor.

Kitap hakkında ayrıntılı bilgi edinmek ve kitabı satın almak için “kitapdunyasi.eu” portalını ziyaret edebilirsiniz.

Ben sizi okuduğum kısımdan, avamca tabirle “Vaaavv” dedirten bir bölümü aktarmak istiyorum ki, sanırım sizin de çok dikkatinizi çekecektir. O da şu ki, Gazeteciler ve Yazarlar Vakıf’ının kurulmasından sonra yaptığı bir kısım faaliyetlerin anlatıldığı bölüm.

Kurucan Hocamız burada Vakfın açıldıktan sonra yaptığı bir iki faaliyetini aktardıktan sonra Polat Rönesans otelde 1995 yılında yapılan ilk iftar programından da bahsetmiş.

Dinî azınlıkların resmî temsilcilerin de dâhil toplumun hemen her kesiminden insanın buluştuğu bir iftar programıydı o. Daha düne kadar bir kaşık suda birbirilerini boğmaya çalışan kesimleri Hizmet’in bir araya getirmesi bütün dikkatleri üzerine çevirmişti.

Malumunuz olduğu üzere Hocaefendi Ramazan ayında -şeker ve diğer rahatsızlıklarından dolayı- bu tür programlara hiç sıcak bakmazken o programa zorlanarak da olsa katılmış. Kurucan Hocamız Hocaefendi’nin orada irticalî olarak yaptığı konuşma metnini hiç değiştirmeden kitabına koymuş. İşte ben sizin de çok dikkatinizi çekeceğini tahmin ettiğim o konuşmanın son kısmını aktarmak istiyorum ki, Hocaefendi henüz 1995 yılında bu son süreçte yaşayacağımız şeyleri net bir dille anlatmış. Buyrun hep beraber okuyalım:

….

“Belki vaktinizi almış, başınızı ağrıtmış olacağım. Ancak içimde bir kaygıyı, bir endişeyi de arz etmeden geçemeyeceğim. Öyle anlaşılıyor ki iç kavgalarla sarsılmış Türk toplumu, tam şimdilerde bir hoşgörü bekliyordu; bulur bulmaz da bu mülahaza ile kendisine bir adım atana üç adımla mukabelede bulundu. Bununla birlikte öyle ki zaaflarını bağırıp çağırmakla ortaya koyan, tahriple kendilerinde güya güç var olduğunu göstermeye çalışan şu veya bu taraftan marjinal birtakım kimseler, ileride hoşgörüye pusular kuracak ve diyaloğa giden köprüleri yıkmaya çalışacaklar. Ve yine anlaşılıyor ki biz bundan sonra da çok ağır şeylerle imtihan olacağız.

Şimdiye kadar çok ağır imtihanlardan geçmiş olan milletimiz, gelecekteki imtihanlara karşı da millet fertleri arasındaki dayanışmayla karşı koyacak ve toplum barışına giden yolda her engeli aşmaya  çalışacaktır. Allah (celle celalühu) Kur’an-ı Kerim’de, ‘Andolsun, bazınızı bazınızla imtihan edeceğiz.’ (Enam, 6/53) buyurmaktadır. Talip olduğumuz şey çok kıymetlidir; ulaşmak istediğimiz hoşgörü ve diyalog hedefi çok pahalıdır. Böylesine kıymetli ve pahalı hedefleri gerçekleştirmek kolay olmadığı gibi, elde edildikten sonra muhafazası da çok zordur. Evet, diyalog ve hoşgörüden geçerek toplum barışına ulaşmak değerler üstü bir değere sahip bulunduğundandır ki onun değerinin, kıymetinin ne kadar pahalı olduğunu anlamamız ve ona göre kendisine sahip çıkmamız için Allah, bizi değişik imtihanlara tâbi tutacaktır. Bütün bu imtihanlarda hep dişimizi sıkacak,

web

Gelse celalinden cefa,

Yahut cemalinden vefa,

İkisi de cana safa,

Lütfun da hoş, kahrın da hoş…

diyecek ve ‘dövene elsiz, sövene dilsiz olacak, elli defa da kırsala yine kırılmadan yerimizde kalacak, herkesi sevgiyle, şefkatle kucaklayacak ve yarınlara birbirimizi severek yürüyeceğiz.”( Hatırdan Satıra- 2, sayfa 196-197)

Ben başka bir şey demiyorum. Sadece geçmişin izleriyle bugüne ışık tutan bu eseri, mutlaka okumalı ve Hocamızın ufkunu görmeliyiz. Ardından ne muhteşem bir insanın rehberliğinde yol aldığımızı görüp Rabbimize şükretmeliyiz vesselam…

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN

web

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy