“Allah’ım onları Sana havale ediyoruz!” | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Yazar Editör

Yalan söyleyenleri, iftira edenleri Allah’a bırakın. Cenâb-ı Hak, فَذَرْنِي وَمَنْ يُكَذِّبُ بِهَذَا الْحَدِيثِ سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لاَ يَعْلَمُونَ “O halde, bu şerefli Söz’ü yalanlayanla Beni başbaşa bırak. Öylelerini bilmedikleri, farkına varmadıkları yerden derece derece helâke sürükleyeceğiz.” (Kalem, 68/44) buyuruyor; “O yalan söyleyenleri Bana bırak!” diyor Allah Rasûlü’ne. Yalan söyleyenleri, iftira edenleri, tezviratta bulunanları, insanları karalamaya çalışanları… Utanmadan “Okudum!” diyenleri, okumadıkları halde; her şeyi çarpıtanları, altını-üstünü kesip biçip şekillendirenleri… Bunlarla dine hizmet eden insanları itibarsızlaştırmayı hedef alanları, bırakın Allah’a!.. اَللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِهِمْ “Allah’ım onları Sana havale ediyoruz!” deyin, bırakın Allah’a!.. O (celle celâluhu) görüyor. Siz, sabrınızla test ediliyorsunuz; yani, sizi size gösteriyor; yoksa O (celle celâluhu) biliyor; Semî’, Basîr, Karîb…

Cenab-ı Hak, وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ “Biz ona şahdamarından daha yakınız.” (Kâf, 50/16) diyor. وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ Yine, وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنْتُمْ “Nerede olursanız olun, O (celle celâluhu), sizinle beraberdir!” (Hadîd, 57/4) buyuruyor. Kur’an-ı Kerim, Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللهَ مَعَنَا “Hiç tasalanma, Allah bizimle beraberdir!” (Tevbe, 9/40) dediğini anlatıyor. Mekan mı nispet ediliyor Allah’a?!. Kur’an-ı Kerim’de buyuruluyor: لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللهَ مَعَنَا Keza, وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنْتُمْ Mekan mı isnad ediliyor? Ama gel gör ki, diplomalı cahiller, nâdânlar meseleleri çarpıtıp bir camiayı karalamaya çalışıyorlar.
Hizmet edemediklerinden dolayı, “Neden onlar hizmet ediyor, biz edemiyoruz?!.” dercesine bir haset sergiliyorlar. Antrparantez: Haset ve çekememezlik öldürücü bir marazdır; başkalarının yaptıklarını yapamayanlar, küfür ölçüsünde cinayetlere girerler. Bunun kestirmeden ifadesi şudur, birine göre: “Hased, bazen küfrün yaptırtmadığını yaptırtır!” Onun içindir ki, Hak dostu, “Ben, hâsidden daha ziyade mazluma benzeyen bir zâlim görmüş değilim!” diyor. Kim söylüyor bunu? Tâbiîn’in büyüğü, Hasan Basri Hazretleri. “Ben, hâsidden (hased edenden) daha ziyade mazluma benzeyen bir zâlim görmedim!” Hazreti Pîr, izah sadedinde, hasedin evvela hâsidi/hased edeni yakıp bitireceğini belirtiyor; “Hased ve kıskançlıkta öyle bir muaccel ceza var ki, o hased, hased edeni yakar.” diyor.
Kendisinin yapmadığı/yapamadığı şey biri tarafından yapılıyorsa, hasetçi bir kere daha yanar, bir kere daha yanar. Biliyor musunuz, bu yalanlar, tezvirler ve İbn Selûl’lerin direktifleri ile iş yapanlar var ya!.. Bunların topu birden hayatlarında beş tane insana kendi değerlerimizi anlatamamış ve sevdirememişlerdir. Burada yemin edebilirim. Onlar (tarafımızdan kaleme alınmış olan kitapların hepsini, Din İşleri Yüksek Kurulu olarak dikkatlice okuduklarını söyleyip tenkit edenler) yetmiş kitabı okuduklarına yemin edemezler, çünkü yalan. Ama ben yetmiş defa yemin edebilirim; beş tane insana Hazreti Rûh-u Seyyidi’l-enâm’ı (sallallâhu aleyhi ve sellem) sevdirememişlerdir; “Edille-i şer’iyye-i asliye”yi sevdirememişlerdir; “Edille-i şer’iyye-i fer’iyye”yi -geleneklerimizi, an’anelerimizi, din tarafından belki bir yönüyle elenen/elenerek bize kadar gelen, intikal eden örflerimizi ve âdetlerimizi- sevdirememişlerdir.
Mübarek ülkemizi, analarla dolu o mübarek ülkenin güzelliğini -ütopyalarda olduğu gibi- beş tane insana sevdirememişlerdir. Bundan dolayı hased ile yanıyor ve kavruluyorlar. Nezaketim müsaade etseydi, “geberiyorlar” derdim. Fakat size saygısızlık olur diye, kendi küstahlığımı burada perde altına alıyorum; onu dememişim kabul edin. Ölüyorlar… Saçları var, sakalları var… Ama Süfyân’a uyan, arkasından sürüklenen taylasanlı yetmiş bin tane Horasanlı… Asya milletlerinden gelip Süfyân’a uymuş, Deccal’e uymuş insanların olacağını Kitabü’l-Fiten ve’l-Melâhim’de Hazreti Sâdık u Masdûk (sallallâhu aleyhi ve sellem) ifade buyuruyor. Çağ; bir Süfyân çağı, enâniyet çağı, bencillik çağı, gurur çağı, saltanat çağı, villa çağı, filo çağı, saray çağı… Ve çokları bunlar ile tıpkı pazarlardaki behâim gibi peyleniyorlar.,
Bu video 06/08/2017 tarihinde yayınlanan “SÜFYÂNİYET ÇAĞI, TOPLUMSAL CİNNET VE HUKUK MÜCADELESİ” isimli bamtelinden alınmıştır. Yayının tamamını buradan izleyebilirsiniz:https://herkul.org/bamteli/bamteli-su…

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy