Ahmet Kurucan’ın “Hatırdan Satıra-1” Kitabı

Yazar Recep Atıcı

Değerli dostlar, yaz günlerinde bulduğum zaman aralıklarında mümkün olduğunca kitap okumaya gayret ediyorum. Onlardan biri de hiç kuşkusuz Ahmet Kurucan hocamızın, “Hatırdan Satıra-1” isimli eseri. Onun, 1985-88 zaman aralığında Hocaefendi’den ders okuduğu dönemi anlattığı bu eser -kendi adıma diyeyim- benim için çok ciddi yenilenmeye vesile oldu. Henüz okumadıysanız süratle okumanızı tavsiye ederim.

Ne anlatmış Kurucan Hocamız bu kitapta? Kendisi, “Ankara İlahiyat Fakültesinden mezun olur olmaz, Hocaefendi’nin yanında 1985 Ekim ayında başlayan ve 1988 Temmuz ayında son bulan fiili talebelik yıllarımı anlatacağım” dese de kitap, bununla sınırlı kalmamış. Bana göre bu eser, sadece iki buçuk yıllık hatıralardan değil, aynı zamanda bir talebe olarak onu Hocaefendi’nin dizinin dibine götüren saiklerden tutun da, Ankara İlahiyat günlerine ve oradan da bir beşer olarak “Ahmet Kurucan kimdir” sorusuna kadar bir çok yönüyle onu bu kitap da görmek mümkün.

Diğer yandan o, yazdığı ön sözde bu eseri kaleme alma sebeplerinden birini şöyle izah ediyor: “Tarihe tanıklığım benimle birlikte mezara gitmesini istemediğim için uzun yıllar önce düşünmüştüm böyle bir kitap kaleme almayı.” Bir diğeri ise, bu gün itibariyle devlet aygıtı kullanılarak aldatılmış kitlelerin içinden, şayet ileride bazı kimseler, gerçeği, hakikati ve doğruyu öğrenmek isterlerse ellerinde birinci elden böyle bir kaynağın olmasını istediğini ifade ediyor. Bu çok yerinde bir tespit. Bunu sadece Kurucan hocamız değil, özellikle talebelik yapan diğer bir tabirle Hocaefendi’ye molla olmuş herkes henüz hayattayken yazmalı. Zira, bu şekilde yazılması, hem ileride aslı astarı olmayan menkıbelerin anlatılmasının önü alınmış olur, hem de araştırmacılara birinci elden sağlıklı bilgi verilmiş olur.

Evet, Kurucan hocamız kitapta bazen bizim de başkalarından mübalağalı bir şekilde dinlediğimiz gerçekleri olduğu gibi anlatmış. Bu işin bir yönü ki, bence bu çok önemli. Bir diğer yönü ise, anlatılan hatıralar ekseninde Hocaefendi’nin ulema kimliğiyle beraber, onun da bir beşer oluşu anlatılıyor. Bu da bana, Üstad Bediüzzaman’ın Kastamonu Lahikası’nda “Ehemmiyetlidir” uyarısıyla yazdığı 58’ci mektubu hatırlattı. Üstadımızın, orada büyük kardeşi Molla Abdullah ile olan muhaveresi şöyledir:

Merhum kardeşi, büyük bir evliya olan Hz. Ziyaeddin’nin (k.s.) has mürididir. Ona bağlı olması hasebiyle, mürşidine karşı ifrat derecesinde muhabbet ve hüsn-ü zannı vardır. Kendisi gibi Hz. Üstadı da, şeyhine bağlamak için onun harikulade bir insan oluşundan bahseder ve şöyle der: “Hazret-i Ziyaeddin bütün ulûmu biliyor. Kâinatta, kutb-u âzam gibi her şeye ıttılâı var.

Üstadımız da kardeşine: “Sen mübalâğa ediyorsun. Ben onu görsem, çok meselelerde ilzam edebilirim. Hem sen benim kadar onu hakikî sevmiyorsun. Çünkü kâinattaki ulûmları bilir bir kutb-u âzam suretinde tahayyül ettiğin bir Ziyaeddin’i seversin. Yani o unvanla ona bağlısın ve muhabbet edersin. Eğer perde-i gayb açılsa, onun hakikati görünse, senin muhabbetin ya zâil olur veyahut dörtten birisine iner. Fakat ben, o zât-ı mübâreki senin gibi pek ciddî severim, takdir ederim. Çünkü, Sünnet-i Seniye dairesinde, hakikat mesleğinde, ehl-i imana hâlis ve tesirli ve ehemmiyetli bir rehberdir. Şahsî makamı ne olursa olsun, bu hizmeti için ruhumu ona feda ederim. Perde açılsa ve hakikî makamı görünse, değil geri çekilmek, vazgeçmek, muhabbette noksan olmak, bilâkis daha ziyade hürmet ve takdirle bağlanacağım. Demek ben hakikî bir Ziyaeddin’i, sen de hayalî bir Ziyaeddin’i seversin” der.

İşte, Kurucan hocamız yazdığı bu hatıralarıyla hayalî bir Hocaefendi’yi değil, hakikî bir insan olarak Muhterem Hocaefendi’yi anlatmış. Kaleme aldığı bu eserden dolayı ben kendisine tekrar teşekkür ediyorum ve şu ana kadar olan -ki yaklaşık 36 yıl- beraberliğini de; kendi ifadesiyle “Ortam tasviri” şeklinde yazmasını istirham ediyorum.

Kitap neyi anlatılıyor? Hiç ondan bahsetmediniz derseniz, onu da kendinizin alıp okumanızı ve hayalen o günlere Kurucan hocamızla beraber seyahat etmenizi istediğim için kitabın içeriğine hiç girmedim.

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy