Adalet Savunucusu Güzel İnsan: Av. Ömer Turanlı

Yazar Recep Atıcı
web

Güzel insanlar, gün geçmiyor ki bir ölüm haberi almış olmayalım. İster sosyal medyada, ister telefonlarımızdaki guruplarda, isterse Hizmet endeksli haber sitelerinde her gün Hizmet kervanından bir arkadaşımızın, kardeşimizin veya yakınlarımızdan birinin hakkın rahmetine kavuştuğunu öğrenmiş olmayalım. ‘Ölüm ‘hak’ elbet. Ancak ‘ayrılık olmasaydı’ sözünde olduğu gibi ölümle gelen ayrılık acısı yüreklerimizi dağlıyor. İşte dün de (05.07) yine böyle bir haberle sarsıldık.

Vefatıyla onu tanıyan insanların hüzünlendiği bu güzel insan, 1978 Bayburt doğumlu Av. Ömer Turanlı kardeşimizdi. Bizler hepimiz onu, 17-25 Aralık Yolsuzluk soruşturması ve İran istihbaratının Türkiye’deki faaliyetlerine yönelik başlatılan Selam Tevhid soruşturmasını yürüten polis müdürlerinin avukatlığı sırasında tanıdık.

web

Kendisi, 22 Temmuz (2014) Operasyonu kapsamında 17 polis hakkında yakalama kararı çıkaran mahkemenin hâkimi duruşmaya gelmeyince, Çağlayan’da yaptığı açıklamada; “Anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan geldi” demiş ve ardından şunları söylemişti: ”Dünden beri nöbetteyiz. Fakat hukuk hiç olmadığı kadar şaibe altında ve tartışılır oldu. Biz, hukuku bu kadar tartışılır hale getirmeyelim. Ülkemize yazık oluyor. Hukuk herkese, garibana, fakire, zengine de lazım. Şu an bakan çocuklarına uygulanan hukukla vatan çocuklarına uygulanan hukuk aynı hukuk değil.

Av. Ömer Beyin vefat haberini meslektaşı Av. Nurullah Albayrak, sosyal medyadan şu ifadelerle duyurdu: “Hukuksuzluklarla mücadele konusunda çok dertlenen, mağdura mazluma yardım için canla başla çırpınan, son günlerindeki görüşmelerimizde dahi mağduriyetlerin sonlandırılması için çok çalışmamız gerektiği tavsiyesinde bulunan, gerçek bir dost, özel bir arkadaş, güvenilir bir sırdaş, hakiki bir kul, gerçek bir dava adamı ve tam bir ‘Adalet Savunucusu’ çok kıymetli dostum ve dostumuz Av. Ömer Turanlı’nın dar-ı bekaya intikali nedeniyle çok üzgünüz.”

O, 1994 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1999’da mezun olmuş ve ülkemizin parmakla gösterilen avukatlarından biriydi. Çoğu insan gibi o da, ülkesini, çok sevdiği İstanbul’u, ailesini ve sevdiklerini terk etmek zorunda kaldı. Suçu, hukukun üstünlüğünü dikkate alarak avukatlık yapmak ve müvekkillerinin hakkını savunmak için mücadele etmesiydi. Başka bir ifadeyle mağdurun, mazlumun hakkını korumak için can siperane gayret göstermesiydi.

Neredeyse on yıldır, Kur’an’da ‘eyyâm-ı nahisât[1] olarak isimlendirilen uğursuz günler bütün ürperticiliğiyle Hizmet Hareketinin üzerine gelince, o da, bundan nasibini aldı ve iltica ettiği İngiltere’de 48 yaşında hayatını kaybetti. Henüz ömrünün baharında denebilecek yaştaydı. Ancak ülkemizdeki Karakuşi yargılamalar, onu gamgin etmiş ve bu yüzden akciğer kanseri olmuştu.

Hastalanınca meslektaşı Av. Nurullah Albayrak kendisini ziyarete gitmiş ve hoş beşten sonra biraz yürümüşler. Onu dinlediğinde sanki öbür aleme gitmiş, her şeyi aynel yakîn görmüş gibi rahat olduğunu görmüş. Zira, kendisi; “Çok huzurluyum, dua eden insanların dualarını gördükçe, duydukça Rabbim’e ne kadar şükretsem azdır!” demiş. Vedalaşma sırasında Av. Nurullah Bey, tedaviden sonra yeniden görüşmek istediğini söyleyince o da; “Nasip, inşallah!” demiş.

Evet, Av. Ömer Bey, adalet mücadelesini hakkıyla yerine getirdi ve vazifesini yapmış olmanın rahatlığı içinde ruhunun ufkuna yürüdü. Şimdi öncelikle avukat arkadaşlarımız ve sonra da bizler, en az onun kadar mağdura, mazluma yardım etmeye, adaleti ve hakkı savunmaya devam etmeliyiz. Şeytana pabuç giydirecek kadar tahribe kilitlenmiş Karakuşi yargıçlar, hukuku bütünüyle ayaklar altına alsalar da onun gibi erdemli insanlar, kaldıkları yerden M. Akif’in; “Halikın namütenahi adı var en başı Hakk, Ne büyük şey kul için Hakk’ı tutup kaldırmak” mısralarını kendilerine şiar edinmeli ve yerlerde sürünen Hak-Hukuk kavramlarını yeniden yerli yerine oturtmalıdır. Bu işte en büyük vazife, her zaman olduğu gibi elbette hukuk camiasına düşmektedir.

Son olarak, başta âdaleti Cenab-ı Hakk’ın Âdil ismine veren hukukçuların ve sonra da sevenlerinin başı sağ olsun. Rabbim Ömer kardeşimizi de, rahmetiyle muamele eylesin inşallah…

[1] Eyyâm-ı nahisât’ için, ‘Fussılet’ suresi 16. âyete bakınız.

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN

web

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy