Gözlerin göremediği “Göz” | Zekeriya Çiçek

Yazar Hizmetten

  “ Sizin vucut organlarınız içerisinde en kıymetlisi olan göz ve kulaklarınızın sahibi kimdir? Hangi Pazar tezgâhından ya da dükkânından aldınız? Bu çok ince ve hassas özellikteki kıymetli göz ve kulağı verecek ancak Rabbinizdir. Sizi icat edip sizi şekillendirerek terbiye veren de O’dur; bunları size O vermiştir. Öyleyse yalnız Rab O’dur. İbadet edilmeye layık olan da ancak O olabilir. ” (Sözler sh: 416)

 

Gözler insan ruhunun dışa yansıyan penceresidir. Bir ev düşünün her tarafı örülmüş üzeri kapatılmış. İşte gözleri görmeyen âmâ bir insanın durumu da her halde farklı değildir. Görme özürlü insanların idrak edebileceği böyle karanlık dünyada yaşamak kolay olmasa gerek. Ancak gözü tüm unsurlarıyla bilirsek, gözün ne kadar muhteşem bir uzuv olduğunu anlayabiliriz.

Özellikle, sivrisineğin gözünden gergedanın gözüne kadar milyonlarca hayvan türünün tümünün gözlerinde aynı sanatın görülmesi neredeyse aynı fizyolojiyle çalışması sanatkârının birliğini göstermesi açısından çok önemlidir.

Evrim düşüncesine sahip insanların monte ederek bilimsel bulgu diye ileri sürdürdükleri yapay ara form modellerinin gözlerini de bulsalardı mahcup olacaklardı. Zira hepsinin gözlerinin fizyolojisi ve anatomisi aynı olduğu görülecekti.

Gözlerimiz, zemin sağlamlığı bakımından sağ ve sol çukurlara özel olarak yerleştirilmiştir. Kameralı göz yapısındaki gözlerimiz, vücudumuzdaki tüm reseptör alıcıların %70 ini yapısında bulundurur. Gözümüzün ağ tabakasına yerleştirilmiş bu alıcılar görüntüleri algılayacak şekilde tasarlanmışlardır. İşte bu alıcılarla algılanan görüntüler, sinir hücrelerinde elektriksel impuls şeklinde görmeyle ilgili beyin bölgesine aktarılır ve orada görüntü gerçek anlamda algılanır.

Tıpkı bir biyokameradır gözlerimiz. Korumasıyla, temizlenmesiyle, beslenmesiyle, beyin bağlantısının kurulmasıyla, optik kiyazma bölümünde sağ ve sol gözden gelen görüntülerin birbirini tamamlayıp iki gözle tek görmenin sağlanmasıyla, uzak ve yakın görüntülere odaklanabilmesiyle, gündüz parlak ışıkta renkli ve loş ışıkta renksiz görebilmesiyle,  gerçekten inanılmaz bir sanat eseridir.

Burada gözlerle ihtisas yapmaya yönelik bir çalışma yapmayacağımızdan bunların teferruatını ciltler dolusu gözü anlatan ve göz sağlığı ile ilgili kitaplara havale edelim.

Evet, gözlerimiz kirpiklerden, kapakların dış ve iç anatomisine, oradan merceklerin, korneanın, gözyaşı bezlerinin, damar tabakasının ve camsı cismin yapılışında çok ince sanatın kullanıldığı anlaşılıyor.

Darvin’in arkadaşına yazdığı, ancak deşifre olmuş gizli mektubunda “Gözü düşündükçe tepem atıyor; zira gözü aktif seleksiyon düşüncemle izah etmem imkânsız.” sözünün manası anlaşılıyor.

“Gözü veren Zat, hem gözü görür, hem ince bir mânâ olan gözün gördüğünü görür, sonra verir. Evet, senin gözüne bir gözlük yapan göz­lükçü usta, göze gözlüğün yakıştığını görür, sonra yapar. Hem kulağı veren Zat, elbette o kulağın işittiklerini işitir, sonra yapar, verir.” (Risale-i Nur)

Kulaklarımız, işitme organlarımız olmakla beraber burun ve boğazla birlikte mütalaa edilir. Kulaklarımız dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç bölümde incelenir.

Dış kulakta: En dışta kulak kepçesi özel kıkırdak yapısıyla esneklik kazanmıştır. Kulak yolu kulak kepçesinin topladığı sesi kulak zarına iletmede görevli olup kulağa giren tozların toplanmasını sağlayan salgı dokusu bulundurur. Kulak zarı, mekanik etkili ses uyartısını orta kulağa aktarır.

Orta kulakta zara bitişik duran çekiç-örs-üzengi kemikleri zar marifetiyle hareket ettirilerek, sesin sıvı titreşim şeklinde nakledileceği salyangozun giriş bölümündeki oval pencere zarına iletilir. Oval pencere zarı, aldığı uyartıyla ardındaki sıvıyı titreştirir ve ses sıvı bir titreşim haline dönüştürülmüş olur.

İç kulakta: Kohlea denen zar labirentinin içinde, mekanik sıvı ses titreşimi şeklinde gelen tüm uyartıları elektriksel impulslara çevirebilen sinirlerin bağlantılı olduğu üzeri silli korti organı vardır. Sillerin sıvı titreşimden etkilenmesiyle oluşturduğu impulslar beyindeki ilgili işitme merkezinde algılanır.

Göz, kulak, deri, dil ve burun beş duyu organımızdır. Bu duyu organlarımızın bize olan mesajlarını duymamız gerekir. Duyu organlarımız çok kıymetlidir. En büyük kıymetleri de bizi Rabbimize (cc) ulaştıracak kadar mükemmel sanata sahip olmalarıdır.

Bunların hepsi şükür gerektiren nimetlerdir. Herhalde, kıymetlerini idrak edebilmemiz için kaybetmemiz gerekmez.

Hizmetten | Zekeriya Çiçek

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy