Zor günlerin kurbanı Mehmet Ali hocam | İsmet Macit

Yazar İsmet Macit

Dünyayı ahiret yamaçlarında yaşayan, saadet asrından günümüze saklanmış bir sahabe gibi müstakim ve hüsn-ü misal bir hayat yaşayan hepimizin gönlünde müstesna yer edinmiş Mehmet Ali Hocam dünya sürgününü tamamladı.

O ateş nereye düşerse düşsün yüreği büryan olan bir diğerkâm abidesiydi. Görenlerin ve tanıyanların şehadetiyle çok sevdiği Üstadının haykırdığı: “Gözümde ne Cennet sevdası var ne Cehennem korkusu. … Kur’an’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selamette görürsem Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım” hakikatinin hayat bulmuş şekliydi…

Aşere-i Mübeşşere’den olan Hz Talha bin Ubeydullah (ra) Uhud harbinde Allah Resulü’ nü (sav) sırtlayıp o kutlu mağaraya çıkaran sahabedir. Bir gün Allah Resulü (sav) onun cennet parıldayan yüzüne bakacak ve: “Yeryüzünde yaşayan bir şehit görmek isteyen Talha bin Ubeydullah’a baksın” diyecektir. Mehmet Ali Abiyi tanıyanların şehadetiyle, yeryüzünde “gönül insanı” görmek isteyen onun yüzüne bakması yeterliydi dense sezadır.

Bizim kuşak onu Samsunlu Hoca olarak tanıdı zira Hocaefendi bir vaazında ondan gözyaşlarıyla bahsederken “Samsunlu Hocam” diyordu. O Hizmetin rükünlerindendi ve fena fil hizmet olmuş âbide bir şahsiyetti…

Hocaefendi’nin arkadaşıydı. Kuruyan fidanları gözyaşlarıyla birlikte suladılar. Hizmetin ilk yıllarında ülkeyi adım adım gezerek mefkûresizlikten bunalan nesle mefkure aşıladılar. Sonra tüm dünyaya o elmas düsturları taşımak için gece gündüz koşturdular … Hizmeti omuzları üzerine bina ettiler ve dünya Mehmet Ali abiye hiç gülmedi, ömür boyu çile yudumlayan bu dertli sine hicret beldesi Almanya’dan ahirete yurduna kanat çırptı.

Dava arkadaşı Abdullah Aymaz abinin tabiriyle o Hizmet’te bir dengeydi hep çile çekmişti ve çekmeye devam ediyordu…

Hocaefendi ile mücellet kitaplara sığmayacak hatıraları vardı. ‘Omuzlardaki ağır yük’ diyerek bir hatırasını gözyaşları içinde şöyle anlatırdı: “Hocaefendi’nin arandığı dönemde bir abinin evine misafir olmuştuk. Kaldığımız odanın bir kenarında ufak bir kitaplık vardı. Bir kitap çekti ve okumaya başladı. Kitap bir çizgi romandı. Sonuna kadar okuduktan sonra bana döndü ve şöyle dedi: ‘Mehmet Ali Hocam bu kitapta bir kurtuluş reçetesi anlatılmış. Bir zalim kral tebaasından bazılarını bir kuyuya atmış. Çaresiz beklerlerken içlerinden birisi buradan bizi kurtaracak yolu biliyorum diyerek şu teklifi yapmış. İnsanlardan oluşan bir kule yapacağız ve en altta diğer insanların yükünü taşıyabilecek omuzlar olacak, onların üzerine diğerleri… derken bir çocuk bu insan kulesine tırmanıp kuyudan çıkarak bize yardım getirecek.’ Hocaefendi okuduğu hikayeyi bu şekilde özetledikten sonra bana döndü ve “var mısın Mehmet Ali Hocam en alttaki omuz olmaya” dedi.

Ve o akşam evet Hocam diyen Hizmetin Mehmet Ali Hoca’sı tüm yaşantısı boyunca en ağır yükleri omuzladı ve Hocaefendi’ye arkadaş olmanın hakkını hizmet gönüllülerinin şehadetiyle bihakkın ifa etti…

Hacalet duygusunun kristal heykeli, tam bir Anadolu beyefendisi, hafız-ı Kur’an, dertli sine, gözlerinden yaş eksik olmayan ehl-i kalp insan bugün itibariyle (11 Temmuz 2021) 1945’te Burdur’da başlayan dünya ve hizmet nöbetini tamamlayıp anlatmaktan usanmadığı ahiret yurduna ve bekadaki dostlarına doğru hicret beldesi Almanya’nın Frankfurt şehrinden yola çıktı. Ona Hizmet ve insanlık zor günler geçirirken kurban arifesinde kurban olmak sevenlerinin yüreğine ise ise içli bir ayrılık ağıtı düştü.

Şu muvakkat ayrılığın can yakan acısını hafiflet ise şair Nüveyre’nin Hz Ömer’e verdiği teselli. Hani Hz Ömer Yermük’te şehit kardeşi için: “Saba rüzgarı her sabah Zeyd’in kokusunu getiriyor” deyip ağlarmış. Şair Nüveyre bir gün; ‘ey müminlerin halifesi benim kardeşim senin kardeşin gibi şehit olarak göçseydi ona hiç ağlamazdım’ demişti.

Hz Ömer derdi ki: “Hayatımda bana en büyük teselliyi Nüveyre vermiştir..”

Evet ayrılığın ateşte kızdırılmış oku yüreklerimizi yangın yerine çevirse de, adeta Mehmet Ali Hocamın cenazesi hizmete gönül vermiş tüm evlerden en yakınlarının cenazesi çıkıyor gibi kalpleri acıdan bir yumruk gibi dövse de tesellimiz Nüveyre’nin Hz Ömer’e verdiği teselli ki Mehmet Ali Abi sahabevâri yaşantısı ile on binlerce insana örnek olmuş ve nezih yaşantısını hicret beldesinde tamamlayarak Rabbisine yürümüştür.

Başta Hocaefendi olmak üzere tüm Hizmet gönüllülerinin başı sağolsun!

 

Hizmetten | İsmet Macit

 

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy