Yılmayın, sinmeyin, tökezlemeyin! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Yazar Editör

“Bir bahçe ki görmezse terbiye-tımar / Çalı-çırpı sarar, hâristan olur!” Birkaç asırdan beri terbiye görmeyen bağ ve bahçe, çalı-çırpının sardığı bir hâristana dönmüştür. Fakat bu koskoca hâristan, Cahiliye döneminde olduğu gibi, O’nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) o tertemiz solukları ile birden “bağistan”a döner, “bostan”a döner, “gülistan”a döner. Bunlar, Zengi Türklerinin yazdıkları Farsça kitapların adları. Evet, dünyanızın yeniden öyle bir bağistan olmasını istiyorsanız, bence şart-ı âdîdir insanın O’na teveccühü.

“Tecellâ-yı cemalinden Habîbim nevbahar âteş / Gül âteş, bülbül âteş, sümbül âteş, hak ü hâr âteş.” Sineler, O’nun muhabbeti ile bir ateş gibi. Bu sözler, Es’ad Efendi hazretlerinin. Sineler, O’nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) sevgisi ile, aşkı ile bir kor gibi yandığı zaman, O, o yangını söndürmek için gelir. Ve gözlerinizden bir dönemde hüzün yaşları dökülmesine mukabil… Dökün onu da, o hüzün gözyaşlarını da dökün; çünkü bela ve musibet ateşini söndürecek, odur. Ondan sonra da sevinç gözyaşları dökersiniz. Sizden sonra gelecek nesiller adına o hâristan, bağistan olarak devam eder, Allah’ın izni ve inayetiyle. Tereddüdünüz olmasın!..

Ye’se düşmeyin; “Yeis, mâni-i her kemaldir!” diyor Çağın sözcüsü. Mehmet Akif de, “Ye’s öyle bataktır ki; düşersen boğulursun. / Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun! / Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar; / Me’yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar.” der. Gerçi onun dediği bazı şeylerden dolayı da bazen insanın içinde yeis hâsıl olabilir. Ezcümle: “‘Ne gördün, Şark’ı çok gezdin?’ diyorlar. Gördüğüm: Yer yer, / Harap iller; serilmiş hânümanlar; başsız ümmetler // Yıkılmış köprüler; çökmüş kanallar; yolcusuz yollar; / Buruşmuş çehreler; tersiz alınlar; işlemez kollar / … / Geçerken, ağladım geçtim; dururken, ağladım durdum; / Duyan yok, ses veren yok, bin perişan yurda başvurdum.” Başka bir yerde de şöyle diyor: “Kendi feryadımdır ancak ses veren feryadıma! / Kimseler yok âşinâdan, yârdan hâli diyar. / ‘Nerde yârânım?’ dedikçe ben, bülent âvaz ile.. / ‘Nerde yârânım!’ diyor vadi, beyâbân, kühsâr…” Bu, zannediyorum, bizim gibi uykuya dalmış insanları uyarmaya matuf bir ezan sesi!.. Öyle deyin!

Öyle bir Sultan’a teveccüh… Eğer maruz kaldığınız/kaldığımız/kalınan bu belâ ve musibetler, bizi O’na döndürüyorsa, öyle bir teveccühe vesile oluyorsa, bence o bela ve musibetleri dahi takdir ile karşılamak lazım. Ama zinhar, sakın tasalanmayın, kederlenmeyin!.. لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللهَ مَعَنَا “Hiç tasalanma, şüphesiz Allah bizimle beraberdir!” (Tevbe, 9/40)Eğer o Peygamber’e yardım etmezseniz, siz de biliyorsunuz ki, Allah O’na hep yardım etmiştir. Hatırlayın ki, o bildiğiniz kâfirler O’nu Mekke’den çıkarmışlardı da, sığındıkları mağarada iki kişiden biri iken, (kendisini takip edenler mağaranın ağzına kadar geldikleri esnada O, hiçbir endişeye kapılmadan, Allah’a tam bir teslimiyet ve tevekkül içinde) yanındaki arkadaşına, ‘Hiç tasalanma, Allah bizimle beraberdir!’ diyordu. Allah, sekînesini (iç huzur ve güven kaynağı rahmetini) daima O’nun üzerinde tuttu; O’nu sizin görmediğiniz ordularla destekledi ve küfredenlerin davası ve düşüncelerini alçalttı. Allah’ın Kelimesi ve davası ise, zaten her zaman yücedir. Allah, izzet ve ululuk sahibi, her işte üstün ve mutlak galip olandır; her hüküm ve icraatında pek çok hikmetler bulunandır.” (Tevbe, 9/40) Zulmedenlerin dava ve düşüncelerini alçalttı; siyasilerin iddia ve ifadelerini alçalttı; Allah’ın Kelimesi ve davası ise, zaten her zaman yücedir. Zâlimin, kâfirin, size zulmeden insanların diyecekleri/edecekleri şeyler, ayakaltındaki çer-çöp gibi şeylerdir.

Yılmayın, sinmeyin, tökezlemeyin, düşmeyin, sarsılmayın!.. Ha, “sarsılma” olabilir; mü’min, sarsılsa da ebedî yuvarlanmaz, kapaklanmaz; çünkü imanı var, iman gibi sütunlara dayanıyor o. Hele o sütunlardan en önemlisi veya tam sütun, mutlak sütun Hazreti Rûh-u Seyyidi’l-Enâm ise!.. بُشْرَى لَنَا مَعْشَرَ اْلإِسْلاَمِ إِنَّ لَنَا * مِنَ الْعِنَايَةِ رُكْنًا غَيْرَ مُنْهَدِمِ Müslümanlara muştular olsun, öyle bir Sütun’a dayanmışlar ki, bunu İsrafil’in sûru bile deviremez! Evet, İsrafil’in sûru bile deviremez!.. Bence O’na dayanın, O’nu peygamber olarak, “gâye ölçüsünde bir vesile” sayarak O’na dayanın!.. Gâye ölçüsünde… Öyle olmasa, Allah, لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ der mi? Nâm-ı Celîlini (celle celâluhu), O’nun nâm-ı celîli (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile birleştirir mi? Gâye ölçüsünde bir vesile… O’na (sallallâhu aleyhi ve sellem) teveccüh edersiniz, o vesile sayesinde Hakk’a teveccüh etmişsiniz demektir. O’na (celle celâluhu) teveccüh eden de, ebediyen haybet ve hüsran yaşamaz!..

Bu video 07/01/2018 tarihinde yayınlanan “O’NUNLA DİRİLİŞ VE MEDRESE-İ YÛSUFİYE’DE YÜKSELİŞ” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamını burada : :http://herkul.org/bamteli/bamteli-onu…

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy