Misafir Kalemler Ümidin Solukları (2): Tutuştur Baharı! | Selim Gül Hizmetten04/10/20240265 Görüntüleme Kanatlan geç uçarak bütün uçurumları.! Hiç durma yürü ardından kutlu rehberlerin.! BoÅalsın ötelerde boÅalacak terlerin, AteÅinle kıÅı erit, tutuÅtur baharı.! Kanatlan geç uçarak bütün uçurumları.! Yukarıdaki bu mısralar 1998 Mayıs ayında Sızıntı Dergisi vesilesiyle takipçilerine ulaÅır. âÃmidin Soluklarıâ baÅlıklı bu Åiir, esasında bir ümit bestesidir ve tamamı Kırık Mızrap kitabından okunabilir. Zahiren bilinen kıssalar tekrar okunduÄunda ya da dinlendiÄinde bıkkınlık vermemesi ve yeni mesajlar duyulabilmesi için, bunlara farklı bir açıyla bakmak gerekir. DinlediÄimiz, bildiÄimiz hadiseleri, bir de ümit penceresinden birlikte seyredelim. Neydi peki ümidin manası? Ãmit, bütün yollar tıkandıÄında Rabbimizin bize bir fereç ve mahreç göstereceÄine inanmaktı. Hz. Musa’nın arkasındakiler Kızıldeniz ile Firavun arasında kalınca “Eyvah!” dediler. Böylesi bir durumda dahi “Rabbim benimledir ve O muhakkak ki bana kurtuluÅ yolunu gösterecektir!” (26/62) ümit meÅalesini yakabilmekti. Ãmit, sıdk idi.. sabırdı.. Hz. Ka’b bin Malik ile iki arkadaÅı gibi sarsılsalar da, dostlar ve akrabalar mesafe koysalar da, dünya bütün geniÅliÄine raÄmen sıktıkça sıksa da, Hz.Bâsıt’ın kapısında sebat etmekti. Ãmit, VahÅi için karanlıkta kalmıŠkalbini aydınlatan “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz…” (39/53) mucize beyandı. Yemame’de Müseyleme’nin sinesine Uhud’tan kalma mızraÄını sapladıktan sonra, O’nun (sav) manevi huzurunda “Artık sana görünebilir miyim Yâ Resûlullah?â recasıyla vicdanında duyduÄu huzur ve inÅirahtı. Ãmit, Hz.Cibril için güvenilirliÄinin vahy-i semavi ile tesciliydi.. “Ruhu’l-Emin” hitabıydı. Ãmit, yol arkadaÅlarıyla beraber olup, ayrılmamaktı. Ãünkü kopan, kokardı. Evet, Allâmüâl-Guyûb’un vazifelendirdiÄi zikir meclislerini gezen seyyar meleklerin, “Yâ Rabbi, onların içinde birisi vardı ki, esas gayesi Seni anmak deÄildi. O oraya dünyevî bir gaye için gelmiÅti.” tesbitine raÄmen Hz.Kerim’in “Onlar öyle bir toplumdur ki, onların arasında bulunan onlara verilenden mahrum edilemez.” engin fazlı ve keremiydi. Ãmit, kırk yıl Åakiler defterinde görünenleri saidlere çeviren, Hakkın kapısındaki vefalı bekleyiÅti. Ãmit, Rabbimize karÅı fevkalâde hüsnü zan içinde olmaktı. Günahları hasenatından aÄır gelen bir kulun -Ä°lahi adalet gereÄi- zebaniler tarafından Cehenneme götürülürken bile, dönüp dönüp gazabının önündeki Oânun ilahi rahmetine bakmaktı. Ãmit, samimi dualar, yakaran gönüllerdi. Efendimizâin (sav) haber verdiÄi maÄarada mahsur kalan isimleri meçhul o üç ihlas abidesi genci hatırla.! Düne kadar açık, Åimdilerde ise hizmete kapalı kapıların tekrar açılması için, ihlaslı amelleri dua buketleriyle Rabbe arz etmekti. Ãmit, geriye dönmemekti. Zafere deÄil sefere kilitlenmekti. Genç komutan strateji gereÄi gemileri yaktırır. Kuvvet dengesi kat kat aleyhlerinedir. Bazı askerlerinin, “Deniz ile düÅman ordusu arasına sıkıÅtık kaldık, ne yapacaÄız Åimdi..” bezgin bakıÅları arasında, atını mahmuzlayıp âAskerlerim! Ãnünüzde derya gibi bir düÅman, arkanızda düÅman gibi bir derya var. Ya kaçacak, arkadan vurulacak ve alçakça öleceksiniz veya savaÅarak muzaffer olacak ve Allahâa kavuÅacaksınız.â diyen Tarık bin Ziyad gibi kükreyebilmekti. Ãmit, hedefleri ve idealleri uÄruna gerektiÄinde sevdiklerini ve dahi kendisini feda edebilmekti. Evet, Fatih Sultan Mehmet gibi, elli gün süren ve bir türlü netice alınamayan kuÅatmadan sonra atını denize sürerek, “Ä°stanbul, ya bugün ben seni alırım, ya da sen beni!” diyerek pes etmeyip, Ulubatlıâsını, askerlerini ve tebasını yeniden fethe kilitleyerek çaÄa imzasını atabilmekti. Ãmit, hizmette önde, ücrette gerilerin gerisinde olmaktı. Romalı Katon gibi, zafer sonrası Åehre girerken, kumandanlıÄı krala teslim edip, “Ben milletime hizmet için savaÅmıÅtım, Åimdi vazifem bitti, köyüme dönüyorum.” diyerek kendini fethedebilmekti. Ãmit, sürgüne gönderildiÄin Barla’nda küfrün belini kırmaktı. Bediüzzaman gibi, âTarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizinle konuÅuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kıÅta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Åimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır.â bahar türkülerini kıÅta besteleyebilmekti. Ãmit, tâ baÅtan bu peygamberler yoluna ââdavam!ââ derken, en aÄır Åartlarda dahi yüce idealleri uÄruna hizmete devam edebilmeyi göze almaktı. Evet, “..Müesseseleri yıkılıp plânları bozulduÄu ve birliÄi daÄılıp kuvvetleri târumâr olduÄunda fevkalâde inançlı ve ümitli..” prensibini hazmedip, çekilen çile ve ızdırabı bahar neÅidesi bilmekti. Ãmit, Anadolu’da gözyaÅlarıyla mayalandıktan sonra, bütün yeryüzüne çalınan, rengarenk altın nesildi. Ne mutlu ümitli yazanlara.! Ãmitli okuyanlara.! Ãmitli dinleyenlere.! Ãmidi azık yapanlara.! Ãmitli yaÅayanlara.!