Teheccüd namazı ihmal edilmemelidir | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Yazar Editör

Bugüne kadar bazıları aksatmış ise, teheccüd namazını ihmal etmemeliler. “Çün gündüz olursun nice ağyâr ile gafil / Ko gafleti, Dildar’dan -bari- utan gecelerde! // Az ye, az uyu, hayrete var, fânî ol / Allah’ı bul, ol O’na mihman gecelerde.” İbrahim Hakkı’dan bazı değişikliklerle ifade ettim. O gecenin karanlığında -esasen- senin aydınlık anlarındır; çünkü karanlıkta da her şeyi gören, sana şah damarından yakın Birisi vardır. Başını yere koyup içini döktüğün zaman, işte O (celle celâluhu), hadîsin ifadesiyle, “Semâ-i dünyaya teveccüh buyurur.” “İner” sözüyle ifade ediliyor; manası, murad; müteşâbih bir beyan, bu. “Semâ-i dünyaya iner: İstiğfar eden yok mu, dua eden yok mu?!.” Sanki sen, o halinle dua ediyorsun, istiğfarda bulunuyorsun, “Allah’ım, Sen!” diyorsun O’nun beklentisine; o mevzuda “intizâr-ı Kudsiyesi”ne diyeyim, “intizâr-ı Kudsiyesi”ne: “Ben varım yâ Rabbi!” diyorsun. Gece, yumuşak döşekten uzaklaşıyorsun. Geceleyin yanları yataklardan uzaklaşır; bir yandan (celâlinden) endişe, öte yandan (rızasını) ümit ederek Rabbilerine yalvarırlar.”

İkincisi de bu türlü yerlerde bir araya geldiğimiz zaman -benim şu anda yaptığım gevezelik gibi değil, belki söylenen sözlerin muhtevası itibarıyla- birbirimizi rehabilite etmemiz lazım. İmmün sistemini güçlendirmemiz lazım. Kuvve-i maneviyeleri takviye etmemiz lazım. İşi evirip-çevirip sohbet-i Cânân’a getirmemiz lazım. Allah’a bağlamamız, Rasûlullah’a bağlamamız, Bû Bekr u Ömer u Osman u Ali’ye, sahabe-i kiram efendilerimize, Peygamberân-i ızâma bağlamamız lazım.

Düşünün ki Kur’an-ı Kerim’de enbiyâ-ı ızâm, Kur’an’ın “tasrif” dediği üslupla, belki yüz yerde, farklı şekilde, farklı üsluplar ile zikrediliyor. Demek, farklı pozisyonlar oluyor; “Bu defa şu üslup ile bir reçete!.. Ey Habib-i Zîşân’ım! Muktedâ-bih olman itibarıyla, Sana söylüyorum ama meseleyi -Kızım, sana söylüyorum; gelinim, sen anla!- arkandakiler anlasınlar! Madem Senin arkanda el-pençe divan duruyorlar, Ben, Sana diyorum ama onlar anlasınlar, sözüm onlaradır!” diyor, değişik tasrifler ile sürekli rehabilite ediyor Allah (celle celâluhu). Tekrârât-ı Kur’aniye’de, Hazreti Pîr’in ifadelerine bakmak lazım; tekrar ediyor, tekrar ediyor. Tekrârât-ı Kur’âniyeyi, oryantalistler, tenkit mevzuu yapıyorlar; oysaki o Hazret, onu Kur’an-ı Kerim’in ayrı bir mucizesi, bir kerameti, Kur’an’da Allah’ın insanlara ayrı bir ikramı olarak gösteriyor.

Evet, oturup kalktığımız her yerde, insanları rehabilite etme adına, moralize etme adına, sürekli birbirimizi takviye etmeli, baş başa vermeliyiz, Allah’ın izni ve inayetiyle. Öfkelenme, çırpınma, dövünme yerine, o türlü durumlarda şeytan nasıl pozisyon değerlendiriyor, biz de o pozisyonları “Burada, şimdi şunu değerlendirmek lazım!” deyip değerlendirmeliyiz.

Burada, min gayrı haddin şunu da ifade edeyim: Sizin Kıtmîr’iniz; yirmi tane rahatsızlığım var; evet, yirmi tane. Ama gördüğünüz gibi, mesela burada bakın bana, hiçbir şey yokmuş gibi konuşuyorum. “Bu adam yirmi yaşındaki gibi konuşuyor!” diyebilirsiniz, oysaki onun dört katı. Ve şimdiye kadar da dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Hep ömrüm sıkıntılar içinde geçti. Talebeliğim de öyle, darbeler ile de öyle; her defasında her darbe, tankın paletleri gibi gelip benim üzerimden geçti. Fakat gördüğünüz gibi, böyle…

Neden? Bu, kendi kuvve-i maneviyemin, immün sistemimin güçlülüğü değil. Fakat, hakkım yok sizin kuvve-i maneviyenizi kırmaya!.. Burada elimden geldiği kadar, Allah’ın izni ve inayetiyle, iradenin hakkını vererek, bir moral insanı gibi… İnşaallah hakikatini de Cenâb-ı Hak lütfeder. Bir yönüyle sizin morallerinizin bozulmamasına çalışacağım, Allah’ın izni ve inayetiyle. Cenâb-ı Hak, emanetini alacağı âna kadar da bu mevzuda aynı tavrı sergilemeye kararlıyım. Cenâb-ı Hak, beni, dediğim, ettiğim, düşündüğüm şeylerde yüz üstü bırakmasın!.. (Âmin). Yolundakileri yüzüstü bırakmasın!.. Bırakmaz; şimdiye kadar bırakmadığı gibi, bırakmasın!..

“Ey kalbleri evirip çeviren Allahım! Benim kalbimi dininde sabitleyip perçinle!.. Ey kalbleri halden hale koyan Rabbim, kalblerimizi ibadet ü tâatine yönlendir!.. Yâ Hayy, ya Kayyûm (gerçek hayat sahibi ve kâinatı ayakta tutan), rahmetin hürmetine Sen’den yardım diliyoruz; her halimizi ıslah et ve göz açıp kapayıncaya kadar -hatta ondan daha az bir süre- olsun bizi nefislerimize bırakma. Bizi mahlûkatından herhangi birinin, politikacılar, sivil halk, istihbaratçılar, hukukçular, emniyet görevlileri ve her türlü şeytan avenesinden herhangi bir kimsenin merhamet(sizliğ)ine de bırakma!.. Dualarımızın kabul edilmesine en büyük vesile olarak gördüğümüz Rasûl-i Ekrem aleyhissalâtü vesselam Efendimiz’e, temizlerden temiz nezihlerden nezih aile fertlerine ve ashabına salat ü selam eylemeni dergâh-ı uluhiyetinden diliyoruz Rabbimiz!..”
Bu video 28/01/2018 tarihinde yayınlanan “MUSÎBET ZAMANI İMTİHANLARI” isimli bamtelinden alınmıştır. Yayının tamamını buradan izleyebilirsiniz:http://herkul.org/bamteli/bamteli-mus…

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy