Allah niçin kullarını bir yaratmadı? | Sorular ve Cevaplar

Yazar Hizmetten

SORU: Allah niçin kullarını bir yaratmadı? Kimini kör, kimisini topal olarak yarattı?

CEVAP: Allah mülk sahibidir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Evvela, kimse O’na karışamaz, O’nun icadına müdahale edemez. Senin zerratını yaratan, terkibini düzenleyen Allah’tır. İnsani hüviyeti bahşeden Allah’tır. (cc) Sen daha evvel bir şey vermemişsin ki, O’nun karşısında hak iddia edesin. Eğer mukabilinde Allah’a bir şey vermiş olsaydın, «bir göz verme, iki göz ver» demeğe belki hak kazanırdın. İki el ver bana, bir el verme» demeğe; «Niye iki tane değil de bir ayak verdin?» diye itiraz etmeye hak kazanırdın. Sen Allah’a (cc) bir şey vermemişsin ki, -Hâşâ ve Kella- Allah’a adaletsizlik isnadında bulunasın. Haksızlık ödenmeyen bir haktan gelir. Senin ne hakkın var ki, yerine getirilmedi de haksızlık irtikâp edildi, diyesin.

Allah-u Teala hazretleri seni yokluktan çıkarıp var etmiş; hem de insan olarak… Dikkat etsen senin dununda birçok mahlûkat var. Onlara bakıp nelere mazhar olduğunu düşünebilirsin.

İkincisi Cenabı Allah bazen insan’ın ayağını alır, onun karşılığında ahirette pek çok şey verir. Ayağını almakla o kimseye aczini zaafını, fakrını hissettirir. Kalbini kendisine çevirir ve o insanın duygularında inkişaf başlatırsa, çok az birşey almakla, pek çok şeyler vermiş olur. Demek ki, bu ona Allah’ın lütfunun ifadesidir, Tıpkı şehit etme gibi… Bir insan muharebede şehit olur ve mahkeme-i Kübra’da, Allah’ın huzurunda, Sıddıkların, salihlerin gıpta edeceği bir makama yükselir. Onu gören başkaları «Keşke Allah bizi de harp meydanında şehit ettirseydi» derler.

Binaenaleyh, böyle bir insan çok şey kaybetmiş sayılmaz. Belki aldığı şey ona nispeten çok daha büyüktür. Çok nadir olarak bazı kimseler bu mevzuda küskünlük, kırgınlık, bedbinlik ve aşağılık duygusu ile inhiraf etse bile, pek çok kimselerde bu kabil eksiklikler daha fazlı Allah’a teveccühe vesile olmuştur. Haşarat-ı Muzırra nevinden bir kısım kimselerin bu meseleyi serişte etmelerine bakılmaz. Bu mevzuda esas olan keyfiyettir.

SORU — Cenabı Hak bizim bu dünyada nasıl hareket edeceğimizi biliyor. Emirlerine uyup uymayacağımızı da biliyor. İmtihana ne lüzum görüyor da bizi dünyaya gönderiyor?

CEVAP — Evet Allah nasıl hareket edeceğimizi biliyor, bununla beraber imtihan ediyor ve bizi imtihan etmek için dünyaya göndermiş. Burada yüklediği vazifeleri yaşayarak tekâmül edeceğiz. İstidat ve kabiliyetlerimiz inkişaf edecek. Evet, O bizi yaratırken tıpkı madenler gibi yaratmış. Bakır madeni, kömür madeni, demir madeni, altın madeni, gümüş madeni…

Tezahür-ü Rububiyet için yapmış, Allah bunları… Nasıl bir sanatkârın mimari işleri, sanatkârlığı, tezyinat işleri olur ve bu sanat eserlerini sergilemek arzu eder, aynen bunun gibi Cenabı Hakkın da birçok isimleri ve bunların tecellisi sanatları vardır. İşte bu çeşit çeşit sanatlarını nazargah-ı enama arz etmek için, bu meşhergahı açarak izhar buyuruyor.

Daha açık ifadesiyle, kömürde isimler nasıl tecelli ediyor, demir madeninde, altında, gümüşte nasıl kendisini gösteriyor… Sonra insanın müdahalesi ile som altında, som gümüşte, mamul demirde nasıl tecelli ediyor… Ve bir adım atmakla, kömürün elmas olmasında nasıl kendisini gösterdiğini bizim nazarımıza arz etmek için Allah (cc) çeşitli derece ve kademelerde isimlerinin cilvelerini sergilemiş. Böylece, kendisini tam tanıyabilmemize, tam bir fikir edinmemize imkân vermiş. Evet, herşeyi yapan O. Hem her şeyde binlerce meyve verdirerek…

Bu arada ne oluyor? İnsanlar tasaffi ediyor, cennete ehil hale geliyorlar. Yani maden demir oluyor, maden altın oluyor, maden gümüş oluyor. Efendimiz (sav) hadis-i şerifte öyle buyuruyor:

“İnsanlar tıpkı maden gibidir. Cahileyede hayırlı olan, İslamiyet’te de hayırlıdır.” Yani cahiliyede izzetli onurlu Ömer; İslamiyet’te de vakı1ı, ciddiyetli, gönül sahibi, azametli ve aziz ÖMER… Birinde insanlara musallat, onlar üzerinde sulta kurma sevdasında bir Ömer; öbüründe tevazu kanatları insanların ayağının altında, fakat kâfirlere, facirlere karşı azim, cesim bir Ömer görüyoruz. Cahiliye devrinde nasılsa, İslamiyet’te de öyle… Onun için atak, canlı, kanlı insanlar görürüz de, ne kadar arzu ederiz müslüman olsunlar… Neden? Çünkü cahiliyede aziz olan, imanda sonra da aziz olacak. Efendimiz (sav) buyuruyor: «İnsanlar madenler gibidir.» İslam bu madeni ele alır. Yoğurur, olgunlaştırır, som hale getirir. Sahabe som altın haline gelmişti… Sonra değer ve ayar düşmüştür. 22 ayar, derken 21, 20, 18, 17, 15 ayar… Yirminci asırda müslümanlar arasında 1 ayara kadar düşenlerde oldu… Evet, o kadar cürufu, züyufu fazlalaşmış bir asır…

Demek ki biz, dünyada imtihana tabi tutuluyoruz, tasaffi edelim diye… Bu arada Allah (cc) ne yolla safileşeceğimizi da, bizi imtihana tabi tutuyor. –Hâşâ O bilmediği şeyi bizden öğrenmek için değil… Bu arada bir de, bizi bizimle imtihan ediyor. Evet, biz kendimizle imtihan oluyoruz.

Biz cehdettik mi? Say ettik mi? Tasaffi etme yolunda bulunduk mu? Demir madeni iken, demir olma; altın madeni iken, altın olma sevdasına tutulup yoluna girdik mi? Eğer böyle bir gayretimiz varsa, bunlar yazılıyor. Böyle bir hareket ve cehdimiz varsa, hep kaydediliyor. İşte biz bunlarla kendi kendinizi imtihan edip Huzur-ü Kibriya’ya kendi durumumuzla çıkacağız. Kur’an-ın ifade ettiği gibi “O gün elleri ayakları – ilave edelim, gözleri, kulakları, dilleri, dudakları – aleyhlerinde şahadet edecek.” Bunu biliyorsan sen kendinle imtihan oluyorsun… Allah (cc) senin durumunu .-hâşâ- öğrenmek için imtihan etmiyor. Bilakis seni sana gösteriyor ve göstermek için de imtihan ediyor.

SORU:— Allah kelimesi ile Tanrı kelimesi arasında nasıl bir fark vardır?

CEVAP — Bizim eski atalarımız müslüman olmadan önce yaratıcı bir zata inanıyorlardı. Kendilerine göre, değişik tanrılara inanıyorlardı. Buna kendi lehçeleri ile «Tengri» diyorlardı. Sonra biraz incelik kazandı ve tanrı şeklini aldı. Bu, mabut demektir ve Arapçadaki «ilah »’ın, Fransızcadaki «Diyo»’nun, Farsçadaki «Huda»’nın karşılığı olan bir kelimedir. Ama hiçbir zaman, Cenabı Hakkın bütün Esma-i Hüsnasını cami, İsmi Zat olan Allah kelimesinin karşılığı değildir. Allah dendiği an bütün kâinatta tecelli eden isimleriyle bir zat-ı Ecelli Ala akla gelir. Allah’ın manası odur. Mabud-u Mutlaktır. Halık-ı Mutlaktır. Maksudu Mutlaktır. Bezzak-ı Mutlaktır. Bari-i Mutlaktır. Cemil-i Mutlaktır. İla ahirihi… Esma-i Hüsna’yı cami Allah kelimesinde böyle umumi bir mana anlaşılır ve bu itibarla Allah’ın (cc) ismi hassıdır. Allah dendiği an Mabudu Mutlak anlaşılır, Vacib-ul Vücut akla gelir. Ama tanrı dendiği zaman yunanlının aklına Zeus gelir. Mısırlının Apis Boğası ve Hintlilerin aklına da kendi inekleri… Demek tapılan şeyler, tanrı kelimesi ile akla gelirken, Lafza-i Celil olan Allah kelimesi Vacib-ül Vücud’un ismi hassı olarak sadece o Esma-i Hüsna sahibi Zat-ı Zülcelal’i akla getiriyor. Onun için bir insan, tanrı demekle gerçi dinden, yoldan çıkmaz ama tanrı kelimesini Allah yerinde kullanırsa, maksadını anlatamaz ve hata etmiş olur. Tanrı, ilah kelimesi yerinde kullanılabilir. Hudi, Diyo ve God yerinde kullanılabilir. Fakat Allah yerinde değil… O, Cenabı Hakkın Zatının has ismidir, onun için «LA İLLAHE İLLALLAH» diyoruz fakat «La Allah’a illallah» demiyoruz. Evveli ilahlar tanrılar ne varsa hepsi nefyediliyor, sonra da ispatta Mabudu Mutlak, Allah getiriliyor; sadece Allah vardır, deniliyor.

Mevlit yazan Süleyman Çelebi, bu hususu çok güzel tefrik ederek (Birdir Allah andan artık tanrı yok) deyip her iki kelimenin yerini tayin ve tespit etmiştir.

Muhakkak bir insanın ağzından tanrı kelimesi çıktığında hemen reaksiyon göstermemeli. O adamın maksadına bakmalı, (Allah) yerinde o manayı kullanmışsa tatlıca ikaz etmeli.

M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy