Rahmet mevsimi: Üç aylar yaklaşıyor

Yazar Editör

Üç aylar deyince hemen aklımıza, mübarek bir zaman dilimi gelir. Bu mübarek zaman dilimine çok az bir zaman kaldı

Üç aylar deyince hemen aklımıza, mübarek bir zaman dilimi gelir. Bu aylar, Receb, Şaban ve Ramazan aylarıdır. En kıymetli ay, 1000 ayın (yaklaşık 84 yıllık ömrün) meyvesini, sevabını ve faziletini içinde barındıran Kadir gecesinin bulunduğu Ramazan ayıdır. Dolayısıyla, Receb ve Şaban ayları, bu en faziletli ay ve gece için birer hazırlık mahiyetindedir.
Allah, hem günahlarımızdan arınalım, hem de kalb ve ruh dünyamızda inkişaflar yaşayarak yeni yeni manevi alemlere açılalım diye bizlere bazı fırsatlar vermiştir. Cuma günü, bayram günleri ve üç aylar da bu fırsatlardandır.
Üç aylar, bırakmak istediğimiz kötü adetlerimizi bırakma, kazanmak isteyip de bir kazanamadığımız güzel hasletleri kendimize mal etme adına sunulmuş bir imkândır. Çünkü bu aylarda, herkes derecesine göre eline diline sahip olmaya, gönlünü kin, nefret ve düşmanlıklardan arındırmaya çalışır. Böyle bir ortamda, insanın kendini kontrol etmesi daha kolay olur.
Kötülüklerden tamamen arınmak ve güzel hasletleri tabiatımızın bir yanı haline getirmek için belli bir süre gerekir. Büyüklerimiz bu süreyi, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in hadislerinden yola çıkarak asgarî 40 gün olarak tayin etmişlerdir. Dolayısıyla, 90 günü içinde barındıran üç aylarda, kendimizi iki defa 40’ar gün deneme imkânına sahibiz.
Üç aylar kalp ve gönülle yaşanması gereken aylardır. Bu ayda herkesin alacağı bir nasib vardır. Dolayısıyla da hiç kimse ümitsizliğe kapılmadan, gönlünü, sinesini bu ayda yağacak nimet yağmuruna açmalı ve şükürle coşmalıdır.
Receb ayının başında kutlanan Regâib gecesi, ayların sultanı Ramazan Ayı’nın bir müjdecisidir. Manevi alemlere açılmak için bir provadır. Yirmi küsur gün sonra gelen Mirac, gök kapılarının açılmaya başlamasını temsil eder. Beraat ise bu kapıdan gelecek olan kurtuluş müjdeleriyle gönüllerimize seslenir. Kadir gecesine gelince, üç aydan beri rahmet, lütuf ve mağfiret kapılarını vuran kadirşinas dilencilere, bu kapıların ardına kadar açılması demektir.
Bu aylarda, bol bol tevbe ve istiğfarda bulunulmalı, Kur’an’la daha fazla meşgul olunmalı, nafile ibadetlere hız verilmeli, kaza namazları kılınmalı, duaya çok ehemmiyet verilmeli, adeta bütün saniyelerimiz dua ve istiğfarla süslenmelidir. Ayrıca, muhtaçlara, öğrencilere, hastalara, yaşlılara ve Allah yolunda hizmet edenlere yardım ve dualarımızı esirgememeli, ayların Sultanı Ramazan ayına, onların da mutlu bir şekilde girmelerini temin etmeliyiz.
Üç aylar başladığında Peygamber Efendimiz şöyle dua etmiştir. “Allahım, Receb ve Şaban’ı hakkımızda maddi manevi berekete vesile eyle ve bizi Ramazan ayına ulaştır. Amin.”
Allah, üç aylardan en üst derecede istifade eden ve Ramazan Bayramına ulaştığında büyük bir manevi kârla sevinen kullarından eylesin.
ÜÇ AYLARI DEĞERLENDİRME
“Ey iman edenler! Sizi gayet acı bir azaptan kurtaracak, üstelik size çok kârlı bir ticaret sağlayacak bir iş bildireyim mi? Allah’a ve elçisine inanır, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla mücahede edersiniz. Eğer bilirseniz bunu yapmak sizin için çok hayırlıdır.” (Saf Suresi, 61/10-11)
Evet, bizlerin bu dünyaya gelmemizin esas gayesi, bu ayeti kerimede bildirilen o güzel ticareti yapıp, ardından bu yaptığımız ticaretin meyvelerini devşirmek üzere ahirete gitmektir.
Yani bizler sahip olduğumuz imkânları Allah yolunda kullanacağız; O’na ibadet edecek, O’nun emir ve yasaklarını yerine getirecek ve O’na hakiki kul olma yollarını araştıracağız. Zaten bir Müslüman için de bundan daha büyük bir şeref ve paye yoktur. Diğer yandan, şu kısacık ömrümüzü Rıza-ı İlahi’yi kazanma yolunda harcayıp onunla ebedi mutluluğu kazanmak gibi bir yüce gayeyle karşı karşıya bulunuyoruz. Fakat dünya bütün fitnesiyle karşımıza dikilip bizi kendine çağırdığından ve nefis ve şeytan gibi iki düşmanınız bulunduğundan fakat buna karşılık bizler gayet aciz ve zayıf olduğumuzdan dolayı her zaman istikametimizi koruyamıyor, her an duru kalamıyor ve kulluk kulvarında sürekli gel-gitlere maruz kalıyoruz. O halde ne yapmalıyız ki, yaptığımız ibadetlerimizin sevabı katlanarak bize geri dönsün, ömür dakikalarımız bire yüz, bire yedi yüz ve daha fazla veren başaklar gibi ahiret hesabına semere versin ve işlediğimiz hata ve günahlarımız affolunsun!?
Yenilenme Zamanı
İşte bütün bunlar için Rahmeti Sonsuz Rabbimiz, bizlerin önüne, değerlendirildiğinde şu fani dünyayla ebedi hayatları peyleyebileceğimiz, günahlardan arınıp tertemiz bir gönül iklimine ulaşacağımız, her anında yudum yudum huzur içeceğimiz üç aylar gibi bereketli bir zaman dilimi koymuştur. Yeni bir aşk ve şevkle ibadete koşacağımız, Allahımızı, Peygamberimiz’i, Kur’ânımızı, dinimizi yeniden tanıyacağımız, tanıyıp seveceğimiz, birbirimizi tekrar bir kere daha sımsıcak duygularla kucaklayacağımız bir zaman dilimi.. geçmişin muhasebesini yapıp ümitli geleceğe yelken açacağımız, kendimizi kontrol ederek, içimizi keşfetme yolculuğuna çıkabileceğimiz bir zaman dilimi.. yersiz hırsları, anlamsız çekişmeleri bırakıp, hoşgörünün o kuşatıcı iklimine dalabileceğimiz bir zaman dilimi.
Bediüzzaman Hazretleri bu kutlu zaman dilimlerinden bahsederken şöyle diyor: “Her hasenenin (iyiliğin, ibadetin) sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şâban-ı Muazzama’da üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadirde (Kadir Gecesinde) otuz bine çıkar.” (Şualar, 14. Şua) Demek ki, üç aylar hakkıyla değerlendirildiğinde, bizlerin bir ömür boyu elde edemeyeceğimiz sevapları kazanmamıza vesile olacaktır. Üç aylara bu kudsiyeti veren, en başta Allah (c.c.) ve Peygamber Efendimiz’dir (s.a.s). Bu kudsiyetin birer parçası olan dört önemli ve mübarek gece, (Regaib, Mirac, Beraat ve Kadir geceleri), üç ayların içindedir.
Üç ayların değerini ifade eden ve onu değerler üstü değerlere taşıyan unsurlardan biri Efendimiz’in (s.a.s) şu mübarek dualarıdır: “Allahım! Receb’i ve Şâban’ı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan’a ulaştır” ( (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/180 (2346); Suyuti, Camiü’l-ehadis 35704).
Yine Hz. Aişe Validemiz (r.ah) şöyle buyuruyor: “Resûlullah’ın Şaban ayındaki kadar oruçlu olduğu bir ay görmedim.” (Müslim, Sıyam, 175).
Bizler için en güzel örnek olan Alemlerin Sultanı Efendimiz (s.a.s), üç aylar girdiğinde diğer zamanlardan daha çok oruç tutar, nafile namazlarını artırır, yoksulları daha çok gözetirdi. Ve bu yaptıklarını Ramazan ayına doğru daha da çoğaltır, Ramazan ayında ve özellikle sonlarına doğru, geceleri ev halkını da kaldırarak adeta kulluğunu zirveleştirirdi.
Neler Yapabiliriz?
Şimdi, bu büyük ticaret imkânından mahrum kalmamak için şu mübarek zaman dilimlerinde neler yapabileceğimize dair birkaç hususu hatırlayalım.
1- Öncelikle bizler böyle zamanlarda kulluğumuzu gözden geçirerek, eksik ve hatalarımızı ele almalı ve bunları düzeltebilmenin yollarını aramalıyız. Yani hesaba çekilmeden önce burada kendimiz kendimizi hesaba çekmeliyiz ki, ahiretteki hesabımız kolay olsun.
2- Üç ayları günahlarımızın affı için bir fırsat bilmeli ve bol bol tövbe ve istiğfarda bulunmalıyız. Özellikle şu günlerde Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntıları düşünerek dua dua Allah’a yalvarmalı ve Onun yardım ve inayetini talep etmeliyiz.
3- Özellikle namazlarımızı yeniden ele almalı, mümkün mertebe cemaate devam etmeli, hatta yanımıza çocuklarımızı da alarak ibadetlerimizi büyük camilerde yapmaya çalışmalıyız. Böylece o ruh ve manayı daha iyi hissedebiliriz. Bundan başka eğer kaza namazlarımız varsa bunları kılma yoluna gitmeli, kaza namazımız yoksa bile, çokça nafile namaz kılmaya çalışmalı ve özellikle geceleri iyi değerlendirmeliyiz.
4- Bu zamanlar bizim için Kur’an’a döndüğümüz, Kur’an’la yeniden buluştuğumuz ve onu anlamak için cehd eylediğimiz anlar olmalı. Bunun için de, imkânımız nispetinde çokça Kur’an okumalı, hatimler indirmeli ve bununla yetinmeyerek, Kur’an’ın manasına da nüfuz edebilmek için onun meal ve tefsirlerini okumalıyız.
5- Üç ayların girmesiyle birlikte, bu havanın bizim evimizde de hissedilmesi adına gerekeni yapmalıyız. Yani evimiz farklı bir atmosfere bürünmeli ve evimizin fertlerinden her birinin bu kârlı ticaret zamanını en iyi şekilde değerlendirmesi adına bize düşeni ihmal etmemeliyiz. Bol bol Kur’an okumalarla, kılınan namazlarla, okunan virdlerle ve yapılan dualarla evimizde bir manevi hava esmeli, gözlerimizde sürekli ahiret tüllenmeli ve böylelikle artan bir tempo sayesinde Ramazan’ı ve hususiyle de bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’ni manevi yönden hazırlıklı bir şekilde karşılamalıyız.
6- Akrabalarla, komşularla ve dostlarımızla olan yakınlığımızı bir kat daha arttırmalı ve özellikle kandil gecelerinde göndereceğimiz tebrik mesajları veya yapacağımız ziyaretlerle onların gönül ve dualarını almalıyız.
7- Etrafımızdaki fakir fukaraya yardım etmeli, imkânımız ölçüsünde sadaka vermeli, fakir öğrencilerin okuması için onların elinden tutmalıyız. Çünkü bu zaman dilimlerinde vereceğimiz sadaka ve zekatlarımızın sevabı, bize katlanarak geri dönecektir.
Üç aylarınız, bereketli, feyizli ve en üst seviyede istifadeli olsun..
Kaynak: Samanyoluhaber

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy