Peygamberimizin Sıra Dışı Kararları-1 | Mithat Tayyar

Yazar Egeli

Allah Resulü’nün verdiği kararlar detaylı bir şekilde incelendiğinde, bunların kendi dönemini çok aşan, hatta günümüz insanlarının bile yeni yeni kavramaya ve uygulamaya çalıştığı kararlar olduğu görülür. Onun, insan olsun, hayvan olsun diğer varlıklara gösterdiği yaklaşım tarzı, alemlere rahmet olarak gönderilmesinin (Enbiya 21/107)’ bir tasdikidir. Buna en güzel örneklerden biri, onun engellilere karşı yaklaşım tarzıdır.

Allah Resulü’nün yaşadığı dönemde, engelli olanlar toplum tarafından hor görülüyor, dışlanıyorlar, hatta bazı ülkelerde ağır işlerde çalıştırılıyorlar veya öldürülüyorlardı. Halbuki efendiler Efendisi onlara karşı son derece iyi davranıyor, liyakatleri olduğu takdirde onları bazı vazifelerin başına bile geçiriyordu. Bilal Habeşî, Muaz bin Cebel ve Abdullah ibni ümmü Mektum bunlardandır.

Yukardaki zatları tek tek ele alarak, toplum içinde aldıkları rolleri inceleyelim:

  1. Abdullah bin ümmü Mektum: Hz. Abdullah’ın doğuştan itibaren kör olduğu rivayet edilir. Bu sebeple annesine körün annesi anlamında ‘Ümmü Mektum’ denilmiştir. Abdullah, Hz. Hatice validemizin dayısının oğludur. İslamiyeti ilk kabul edenlerden biridir. Birçok kişi Medine’ye din anlatmak için hicret eden ilk kişiyi Musab bin Umeyr olarak bilir. Halbuki Medine’ye, Musab ve Abdullah birlikte gitmişlerdir. Görme engelli haliyle dört yüz elli kilometrelik yolu kat etmiş ve burada bulunan bütün hane sahiplerine, Musab’la birlikte ziyarette bulunarak, bir yıl boyunca İslam’ı anlatmıştır. Böylece Medine’de, diğer Müslümanların hicret edeceği güzel bir zemin hazırlanmıştır.

Allah Resülü Medine’ye hicret ettikten sonra mescit yapılınca Abdullah burada müezzinlik yapmış, bu görevi özellikle de Ramazan ayında devam ettirmiştir. Peygamber Efendimiz, sahur yapacak olanlara ‘‘İbn ümmü Mektum, ezan okuyuncaya kadar yiyip içiniz.’’ (Buhari, Ezan 10) buyurmuştur. Abdullah, İslam’ı öğrenme hususunda son derece gayret göstermiş, Kuran ezberlemiş ve hadis rivayet etmiştir. Allah Resulü çeşitli vesilelerle şehir dışına çıktığı zamanlarda onu yerine vekil bırakmış, o da geride kalanların işlerine bakmış ve onlara namaz kıldırmıştır. Bu görevin kendisine on üç defa verildiği kaydedilmektedir.

Engelli olanlar, medeniyet çok ilerledi denilen şimdilerde sadece seçim zamanı hatırlanıyorlar. Partilere seçim yüzü olması için ilk önce ön plana çıkarılıyor, bir süre kullanılıp kendisinden faydalanıldıktan sonra ise sen biraz kenarda bekle deniliyor. Günümüzde kaç tane devlet başkanı ülke dışına çıktığında yerine vekil olarak engelli birini bırakıyor varın siz kıyas edin.

Rasulü ekrem Efendimiz, engelli olanların toplumdan ayrı tutulmasını istememiş, bilakis normal insanlar gibi birçok görevi yerine getirmelerini ve sosyal hayata katılmalarını istemiştir. Hatta evi Mescidi Nebeviye uzak olduğu için gözlerinin görmediğini de ifade ederek vakit namazlarına cemaate gelmemek için izin isteyen İbni ümmü Mektum’a, Allah Resulü, ezanı duyduğu sürece mescide gelmesini söylemiştir. (Nesai, İmamet 50)

İslamiyette engellilere dair birçok hükmün bilinmesi Hz. Abdullah vesilesiyle mümkün olmuştur. Allah Resulü ona, ihtiyacı olması sebebiyle köpek beslemesine izin vermiştir. Cemaatle namaza devam etmesi ve cemaate imamlık yapması da bunlardandır. Nisa sûresi 95’te malları ve canlarıyla Allah yolunda cihada katılan Müslümanların oturanlardan daha faziletli olduğuyla ilgili ayet indirildiğinde, ‘‘Ey Allah’ın Resulü cihada gücüm yetseydi bunu yapardım, ama ben körüm.’’ demiş ve bunun üzerine Nisa 98. ayet, zayıf ve güçsüz olanların istisnasıyla ilgili olarak nazil olmuştur. Abdullah ibn ümmü Mektum, savaşa gitmek mecburiyetinde olmadığını bildiği halde ayette cihada gidenlerin kalanlardan daha hayırlı olduğu bildirildiğinden, bu ayetin indirildiği zaman olan Tebük Gazvesinden sonra yapılacak savaşlara katılacağını söyleyip sancağın kendisine verilmesini istemiştir. Kadisiye savaşına zırh giyerek, eline aldığı siyah bir sancakla katılmış ve savaştan sonra Medine’ye dönünce muhtemelen savaşta aldığı yaralar sebebiyle vefat ettiği veya Kadisiye’de şehit düştüğü (15/636) rivayet edilir.

(TDV İslam ansiklopedisi, ilgili madde)

(Yazıya önümüzdeki hafta devam edeceğiz.)

Yorum: Mithat Tayyar

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy