Otuz üçüncü söz üzerine 3 | Zekeriya Çiçek

Yazar Editör

ikinci Pencere

“Eşya, vücud ve teşahhusatlarında, nihayetsiz imkânat yolları içinde mütereddid, mütehayyir, şekilsiz bir surette iken birdenbire gayet muntazam, hakîmane öyle bir teşahhus-u vechî veriliyor ki mesela, her bir insanın yüzünde, bütün ebna-yı cinsinden her birisine karşı birer alâmet-i farika, o küçük yüzde bulunduğu ve zahir ve bâtın duygularıyla kemal-i hikmetle teçhiz edildiği cihetle o yüz, gayet parlak bir sikke-i ehadiyet olduğunu ispat eder. Her bir yüz, yüzer cihetle bir Sâni’-i Hakîm’in vücuduna şehadet ve vahdetine işaret ettikleri gibi bütün yüzlerin heyet-i mecmuasıyla izhar ettikleri o sikke, bütün eşyanın Hâlık’ına mahsus bir hâtem olduğunu akıl gözüne gösterir.Ey münkir! Hiçbir cihetle kabil-i taklit olmayan şu sikkeleri ve mecmuundaki parlak sikke-i samediyeti hangi tezgâha havale edebilirsin?” (Risale-i Nur  33. Sözden 2. Pencere)

 
Kainatta, Allah (cc) dan başka tüm varlığa eşya denebilir. Eşya, Rabbimizin (cc) isim ve sıfatlarının tecelli ettiği her şeydir. Eşya, tıpkı Rabbani bir aynadır.
 
Milyonlarca canlı türünün her birinin özelliği düşünüldüğünde: 
– Her birinin kendine has morfolojik (dış görüntü), anatomik (yapısal durumu), fizyolojisi (organların çalışma tarzı), ve genetiği( kalıtsal özellikleri) mevcuttur.
4-5 milyon canlı türünden herkesin tanıdığı bir canlı türü olan ev kedisi türüyle (Felis domestucus) ile bunu biraz açalım:
Mesela:
Kedinin postunun, kulak tipinin, kuyruk şeklinin, hayatını kolaylaştırıcı tırmıklarının vb tüm bunlar onun dış görünüş özellikleridir.
Kedinin, kulaklarını dikme esnasında gerçekleşen; duyu organlarının tümüyle avına odaklanma, avı yakalamak için gerçekleşen sinir ve kas faliyetleri, avı yakaladıktan sonraki sindirim sisteminin işleyişi (ağız-mide ve bağırsaktaki sindirim enzimlerinin nasıl çalıştığı, sindirilen besinlerin kana nasıl aktarıldığı, hücrelerde nasıl kullanıldığı, enerjiye dönüşüm mekanizmasının nasıl gerçekleştiği vb. Yani kısaca, yaşam faaliyetlerinin nasıl olduğu fizyoloji biliminin konularıdır.
Dikkat ederseniz biz burada sadece beslenme olayında görev alan organ ve sistemlerden bahsediyoruz. Bunların dışında, her biri ayrı bir fizyoloji alt dalı konusu olan; sinir sistemi ve duyu organları, solunum sistemi, boşaltım sistemi, üreme sistemi, iskelet kas sistemi vb gibi ayrı ihtisas dallarının da bulunduğunu hatırlatmakta yarar var. 
Kedinin, onlarca sisteminin birinin sadece bir bölümüyle ilgili örnekleme yaptığımızı tekrar hatırlatmak isterim.
Deryada bir damla olarak kabul edeceğimiz bu hakikatten ne anlamalıyız?
Kedinin tüm bu morfolojik, anatomik, fizyolojik ve genetik özelliklerinin nasıl olması gerektiğine karar veren kimdir?
Etçil bir canlı olan kediye; kendine has  görme ve işitmede aşırı hassasiyeti, kas çevikliğini, denge kabiliyetini sağlayacak kuyruk ve bıyıkları en münasip biçimde tasarlayıp takan, patilerine özel tasarımlı tırmıkları takan ve kedinin kendine has ses telleriyle miyavlamasını bahşeden kimdir?
İşte, iki farklı cinsiyetteki kedinin gözle görülmeyen ve görüntüsünden nasıl bir canlının zuhuru bilinmeyen sperm ve yumurta hücresinden, anlatılan biyolojik özellikteki güzel mi güzel bir kedi yavrusunun doğma muradını gerçekleştiren kimdir?
 
Üstad Hazretleri insanı ele alarak; insanın simalarındaki alamet-i farikalardaki mucizevi yaratılışı misal vermiştir. Aynaya bakarken bile kendini ve kendindeki akıl almaz sanatı göremeyen göze acıyorum.
Kendisinin nakış nakış kanaviçe gibi işlenmiş ilahi bir sanat harikası olduğunu anlamayan okumuş cahillere acıyorum..
Mona Lisa tablosuna bakıp da Leonorda da Vinçi’ye methiyeler dizen ancak; kendi üzerinde kudret fırçası oynatılarak kendini önce var eden sonra ona can verip neticede muhteşem bir insan halinde var eden  yaratıcı kudreti sezemeyen, düşünemeyen fizyolojik insanlara acıyorum..
Acıyorum, seksen yılda yaşadığı seksen baharın rengarenk çiçeklerini gören, seksen yaz mevsiminde dalında yetişen sebze-meyveyle beslenip de bu rızıkları vereni bulamayanlara..
Seksen yıl boyunca kafasına monte edilmiş bir çift gözüyle sabah güneş aydınlığıyla huzur bulan, akşama kadar o ışıkla hayatını devam ettiren, sofrasında o ışıkla pişmiş nimetlerle karnını doyurup da o nimeti verene teşekkür edemeyen talihsizlere acıyorum..
Ve acıyorum bir insanın diğer milyarlarca insandan ayırt edici bir sima, parmak izi vb hususi özelliklere sahip olduğunu bilip bu özelliklerin her bir insanın kendine ait hücrelerdeki DNA sandıkları içine zipleyen külli irade sahibi Cenab-ı Hakkın varlığını görmezden gelenlere..
Lütfen kendinize şu sualleri sorup ve ancak sağlam vicdan sahiplerinin verebileceği ‘ Allah!, Allah!, Allah!’ Cevabını dilinizle de ikrar ediniz..
İlk başta tümü yeşil renkli olan kiraz, narın ve domatesin kırmızıya;
Portakal ve mandalinanın turuncuya;
Limon ve ayvanın sarıya;
Karpuzun dışının yeşil içinin kızıl rengine hangi irade karar vermiştir?
Bu adı geçen meyvelerin herbirinin meyve ve yaprak şekliyle beraber; tadını oluşturan ve ayırt edici bir lezzeti meydana gelmesine sebep olan kimyasal bileşenler hangi görünmez hassas terazide, hangi hassas kimyager tartmıştır?
Ve sadece tartmakla kalmayıp bu ölçüyü tohumlarındaki DNA larındaki genlere kimyasal olarak yazıp sıkıştırmıştır. Kararın uygulanması için kim dünyamızın her yanında mevsim mevsim bu güç ve iradesini bizler gibi iştahlı insanlara bahşetmiştir?
Kim bu meyve ve sebzelerin meydana gelmesi için güneşi var etmiş, semadan yağmuru indirmiş ve toprağı bunların yetişmesine müsait hale getirmiştir?
Sadece deryada damla olan tüm bu işaretlerle bile aklı ve vicdanı bozulmamış her bir can sahibinin canını yitirmeden Allah (cc) hakikatini bulması ve ondan gelen ayetlere kulak kesilmesi gerekmez mi?
Tüm bu hakikatler düşünüldüğünde inanmış bir gönül olarak:
Dünyaca meşhur fizik alimi Prf. Sir James Jean’ı bile dize getiren; 
‘İnnema yahşallahe min ibadihil ulema’ 
Yani: Allah’tan, hakkıyla ancak Allah’ın alim kulları korkar. (Fatır Suresi 28. Ayet) İlahi fermanı aklıma geldi.
Ne diyelim dostlar.. Rabbim bu yazdıklarımızı tefekkür ibadeti olarak kabül buyursun.
Rabbini tanıyıp O’na itaat edenlere binler selam!

Hizmetten | Zekeriya Çiçek

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy